*

218 16 18
                                    

 $ Love is the beauty of the soul. $

Jaeden

Bugünün güzel olacağından eminim . Çünkü Wyatt'la beraber lunaparka gitmeye karar verdik.

Ayakkabılarımızı giyiyorduk . Kapı açıldı , Jack ve Finn...

-"Jack yüzüne ne oldu?"

-"Hiç hiç bir şey alt tarafı kaykay .Bir şey değil."

-"Nedense hep senin başına geliyor."

-"Dikkatsiz işte. Hadi Jack yukarıya." dedi Finn.

-"Görüşürüz Jae."

-"Görüşürüz" onlar yukarıya biz dışarıya çıktık.

Sanki mutluluktan biraz gözümden yaş gelmiş olabilir ama umrumda değil ya da insanların bize bakması hiç umrumda değil. Hiç el ele tutuşan erkek görmediniz mi aq.

Yürüdük yürüdük ve yürüdük.

Zaman geçmek bilmiyordu sanki. Ya da geçse ne fark ederdi?

-"Gece saçlarının rüzgarda uçuşmasını izlemek çok güzel."

-"Seni öpmekten daha güzel olamaz" dedi.

Benim kalpsiz olduğumu falan zannediyor heralde??

Lunaparka geldiğiimizde hava iyice kararmıştı.

-"İlk neye binmek istersiniz bayım"

-"Şu hız treni olmasında ne olursa olsun Wyatt."

-"Bunu diyeceğini tahmin ediyordum.Umm.. Peki o zaman şu oyuncaklara ne dersin?"

-"Bir şatla "

-"Dinliyorum"

-"O oyuncaklardan birini kazanıcaksın ve benim olucak"

-"Güzel.. yürü bakalım" 

attığın on dartla yedi balon vurabilirse bana oyuncak kazanıcak..ehehehhe.

-"Umarım kazanırsın kıvırcık çocuk" diyen görevli elindeki on dartı Wyatt'a verdi. Beş tane attı ve hepsinde isabet ettirdi. Diğer ikisinide tutturdu.

Oyuncağı aldı ve bana vermeden önce beni öptü.

-"Al bakalım"

-"Sen bu konuda baya baya iyisin.Ama benden daha iyi olduğunu unutma"

-"Tamam unutmıyıcam"

-"Hey şunlara bek el eleler" dedi küçük bir kız bize bakarak.

-"Tanrı aşkına ne var bunda?" dedim Wyatt'a .

Sonra bana verdiği "I LOVE LA" yazan şapkayı kıza gösterdi.

-"Tatlım bunu istersin umarım." dedi ve şapkayı kızın kafasına taktı.

-"Yalnızzz bir daha öyle şeyleri bağırarak söyleme" diye ekledi. Ve kız 

-"Tamam" diyip uzaklaştı.

Bende göz devirdim.

-"Sen esniyor musun?"

-"Yoo.. yok hayır" 

-"Peki o zaman gel de şuna binelim" diyerek beni dönme dolaba götürdü.

-"Ama bu çok sıkıcı"

-"Pekii. O zaman..... korku tüneine binmeye ne dersin?"

-"Olur evet olur" diyip oraya gittik ve bize sıra geldiğinde bindik.

Hiç korkunç değildi ama çok hızlıydı. Midem bulanmıştı.

Kusmamak için kendimi zor tutuyordumki daha fazla tutamadım. Kendi üstüme kustuğuma inanamıyorum.

Bunu gören Wyatt telaşlandı ve beraber şu lanet trenin zamanının bitmesini bekledik.

Sonrada bir daha bir bok yaşanmasın diye eve gittik.

Saat çok geç olmuştu.

Gece üç'tü .

Üstümüzü değiştirip uyuduk.

             Kendinize dikkat etmeyi unutmayın

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝒹𝑒𝓈𝓅𝑒𝓇𝒶𝓉𝑒 --] 𝐹𝒶𝒸𝓀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin