Bu sabah 7.40 civarında haberlerde Çin'i saran Korona virüsünün hızla yayıldığına ilişkin haberleri izliyorduk. Kuran'da Allah'ın her şeyi açıkladığı hatırıma getirildi ve Kuran'da bu kelimeyi aratmak istedim. Gördüğüm ayetlerin hikmetli mesajları karşısında ellerimi defalarca hayretle dizime vurdum ve Allah'ı yücelttim. O geleceği ve her şeyi bilen, çok adil ve hikmetli olandır.
İŞTE KURAN'DA "CORONA VİRÜSÜ" (KORONA)
Onlardan işine gelip gidenlerde dahil, tümü azabı hak etmiş bir topluluktur. Çünkü zalimlerle aynı çatı altında duran, yardımlaşan, hizmet eden ve onlarla dostluk eden de onlardan sayılır.
MÜSLÜMANLARIN KURAN HAKKINDA Kİ BÜYÜK CEHALETİ
Kuran'ın orjinalinde hareke yani sesli harfler yoktur. Araplar günümüzde bile hareke kullanmazlar ve cümlenin gelişinden mantıklı gördükleri manayı verecek şekilde kelimeyi tahmin ederler. Peki bu harekeler Kuran'a ne zaman yerleştirildi? Haccac-ı Zalim adı verilen ve binlerce müslümanı öldüren Emevi komutanı tarafından bizzat oluşturulduğuna dair hakim görüş vardır. Harekeler peygamber as. zamanında kesin olarak yoktu. Hatta Peygamber zamanında ki Kuran'ı Kerim yazmalarında harflerdeki noktalarında çoğu bulunmazdı.
Aşağıda ki resimde Hz Muhammed (as.)'ın diğer ülke krallarına gönderdiği ilk Arapça metinlerde harflerde bırakın harekeyi nokta bile olmadığı görünmektedir. Allah dilese idi hem hareke hem de noktalar koydurarak Kuran'ın tek çeşit okunmasını isterdi. Ama Allah buna izin vermemiştir. Çünkü Allah Kuran okuyanları düşündürtmek, farklı manalarla farklı ilimlere ulaştırmak istemiştir. Kalplerinde kötülük olanlar onda çirkin manalar görürler. Ama Allah'a saygısı olanlar o harfleri Kuran'ın ruhuna uygun ve mucizeler görerek okurlar ve Allah' çokça şükredip onu yüceltirler.
Hz. Muhammed'in İmparator Heraklius'a Mektubu
İlk nüshalardan bir kaç örnek. Bazı eski nüshalarda bazı harflerin noktaları daha sonradan kırmızı ile yerleştirilmiş. ama hiç birinde hareke yok.
Hz Peygamber sağlığında Kur'an'ın harekelerinin farklı okunuşlarına izin vermişti.
Hz. Ömer (ra) şöyle der:
"Hişam b. Hakim'in Furkan suresini, okuduğumuz şekilden başka türlü okuduğunu işittim. Çünkü Hz. Peygamber (asm), bu sureyi bana okumuştu. Ona okumasını bitirinceye kadar mühlet verdim, sonra onu elbisesinden yakalayıp, Peygamber'e (asm) getirdim:
"Ya Resulallah! Bundan, Furkan suresini bize öğrettiğinden başka şekilde okuduğunu işittim." dedi.
Peygamberimiz (asm) ona oku dedi, oda evvelce benim işittiğim şekilde okudu. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm):
"Böyle nazil oldu." dedi. Bana oku dedi, ben de okudum.
"Bu böyle nazil oldu. Kur'ân yedi harf üzerine nazil olmuştur. Hangisi kolayınıza gelirse onu okuyun." dedi. (Buhari)
Görülüyor ki; Peygamber as. Kur'an'ın farklı okunuşlarına izin verse de sahabeler bunu dejenerasyon olarak görüp şiddetle karşı çıkıyordu. Halbuki Allah resulü bu farklılığa uygun şekilde farklı türevleri ile bazı ayetlerin manasını zenginleştirerek okumaktaydı. Örneğin; Harut ile Marut; iki Melek miydi yoksa İki Melik, yani kral mıydı? Bazıları melik diye okur bazıları melek diye. İkisinde farklı olsa da derinleştirici ve mantıklı bir anlam vardır. Bana göre her ikisi aynı anda doğrudur. Bu Kuran'ın mucizevi yönüdür. Hatta ne melik ne melek, sadece bilgiye MALİK de olabilirler. Hepsi de güzeldir.
