KABA ADAM
"Lütfen benden uzak dur!"KİM Taehyung
Köpük köpük dalgaları sahile vuran ve kum tanelerini teker teker ıslatan masmavi denize batmakta olan turuncu güneş yansıyor. Sanki denisin içine girecekmiş gibi duran güneş kararmaya yakın havaya tatlı tebessümler atar gibi ışık saçıyor. Denizin rahatlatıcı sesi insan seslerine karışırken kıvırcık saçlarımı rüzgar uçuruyor. Boynumda asılı olan fotoğraf makinesinin düğmesine baş parmağım ile basıp çıkan klik sesi ile tekrar indirdim. Çektiğim fotoğrafa baktıktan sonra etrafa bakmaya devam ettim.
Hayat ne de değişikti. Sanki bir fotoğraf karesi gibiydi. Bir an güzel bir fotoyken diğer gün sanki hiç çekilmemiş gibi bomboş bir sayfa. Bir Albüm dolduracak kadar olay yaşayıp sadece bir fotoğraf sizi tam olarak anlatır ya hani, ben o tek fotoğrafı bulmak için yaptığım meslekte pek de bir kaynak bulamadım sanırım.
Koluma dokunan koca el ile anında gülüp gelene baktım. Gelen kişi abim Chen'di. Daha yeni bebek sahibi olan abimi görmek son zamanlarda imkansız gibiydi. "Abi, neredeyse beni ektiğini düşünüyordum." dediğimde kıkırdadı. "Eğer ufaklık biraz daha ağlasaydı büyük ihtimal ile ekilmiş olacaktın." kıkırdadım. "Ne yapıyor yiğenim. Umarım yine bir sakarlık yapıp çocuğun kafasını duvarlara vurmuyorsundur." güldü.
"Taehyung, bir sıkıntı var..." dediğinde ona yaklaştım. "Sanırım karım ile annem arasında bir gerginlik var." dediğinde kaşlarımı çattım. "Sana böyle düşündüren ne?" dediğimde ise yaklaşıp konuştu. "Çünkü annem gece bizim odaya gelip aramıza yattı. Sonra da karıma çifte atıp yataktan attı. Bir gece kadın çocuk gibi beşikte yattı oğlumla." bu dediği ile bir kahkaha savurmuştum. Adam ise kıkırdamıştı. "Ne yapmam gerek?" dediğinde güldüm.
"Böyle durumlarda yapman gereken en mantıklı şey ziyarete gelen anneyi bir bahane ile evden göndermek olacaktır. Eğer yapmazsan en iyi ihtimalle bazuka, en kötü ihtimalle nükleer bomba ile karıcığının öldürülme olasılığı var." dediğinde adam ofladı. "Sen neden bu kadar pozitifsin ya? Bu arada ne yapacağız burada? Gidelim senin eve, özel hayatından bahset biraz." dediğinde omuz silktim.
"Olur bak arabayı şuraya park ettim." dediğimde güldü. Arabaya doğru ilerlerken tekrar görmezden geldiğim soruyu sordu. "Eee var mı biri?" dedinde omuzlarımı düşürdüm ve arabamın kapısını açıp içeri girdim. Sanki duymamış gibi yoluma devam ederken ikimizinde arabaya bindiğinden emin olunca çalışdırdım. Elimde bir el hissettiğim sırada korku ile abime baktım. Eli ile parmağımı okşuyordu.
Eli ile parmaklarımı mı okşuyordu?
"Abi?" dedim sesim titrerken ve korkan gözler ile ona bakarken. Yüzünü ekşiterek bana baktı ve konuştu. "Ne hemen yanlış anlıyon lan? Sadece dövmene bakıyordum. Fesat ergen!" dediğinde yola baktım ve söylenmesini dinledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agent J's first mission: neighbor(TAENNİE) |DÜZENLENİYOR|
Fanfiction"Kapı kapanmış, anahtarım ve telefonum evde kaldı." dediğim şey ile afallayan adam önce kendini sıkmış, sonra da dayanamayıp kahkaha atmıştı. "Aptal... *Paboya* " Bu dediği şey ile sinirlenmiştim ama sırası değildi. "Yardım et, n'olur." dediğimde kı...