Kovalamaca

822 71 45
                                    

Jeno siyah saçlarını geriye savurup dirseklerini eski tahtaya dayadı,eski dayanıksız masanın üzerindeki sayfa parçalarına yorgunca baktıktan sonra keskin gözlerini bana çevirdi. "Bu genelgeleri halka dağıtmak zor olacak." Jaemin sıkıntıyla üfleyip bedenini yere bıraktı.

"Her yerde kolları var,Kuzeyliler her yerde dolaşıyor."

Yırtık perdeden sokağı gözlediğimde iki tane Kuzey askerinin geçtiğini gördüm. Tanrım,elimiz kolumuz bağlıydı. "Bence bunu yapabiliriz."

Taeyong büyük gözlerini yazdığım metinlerden kaldırıp bana baktı. "O kılıbık komutanın her yerde gözü var." Yüzünü buruşturarak söylediği şey ile kıkırdadım. "Komutan Jaehyun hakkındaki söylentileri duydunuz mu?" Johnny'in dediği ile dikkat kesildim.

"Voah,meraklandım şimdi." Johnny, Jaemin'in keyifli halini gördüğünde sırıttı.

Jung Jaehyun hepimizin bacaklarını titrettiğinden onu seven yoktu.

"Babası Kuzeyli,annesi ise Güneyliymiş." Bu dediği ile hepimizin şaşkınlık nidalarının dökülmesi bir olmuş,ve yerlerimizden fırlamamıza sebep olmuştu. "Lakin annesi vefat ettiğinden babası onu yönetiyor."

Bu dediğiyle yüzümde bir tebessüm oluştu Jung Jaehyun yarı Güneyli ise hala içlerinde bir yerde Güney'e ait bir sevgi var demektir. Belki bize merhamet edip,pençelerini üzerimizden çekerlerdi. Bu düşünceler içimde bir umut tohumu filizlendiriyordu.

"Babası mareşal,üzerindeki yetkisi o kadar büyük ki dediklerini yapmak zorunda kalıyormuş."

Taeyong oturduğu yerinden kalkıp mürekkeplerin yanına ilerlediğinde, "Tabii bunların hepsi bir söylenti."

"Ya,ya hala bir yerlerinde Güney'e sevgisi varsa? Bize yardım edebilir! Onunla iletişim haline geçebiliriz." Heyecanla söylediğim şey ile hepsinin bana kararsız bakışlar yollaması bir olmuştu. Neden? Denemekten fayda gelmez miydi? "Olmaz. Adam geçen bizi infaz etmekle tehdit etti,kimseye güvenemem."

Johnny saniyesinde beni reddettiğinde biran heveslenmeme kızdım. Gerçekçi olmalıydım,hayalperest değil. Sonuçta o düşmanımdı,orada olmayı kendisi tercih etmişti.

Jaemin'in başını ellerinin arasına alıp eğmesi dikkatimi çekti. Aramızdaki en duygusal olmasıyla bilinen biriydi,onun için endişelenmeden yapamadan edemiyorduk. "Jaemin... bir şey mi oldu?"

Yüzünü kaldırıp bana baktığında histerik bir gülüş attı,bu halleri beni gerçekten korkutanda ses etmedim. "Sadece,sadece gençliğime doyamadan,savaşmak... beni üzüyor."

Dolan gözlerimi saklamak için arkamı döndüm. Kırık dökük yerler,kırık dökük yüzler her tarafaydı. Savaş insanları içine çeken bir karadelik gibiydi. "Pes edemeyiz." Akan göz yaşlarımı elimi yumruk yapıp sildiğimde arkamı döndüm.

"Hadi şu gazeteleri dağıtalım." Johnny üzerimizdeki kara havayı alıp gülümsediğinde,hepimiz hazırlanmaya başladık.

"Cidden bir gün altıma kaçıracağım!" Jaemin,aynı zamanda koşup aynı zamanda göz yaşlarını akıtırken sinirle oka baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Cidden bir gün altıma kaçıracağım!" Jaemin,aynı zamanda koşup aynı zamanda göz yaşlarını akıtırken sinirle oka baktım. Asla pes etmeyip bu işi yapmaya devam ediyordu,aynı zamanda da bebek gibi ağlıyordu.

"Şu lanet çeneni kapa artık!" Sinirle bağırmamı engelleyemediğimde nefesimi kontrol almaya çalışıyordum.

Yoldaki insanlara çarpıp özür dilemeden koşmaya devam ediyor,tezgahlardaki meyveleri ve sebzeleri yanlışlıkla deviriyor bunların karışılığında insanlardan küfür yiyiyorduk.

Lakin şuan umurumuzda bile değildi,arkamızdan koşturan üç kuzey askeri ellerindeki tüfeklerle bizi kovalıyordu.

"Savaş bittiğinde olimpiyatlara katılmak için bakandan izin alacağım!"

Jeno'nun korkuyla karışık espirisi ile küçük kahkaha atmama engel olamadım. "Şuradaki at arabasının arkasındaki kasaya atlamaya ne dersiniz?" Parmağımla gösterdiğim, iki tane atın çektiği ve arka kasası boş olan arabayı gösterdiğimde, "Öleceğim!"

Jaemin'in tiz çığlık sesi ile yüzümü buruştururken vücudumdaki adrenalin hormonu artarken at arabasına daha çok yaklaştık. "İlk sen gidiyorsun!" Jaemin'i önüme ittim. "Hayır,hayır nasıl atlayacağım?!" Kafasına sertçe vurduğumda acıyla bağırdı. "Atlamazsan seni öldürürüm!"

"Atlamasam da Kuzeyliler öldürecek ne farkı var?!" Şuanki durumda oldukça gerginken onunla uğraşmak beni daha da sinirlendiriyordu. "Sana bin dedim!"

Tekrardan kafasına vurduğumda biraz sert çıkıştığımı düşünsemde,bu Kuzey askerlerine yakalanmaktan iyiydi. Zebanilerin eline düşmek istemiyordum ve buna niyetim yoktu.

Jaemin sonunda ikna olmuş olacakki sert bir şekilde kasanın üstüne düştüğünde Johnny beni öne doğru itti. "Seni sona bırakamayız,atla!"

Beni kuvvetli bir şekilde arabaya doğru indiğinde kalçam sertçe zemine değdi,peş peşe atladılar lakin altta kalan bedenim onların ağırlığında eziliyordu. "Üstümden çıkın!" Sinirle bağırdığımda Jeno ile göz göze geldik hızlı bir şekilde nefes aldığından nefesi yüzüme çarpıyordu,üstten bana bakıyordu.

"Bende zemin neden bu kadar yumuşak diyordum!" Önemli bir şey keşfetmiş gibi gülümseyip ağırlığını üstümden çektiğinde yattığım yerden doğruldum. "Zevzeklik yapma." Jaemin gülümseyerek hala peşimizden koşuşturan askerlere baktığında,kurnazca gülümsedi.

"Neden gülüyorsun?" Sorumla birlikte Kuzey askerlerine el haraketi çekmesi bir olmuştu ve buna hepimiz katılmıştık,bu biraz terbiyesizceydi.

"Asla uslanmıyoruz." Jaemin akan göz yaşlarını umursamadan orta parmağını havaya kaldırdığında bu haline hepimiz kahkaha attık. Beni şaşırtıyordu.

"Cehenneme kadar yolunuz var o*ospu çocukları!" Beklenmedik küfürle hepimizin arasında garip bir bakışma geçsede gülmeden duramamıştık. "Ne var? Bunu yapmak istiyordum."

-

Bir süre sonra sahilde indiğimizde denizin kokusunu içime çektim. Bu koku,huzurlu hissettiriyordu. "Hey." Johnny'in bize seslenmesi ile ona döndüğümüzde kaşlarını çatıp bir yerlere bakıyordu. "Ne oldu?"

"Şu senin ablan ve Komutan Jaehyun değil mi?"

İçime düşen korkuyla gösterdiği yere baktım. Ablamın bunu yaptığına inanamıyordum. Elindeki büyük,pahalı bir mağazadan belli olduğu markaya baktım ve yanındaki Kuzey askerine.

Hayır,bu kadar düşmüş ve gözü kararmış olamazdı. "Kuzey Komutanı bir Güneyli ile mi birlikte yani?" Taeyong'un sesi ile kaşlarımı çattım.

Eğer böyle bir şey varsa işler çok karışırdı. Annem buna kesinlikle müsade etmezdi ve babam... ablamın bir Kuzeyli ile ve o kişinin Kuzey Ordusunun Komutanı olduğunu öğrenirse,çok,çok kötü şeyler olurdu. Ne kadar cezasını çekmesini istesemde gönlüm buna razı gelmiyordu.

"Akşam Kuzey Balosu mu var?" Jeno'nun meraklı sorusu ile bakışlarımı yeniden denize çevirdim, "Ablamın elbise aldığını göze bulundurursak... evet." Aklıma gelen şey ile gözlerim parladı.

Bu gerçekten tehlikeliydi lakin biz Güneyliler uslanmayı bilmiyorduk.

"Yarın akşamki baloyu basmaya ne dersiniz?" Hepsinin birden bana dönüp,gülümsemesi ile cevabımı almıştım bile.

War|Jung Jaehyun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin