Rüzgar abi lanet olsun lanet olsun bu Kenan'ın adamları dedi
Nee Kenan kim dedim
Rüzgar abi ve Canan abla silahlarını çıkardı. İkisinde de ikişer silah vardı.
Bana biz seslenene kadar sakın dışarı çıkma dediler. Benim de ölmeye niyetim yoktu zaten ve tamam dedim. Rüzgar abi kapıyı tutarken Canan abla da hemen telefona sarıldı. Birisine konum atıyorum adamları topla ve gel dedi.
Tişörtünün arkasında kasları çok belli olan kendini çok zorladığı için damarları çıkan Rüzgar abi:Kolum koptu daha fazla tutamayacağım, dedi.
Canan ablayla dudakları buluştu. Ayrıldıklarında seni seviyorum diyen Rüzgar abi kapıyı bıraktı. Tam kapının koluna basılmışken dışarıdan 'ahh' diye bir ses geldi. Kapı aralandı. Kapının arkasında kapıyı vücudunun ağırlığıyla iten bir ceset gördük. Kapıyı sonuna kadar açtığınızda elinde pompalı tutan garson tebessüm ederek dışarıda bize bakıyordu.
Tam hayatımızı kurtardığı için teşekkür edeceğimiz sırada Rüzgar abi :Abii?, dedi.Canan abla: N-ne diyorsun sen senin abin 9 yıl önce trafik kazasında öldü oğlum, dedi.
Garson: Rüzgarımm, dedi.
Koşarak Rüzgar abiye sarıldı. Rüzgar abi şaşkınlık ve mutluluk içinde yarım yamalak "a-abi sen nasıl" dediği anda adam' ahh 'diye bir ses çıkarıp yere düştü. Arkada yerde yatan bir adamın silahını can havliyle yukarı doğru tuttuğunu gördük. Adam sonra silahını elinden düşürdü.
Çoktan ölmüştü. Rüzgar abinin abisi için de farklı bir şey söylemek mümkün değildi. O da ölmüştü. Rüzgar abi bunu kabullenemiyor bağırıp çağırıyordu. Dışarıdan silah sesini duyanlar polisi aramış olacaklar ki siren seslerini duyduk. Koşarak arabaya bindik. Rüzgar abi sinirden deliriyordu. Son gaz gidiyorduk. Hızımız 220 yi gösteriyordu ve önümüzde keskin bir viraj vardı. Tamam onun abisi ölmüş olabilirdi ama bu bizim de ölmemiz gerektiği anlamına gelmezdi.
Canan abla en sonunda dayanamadı ve: yavaş, dedi. Rüzgar abi de onun sözünü dinledi. Nispeten daha yavaş gidiyorduk.
Rüzgar abi :Kenaan nereye saklanırsan saklan hangi sıçanın deliğine girersen gir seni bulup öldürmezsem şerefim adına yemin ederim kendi kafama sıkacağım, dedi.
Canan abla: N-ne diyorsun sakın öyle söyleme, dedi.
İleride bir çeşmenin yanında sağa çektik. Rüzgar abinin rahatlaması gerekiyordu. Saçlarını buz gibi suyun altına soktu. Şimdi daha iyi görünüyordu. Daha sakindi. Dudaklarından sadece özür dilerim cümlesi çıktı. Sonra da yere yığıldı. Canan ablayla birlikte onu kaldırdık. Ve arka koltuğa yatırdık. Yola devam etmek zorundaydık. 2 saat sonra kocaman bir evin önünde durunca
Canan abla: ohh çok şükür başka sıkıntı yaşamadan geldik, dedi.
Ben bile çok mutlu olmuştum. Yeni insanlar tanıyacaktım, bizim ekip hmm dedim içeri girdiğimizde benim yaşlarımda olduklarını tahmin ettiğim 6 çocuk ve bir adam masaya oturmuş yemek yiyorlardı. Masadaki adam biz içeri geldiğimizde ayağa kalktı. Canan abla bana ekibine merhaba de, dedi. Sırayla hepsiyle tanıştım. İyi çocuklardı hikayeleri benimkine çok benziyordu.
İlk çocuk sarı saçlı ve kısa boyluydu burnu sanırım yediği bir dayak yüzünden biraz yamuktu ama gayet yakışıklıydı. "Merhaba ben Cem senin adın ne" dedi. Can, dedim.
Sonra siyah saçlı ileride çok uzun boylu olacağını tahmin ettiğim çocuk elini uzattı :ben mert dedi. eli sanırım çok ağır işler yaptırıldığı için nasır tutmuştu. Memnun oldum, dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Günlükleri
AcciónHayattan soğumuş bir çocuk Genç ve güzel bir kadın Genç ve yakışıklı bir adam ................................................... Bu kitabı bir aşk kitabı diye aldıysanız geri bırakabilirsiniz. Çünkü bu kitap bu zamana kadar çok acı çekmiş bir çocu...