0.1

632 71 43
                                    


 Lay'in Kafe'sinden içeri girdiğimizde saat neredeyse akşam yediydi. Arkadaşım Sulyeon beni çekiştirirken masaların yanından geçip sadece personelin girmesine izin verilen arka tarafa doğru ilerledik. Lay'in neden bir kafeye Kafe diye bir isim verdiğini bilmiyordum, onun da bildiğini düşünmüyordum. Yine de bu tuhaf isim seçimi işe yarıyordu, görüp gülenler daha sonradan merak edip kafeye geliyorlardı.

"Hoş gelin Aerin." Lay bir anda kapılardan birisinden çıkınca olduğumuz yerde zıpladık. İkimizde çok korkmuştuk. "Sende hoş geldin Sulyeon."

"Bizi böyle korkutmayı bırak artık Lay!" Sulyeon sinirle ona bakınca Lay gamzelerini göstererek gülümsedi.

"Tam zamanında geldiniz, gösteriye otuz dakika kaldı." Lay ile buraya gide gele tanışmıştık. Çalışmak için Kore'ye gelmiş, ardından burada kalmaya karar vermişti. Aramızdaki muhabbet zamanla gelişmişti ve bizim için geldiğimiz kafenin sahibi olmaktan çok bir arkadaşa dönüşmüştü. Benden de, Sulyeon'dan da büyük olduğu için bize abilik yapmak hoşuna gidiyordu. Bizde onar Korece konusunda elimizden geldiğince yardım ediyorduk. Söylediğine göre Lay dört yıldan uzun zamandır Kore'deydi ama Korecesi kesinlikle benimkinden daha kötüydü. Kore'ye uluslararası bir burs kazanarak gelmiştim ve iki yıldır burada yaşıyordum. Lay ise benden kötü durumdaydı.

"O halde hazırlanmalıyım." Heyecanla gülümsediğimde Lay kafasını salladı. Kore'de uzay mühendisliği okuyordum ama hayalimin bu olduğunu söyleyemezdim. Bunu fark etmem için uzun bir süre geçmesi gerekmişti. Bölümümü sevmiyor değildim ama orada mutlu olmadığımı fark etmiştim. Eğer bir şeyler yapmazsam her şey için geç olabilirdi. Kendime staj yapabileceğim bir şirket bile bulmuştum. Derslerine çalışan, zeki bir öğrenci sayılırdım. Bu yüzden benim için Lay'in teklifi dünyaları ifade etmişti. Bana kafesinde şarkı söyleyip söyleyemeyeceğimi sorduğunda memnuniyetle kabul etmiştim. Hayatımın devamında nasılsa şarkı söylemek benim için hobi olarak kalacaktı. O yüzden şimdiden güzel anılar biriktirmeliydim. Şan bölümünde olmadığım için üzülen tarafımı mutlu etme şeklim buydu. Bunu anlattığımda Sulyeon yine kendimi mutlu edebileceğim bir şey bulduğumu söyleyip gülmüştü.

Lay'in yanımızdan ayrılmasıyla personel kapısından geri çıktık. Lay'in kafesi tam olarak bir kafe gibi değildi. Bar – kafe tarzı bir yerdi ve bazen şarkı söylenen yarışmalar yapılırdı. Ben sahneye çıkmaya başladıktan sonra gelen insanlarla birlikte şarkılar söylemeye başlamıştık. Bunu her gün aynı saatte yapıyorduk, öyle ki bazıları sürekli beni dinlemeye bile geliyordu. Şarkı söylerken kendimi çok mutlu hissediyordum bu yüzden bana bu fırsatı verdiği için Lay'e minnettardım.

Gösteri zamanı geldiğinde ben şarkıma hazırlanırken Sulyeon da teknik hazırlıkları yaptı. Lay'in benim için oluşturduğu minik alanın ışıkları yandığında ve kafenin tüm ışıkları kapandığında alkışlar koptu. Utangaç bir şekilde dışarı çıktım. Sürekli gelen birkaç yüzü görüp gülümsedim, her akşam gelen insanlara gerçekten minnet duyuyordum. Sadece beni desteklemek için her gece Lay'in kafesine geliyorlardı.

"Merhaba." Mikrofonla biraz vurdum, sonra sesinin çıktığına emin oldum. "Merhaba. Benim adım Aerin. Bu akşam Kafe'de iyi vakit geçirmeniz için elimden geleni yapacağım."

Alkışlar koptuğunda birisi "Hadi Aerin!" diye bağırdı.

"Bu akşam güzel şarkılar hazırladım. Benimle birlikte söylerseniz daha fazla eğlenebiliriz diye düşünüyorum." Herkes hep bir ağızdan "Eeevettt!" diye yanıtlayınca gülümsedim. "Umarım iyi vakit geçirmenizi sağlayabilirim. Hadi bu gece tüm dertlerimizi unutup sadece birkaç saatliğine mutlu olalım."

i l h a m | chanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin