『4』Father

40 15 8
                                    

Dare ve Young-bin markete gitmişti. Young-Bin bir paket kahve aldıktan sonra kasaya ilerliyordu ki, Dare abur cubur reyonuna parmağını uzatıp bir şeyler geveledi. Young-Bin Dare'yi kucağına aldı ve abur cubur reyonuna ilerledi.

"Ne istiyorsun bakalım?"

Dare en üst raflarda bulunan çikolatalı atıştırmalığı gösterdi. Young-Bin almaya çalışıyordu ancak yetişemiyordu. Onun yerine başka bir el oraya uzandı ve atıştırmalığı Young-Bin'e verdi.

Young-Bin o elin sahibine baktı. Onu bir yerden tanıyor gibiydi. Benzetmiş olma ihtimalini ele alarak saçma düşünceleri kafasından uzaklaştırdı.

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil."

Dudağının kenarı hafifçe kıvrılmıştı. Dare onu gösterdi.

"Baba!"

Young-Bin Dare'yi susturmaya çalıştı. "Kim Dare o senin baban değil!" Genç adama baktı. "Üzgünüm efendim, çocuk işte."

Genç adam gülmüştü. "Kızınız mı?"

"Hayır, bir arkadaşımın kuzeni."

"Anlıyorum."

Belli belirsiz gülümsedi ve oradan ayrıldı. Bir an önce aldıklarının parasını ödeyip eve gitmek istiyordu. Kasaya doğru ilerledi.

*****

Ödedikten sonra marketin dışında çıktılar. Arabasını park ettiği yere doğru ilerledi. Ancak arabası orada yoktu. Bir grup genç -hepsi ondan büyük gösteriyordu- ona baktı. İçlerinden uzun boylu olanı öne çıktı.

"Üzgünüz bayan, arabanız yanlış yerde duruyordu."

Ne dediğini anlamamıştı. "Arabam nerede?"

Aynı genç, bir çekiciyi işaret etti. Arabasını çektirmişlerdi. Young-Bin'i sinirlendirmeye yetmişti bu. Onlara sertçe baktı.

"Burası sıradan bir park yeri, kafanıza göre çektiremezsiniz. Sizi şikayet edeceğim!"

Hiçbiri panik yapmamıştı. Kısa boylu olan biri konuşmaya başlamıştı. "Tabii, istediğiniz gibi şikayet edin."

Derin bir nefes aldı. Dare'yi tekrar kucağına aldı ve oradan uzaklaştılar.

İyice uzaklaştığına emin olduktan sonra telefonunu çıkardı ve polisi aradı. Olan biteni olduğu gibi anlattı, kısa sürede orada olacaklarını söyleyip kapattılar.

*****

Amirin karşısında Dare ile oturmuş, polislerin o 6 genci getirmelerini bekliyordun Young-Bin. Heo-Min'i de aramıştı; Heo-Min de, ne kadar gelmemesini söylese de, yanına gelmişti. Birkaç dakika sonra polisler de gelmişti. Ancak 6 kişi değil, 7 kişi getirmişlerdi. Markette ona yardım eden genç adam da içlerindeydi. Dare yine ona baktı ve mırıldanmaya başladı. (ne dediğini biliyorsunuz zaten) Young-Bin Heo-Min'e baktı, Heo-Min Dare'yi kucağına alıp dışarı çıktı. Çıkarken ona yardım eden genç, derince Heo-Min'e bakmıştı.

*****

"Burada bir suç göremiyorum."

Amir inatla onları savunuyordu. Young-Bin ne kadar haklı olduğunu söylese de dinlemiyordu.

"Oraya arabamı park etmemde ne var? Bir sorun olmadığı sürece çekemezler!"

"Ah saçmalık, tabelada park edilmez yazdığını göremedin mi yani?" Geniş omuzlu gence baktı. Herkeze yukarıdan bakan bir tavrı vardı. Ona cevap veremedi, orada öyle bir tabela görmemişti çünkü.

"Sorun hallolduysa daha fazla tartışmakta bir anlam yok, değil mi?"

Amire baktı. Sessiz kalmıştı. "İzninizle" dedi ve odadan çıktı. Lavaboya gitti. Heo-Min ve Dare ile evlerine gittiler.

(Happy end cnsnnc)

*****

Kim Namjoon, çalışma odasına gittiğinde her zamankinden daha keyifliydi. Min Yoongi'yi odasına çağırdı.

"Beni istemişsin Namjoon?"

Keyifli bir gülümseme ile ona baktı. "Hyung, sonunda onları bulduk. Büyükler memnun kalacak."

Aynı şekilde Yoongi'nin yüzünde de keyifli bir gülümseme belirdi. Tek yapmaları gereken 5 tane daha seçilmiş ruh bulmaktı. Daha sonra hepsini ele geçireceklerdi.

 7 Great SinsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin