8. Bölüm

55 4 1
                                    

Gözlerim iki heykelden birine kayıyor sonra diğerine bakıyordu. Hiç hareket etmiyorlardı. Bembeyaz tenlerini korumak için şapkalı bir ceket ve kırmızı tişört giymişlerdi. Sanki kardeş gibiydiler. Yavaşça dışarı çıktım ve iğrenircesine onlara baktım.

"Ne işiniz var burada?"

"Konuşmaya geldik." dedi Mike sevecence. "Kapıyı kapat."
Kapattım. Ne ara onların emirlerine uyar olmuştum.

"Beni neredeyse yakalatıyordun küçük kız." dedi Mike sessizliği bozarak.

"Neden bahsediyorsun?" kaşlarımı çattım. Hiçbir şey anlamamıştım. Louis bilmişçe sırıttı ve bana yaklaşıp burnumu sıktı. Neden bu kadar cıvık davranmıştı şimdi?

"Vampirler içinde kanunlar ve cezalar vardır, sizde olduğu gibi. İnsanların ortasında dönüşmek yasaktır ve bunu Mike yaptı."

"B-ben özür dileri-"

"Sus." Mike'e döndüm. Son derece soğuk görünüyordu. Gözlerini kısmıştı. Bembeyaz teninin yanında altın rengi gözleri parlıyordu. Ellini belime koyup kulağıma eğildi.

"Gerçekten Sam'le çıkıyor musunuz?" sesi dümdüz ve mükemmeldi. Nefesini kulağıma doğru verdiğinde hızla ondan uzaklaştım. Louis'te bu yakınlıktan memnun görünmüyordu. Gözlerimi kapattım ve ellerimi yumruk yapıp tırnaklarımın avuç içimi delmesine izin verdim.

"Evet." kısa ve netti. Sam gerçektende yakışıklıydı ve her kızın hayalindeki kaslara sahipti. Birbirimize çok yakıştığımızıda çok söylemişlerdi ama ikimizde öyle bir şeyin olmayacağını bunun çok saçma olacağını söyleyip geri çevirmiştik. Kapı açılınca hepimiz oraya döndük.
"Hadi gel artık içeri." dedi Sam elini belime koyup. Louis yerinde kıpırdanınca gülmemek için yanaklarımı ısırdım.

"Görüşürüz Mike." Gülümsedim. Sam beni kendine daha çok çekip alnımdan öptü ve kulağıma bir şeyler fısıldadı. Anlamadığım için sesimi çıkarmadım. "Görüşürüz Louis."
Sam ben kaptım bakışlarıyla beni içeriye sürükleyip kapıyı kapattı. Karşıma geçip uzunca bana bakmaya başladı.

"Gerçekten güzel kızsın." diye fısıldadı. Yüzüme kan hücum ederken kafamı eğdim. Güzel değildim. Olamazdım. Her erkeğin hayran olacağı biri değildim. Genelde erkekler bana arkadaş olarak yaklaşmıştı. Mesela Sam.. Onunla tanıştığımızda 7. sınıftaydık. Aklımız başımızdaydı. Okul günleri hep birlikte yemek yer gezerdik. ona aşık olmuştum artık heyecanlanıyor saçma cevaplar veriyordum ona. Bunu ona açtığımda bana saçmaladığımı beni sadece arkadaş olarak gördüğünü söylemişti. Bu bana 5. sınıftaki olayı da hatırlatmıştı. Aynen böyle olmuştu.

"Ama biliyorsun..."

"Sam lütfen." Dediğimde çenesini kapayıp tuvalete girdi. Bende çantama sırasıyla kitaplarımı güneş kremimi lazım olursa diye 2 bikinimi koyup kapattım. Güneş gözlüklerimi taç takar gibi kafama takıp ayakkabılarımı dolaptan çıkardım. Son zamanlarda kendime bakım yapmıyordum. Eyeliner çekmiyordum. Salatalık maskesi yapmıyordum. Saçlarımı kremlemiyor bakım yapmıyordum. Tamamen normal bir kız gibiydim şuan. Yüzümde büyük bir sivilce çıksa umursamayacak gibi. Aslında bunların hepsini yapmaya devam etmeliydim yoksa gerçekten çirkin bir kızlığa doğru adım atardım. Erkekler içeri girdiğimde beni süzmezlerdi.

"Ruj ve eyeliner, buradalar." dedi Sam'in huysuz sesi. Yavaşça arkama döndüm ve elinden aldım. Aynanın karşısına geçtiğimde Sam hala aynadan bana bakıyordu. Yavaşça öne eğilip aynada kendimi daha yakından görmeye çalıştım. BB krem uygulayıp Sam'in ezici bakışları altında eyeliner'ımı sürdüm. Dudaklarıma da parlatıcıyı sürüp Sam'a hiç bakmadan yatağımın üzerine koyduğum çantamı koluma astım.

SUSAMIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin