12

517 35 1
                                    

Ange comeback'in main şarkısını defalarca dinlemiş, konsepti kafasına iyice oturttuğunda ise kıyafet çizimlerine başlamıştı.

Ama Ange kolay beğenen biri olmadığı için ne çizse beğenmiyor ve buruşturup atıyordu. Buradaki ilk çalışmasının çok başarılı olmasını, beğenilmesini istiyordu.

Tabiki Ange bir ekiple çalışıyordu. Ekip Ange'nin tasarımlarına hayranlıkla bakarken Ange onları buruşturduğunda içlerinde bir şeyler kopuyordu. Her ne kadar onu çok güzel olduğuna dair ikna etmeye çalışsalar da olmuyordu.

Hatta bu güzel tasarımların yerlerde sürünmesine dayanamayan Ahn Hu çaktırmamaya çalışarak onları toplamış ve düzeltmeye çalışmıştı.

En sonunda asistanlardan bir kız Ange'nin yanına oturdu. "Bayan Fleur. Şirketin bayılacağı onlarca tasarımı heba ettiniz. Harika iş çıkarıyorsunuz, niye beğenmiyorsunuz?" Ange dudaklarını büzüp omuz silkti. "İçime sinmiyor." Kız elini Ange'nin omzuna koydu. "Fazla gerginsiniz, gidin ve kendinize bir kahve alıp rahatlayın."

Ange biraz dinlenip kafa boşaltması gerektiğini bildiğinden kıza tebessüm edip ayaklandı. "Peki, daha iyi çalışmak için kafanın rahat olması lazım. Tatlım, tasarımlarımı yerden toplayan arkadaşla birlikte onları dosyalar mısınız?"

Kız kafa sallarken Ahn Hu kafasını yana yatırarak göz göze geldiği Ange'ye mahçup bir şekilde gülümsemişti.

Ange oradan uzaklaşıp kafeteryaya doğru gitmeye koyuldu. Daha ilk günden oldukça ısındığı ekibin hepsine kahve alacaktı.

Merdivenlerden inerken tırnaklarıyla oynamaya başladı. Tabi parmaklarını görmesiyle aklına direk kaybettiği yüzüğü gelmişti. O gün her yeri aramış ama bulamamıştı.

Bütün sevinç ve enerjisini yiyen bu duygu ile yavaş yavaş kafeterya koridorunda ilerliyordu, Sehun'un onu izlediğinden habersiz bir şekilde.

Sehun, uzun koridorda yavaşça yürüyen kıza baktı. At kuyruğu yaptığı saçları o yürüdükçe sallanırken üzgün yüzü eşliğinde boş yüzük parmağı ile oynuyordu.

Başta tartıştığı bu kızın yüzüğünü kaybettiği için üzülmesi onu eğlendirse de, artık daha fazla saklamak istemiyordu. "Ange." diye seslendi. Ange onu duymayınca bu sefer yüksek sesle "Bayan Fleur!" dedi.

Adımlarını durdurup kafasını sağa çeviren Ange Sehun'u gördüğünde göz devirdi. "Yine ne var Bay Oh? Özür mü dileteceksin?"

Sehun Ange'nin tepkisi üzerine samimi bir şekilde güldü. "Hayır, özür dileyeceğim." Elini cebine götürüp yüzüğü çıkardığında Ange'nin gözleri büyümüş ve ağzı kulaklarına varırken gözlerini Sehun'unkilere sabitlemişti.

Sehun ise ilk defa o an birinin gülüşüne sebep olmanın mutluğunu iliklerine kadar hissetmişti.

Ange yavaşça Sehun'un elindeki yüzüğe uzandı. Mutluluğu elli metre öteden belli olur şekilde yüzüne yansıyordu. "Nereden buldun bunu?!" dedi heyecanla. Sehun dudaklarını birbirine bastırıp ellerini cebine soktu. Söylese kızar mıydı? Ne farkeder, yüzüğü vermişti sonuçta. "Çarpıştığımızda, sen gittikten sonra buldum."

Ange'nin kaşları çatıldı. "Ne yani? Yeni mi veriyorsun?!" Sehun yine sert kimliğine bürünmeye çalışarak "Onca kameranın arasında sana yüzük mü verseydim? Ünlü yıldız Oh Sehun Fransız modacıya yüzük verirken görüntülendi!" Sesini incelterek konuşması Ange'yi güldürmüştü.

"Neyse" dedi ve elini uzattı. "Teşekkürler Sehun." Sehun güldü ve Ange'nin uzattığı elini sıktı. "Bu ne laubalilik. Yine de, önemli değil... Ange."

Ange durumu fırsata çevirerek "Madem bunca zaman yüzüğüm sendeydi -her ne kadar kameraları bahane etsen de- kamerasız ortamda birlikte olduğumuzda da yüzüğümü bana geri vermediğin için bana yardım et Sehun." dedi.

Sehun "Ne yapmalıyım, Ange?" derken ona ismiyle seslenmeye alışık olmadığından küçük bir duraksamıştı. Ange kafeteryayı işaret edip "Tüm ekibe kahve alacağım. On yedi kişi. Taşımama yardım eder misin?" dedi.

Sehun hemen kabul ettiğinde gidip kahve siparişlerini verdiler.

Tabi Ange siparişin odaya getirilebileceğini bilmiyordu. Sehun ise bilse de Ange ile vakit geçirebilmek, ona yardım edip gözüne girebilmek için bunu söylememişti.

-

-

-

-

THE RING • Oh Sehun [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin