9.0

3.1K 212 82
                                    

subhanallah ilk defa görenler beğensin kjsdkajfask

Babam taşınacağımızı söylediğinde ona karşı çıkmak için bağırıp çağırmaya, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylemeye başladım ama beni bir saniye bile dinlemeden çekip gitmişti.

"Gurur duy şaheserinle," dedim hala odada olan anneme. "Hayatımın içine sıçmaktan başka bir işe yaramıyorsun."

"Terbiyesizliği kes Alison."

"Ben yanlış hiçbir şey yapmadım, tek istediğim kendi hayatımı kendi kararlarım ile yaşamaktı ve kontrolü elinden kaybetmeye o kadar dayanamadın ki beni babamın gözünde bu konuma getirdin." Konuşurken parmağımı ona doğru sallıyordum. "Ama bu yaptıkların beni senin istediğin biri gibi yapmayacak, tam tersine ben kendim olmaya devam edeceğim."

Beni yeniden azarlamaya hazırlanıyordu ki onun saçmalıklarını dinlemeyi reddedip odama doğru koştum.

Kapıyı arkamdan hızla kapatıp kilitledikten sonra sırtımı yasladım.

Bütün vücudum öfkeden ve üzüntüden titriyordu.

Şimdi ne yapacaktım ben?

Babamı kararından vazgeçtiremezdim, öğrendiği onca şeyden sonra benim ağzımdan çıkan tek bir kelimeyi bile dinlemezdi.

Ama bunu kabullenemezdim de. Buradan taşınmak demek beni Justin'den ve bütün arkadaşlarımdan kopartmaya çalışacaklar demekti.

Beni dünyanın öbür ucuna bile götürseler aşkımızı engelleyemezlerdi, yine de ondan uzaklaşmak istemiyordum. Başka bir okulda başka insanlarla asla düzen kuramazdım. Justin'in ve arkadaşlarımın yanı yüzümün güldüğü tek yerdi.

Bütün hayatım mahvolurdu böyle bir şey olsa.

Elimin tersiyle göz yaşlarımı hızlıca sildim. Ne ara ağladığımı bile bilmiyordum. Titremem ve ağlamam bir türlü durmuyordu.

Bir süre olduğum yere çöküp sakinleşmeyi bekledim. Robb ölmedi diye sevinip yeniden huzura kavuşacağımızı düşünmüşken başımıza bir başka sorun çıkmıştı.

Telefonumu alıp arayabileceğim tek kişiyi aradım.

Koca dünyada aslında ondan başka kimsemin olmadığı az önce açıkça görmüştüm.

"Efendim güzellik," diyerek açtı telefonu içimi huzur dolduran sesiyle.

"Justin," dedim nasıl söyleyeceğimi hiç bilemediğim için. "Çok kötü bir şey oldu."

"Ne oldu?" dedi hemen endişeli bir şekilde. "Sana bir şey mi oldu? Evdekiler mi?"

Benim için nasıl endişelendiğini görünce göz yaşlarım yeniden akmaya başladı.

"Babam her şeyi öğrenmiş." Gerçekten her şeyi öğrenmişti. Annemin asla anlatmayacağını düşündüğüm şeyleri bile. "Taşınacağımızı söylüyor."

İki saniyelik sessizliğin ardından, "Evden çıkabilir misin?" diye sordu.

"Çıkarım," dedim tereddütte kalsam da. "Babam çekip gitti, annemi de atlatırım."

"Tamam, beş dakikaya oradayım." Tam telefonu kapatacaktı ki yeniden konuşmaya başladı. "Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum," dedikten sonra telefonu kapattım.

Şimdi onun sesini duyunca her şey daha çözülebilir geliyordu.

Eğer annem hala oturma odasındaysa onu atlatmak zor olacaktı ama bir yolunu bulmam gerekiyordu. Justin'i görmem lazımdı.

Kapının kilidini açıp odamdan çıktım. Aşağıya indiğimde eve bir ölüm sessizliği hakimdi. Şöyle bir bakındım ama annem yoktu. Büyük ihtimalle köşesine çekilmiş hayatımı daha ne kadar mahvedebileceğini planlıyordu. Tüm işi buydu zaten, beni duymayı reddedip kendi bildiğini okuyarak hayatımı cehenneme çevirmek.

Şansımı daha fazla zorlamamak için hızla evden çıktım.

Geri döndüğümde beni yine bir kavganın bekleyeceğini biliyordum ama ne yaparsam yapayım o kavgalar yaşanacaktı.

En azından uğruna değecek bir şey yapıyordum.

Kapı arkamdan sessizce kapattığımda etrafa bakındım. Justin'in arabası karşı kaldırımda, dikkat çekmeyecek bir uzaklıktaydı.

Çıktığımı görmüş olmalıydı ki hemen arabadan indi. Koşar adımlarla yanına doğru yürüyüp kollarına atladım.

Bana sıkıca sarıldığında bütün üzüntümü ve öfkemi unutturmuştu, bedenimde bir rahatlama oluşmuştu. Çok kısa sürede özlediğim kokusunu içime çektikten sonra geri çekildim.   

"Hadi bin kimse görmeden," dedi ve yolcu kapısını benim için açtı.

Ben arabaya bindiğimde kapıyı kapattı, kendisi de dolanıp sürücü koltuğuna geçti. Binmeden önce dönüp son kez bizim eve baktığını gördüm.

"Baban nasıl öğrendi?" diye sordu ellerimi ellerinin arasına alıp. "Sana zarar verdiler mi?"

"Hayır, sadece bağırdı," dedim hemencecik. "Annem anlatmış."

"Neden?" Anlam veremiyormuş gibi kaşlarını çattı. "Neden böyle bir şey yapmış ki?"

Parmaklarımı elinin üzerinde gezdirirken bakışlarımı oraya sabitlemiştim. "Robb olayının olduğu gece annemle telefonda konuştuğumuzda sesimden ne halde olduğumu anlamıştı zaten. Sonra birilerinden Robb'un başına gelenleri duymuş ve bizim bunun bir parçası olduğumuzu düşünüp çıldırmış. Babama da her şeyi anlatmış işte. Yalanları, seni, her şeyi."

Bir küfür edip aniden direksiyona sertçe vurduğunda irkilip birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım.

"Gitmek istemiyorum Justin," dedim güçsüz bir sesle. "Bunun bizi ayırmayacağını biliyorum ama senden uzaklaşamam, bu beni öldürür.  Arkadaşlarımdan da. Bütün hayatım mahvolur." Dudaklarım titrerken göz yaşlarım koltuğun kumaşına düştü. "Yapayalnız kalırım."

Yüzümü ellerinin arasına alarak ona bakmamı sağladı ve baş parmakları nazikçe göz yaşlarımı sildi. "Sen asla yalnız kalmayacaksın Alison, ben yaşadığım sürece böyle bir şeye izin vermem." Burnumun üzeri ile dudağıma minicik öpücükler kondurdu. "Sana kavuşmuşken de yanımdan alıp götürmeye babanın bile gücü yetmez."

O böyle konuşunca ben gerçekten inanıyordum gitmeme izin vermeyeceğine.

"Ne yapacağız?" diye sordum yine de. Çünkü aklıma hiçbir yol gelmiyordu.

"Bana sadece şunu söyle," dedi saçlarımı okşarken. "Sen ne istiyorsun?"

Ben ne mi istiyordum?

"Senin yanında olmak istiyorum," dedim çok düşünmeden. Zaten sorunun cevabı o da biliyorken neden böyle bir şey sormuştu ki?

Cevabını aldığında geri çekilip arabayı çalıştırdı.

Evimden uzaklaşıp ana yola doğru sürmeye başladığında ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Justin nereye gidiyoruz?" diye sordum sonunda dayanamayarak.

Tam o sırada direksiyonu kırıp bilmediğim bir yola doğru saptı. Ama ciddi bakışlarından belliydi ki o nereye gittiğimizi biliyordu.

Soruma cevap vermeden önce bana bir saniyeliğine baktı.

"Seni kaçırıyorum, güzellik."


arkadaşlar nolur anama falan sövmeyin üzülüyorum hajfhj

bu hikayenin son bölümlerinin hepsi farklı yıllarda yazılmış aq bi hikayeyi benden iyi kimse ziyan edemez

neyse yazdık işte bi şeyler

yazmayadabilirdim:d

"hello gorgeous." Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin