8.8

4.2K 190 97
                                    

Robb öylece kanlar içinde baygınken zamanın durduğuna şahit oldum.

Ne Justin ne de ben hiçbir şey yapmıyorduk, sanki bir videoyu duraklatmışsınız gibiydi.

Gözleri kapalı, başının arkasından sızan kanla öylece uzanıyordu karşımda Robb. Hiçbir hareketi, yaşadığını gösteren tek bir belirtisi yoktu.

Kulaklarım bir uğultuyla dolmuşken, "Öldü mü?" diye sorduğumu duydum ama konuştuğumun farkında bile değildim.

Bütün vücudum uyuşmuş vaziyetteydi, saniyeler içinde gelişen bu olaylara anlam veremiyordum.

Ölmüş olamazdı, Justin onu öldürmüş olamazdı.

"Arabaya bin," dedi Justin. Yanlışlıkla bu kelimeleri falan kullandığını düşünerek baktım ona. "Çabuk kalk Alison."

Beni kolumdan tutup ayağa kaldırırken dengemi korumak için ona tutunmam gerekti.

"Justin onu öylece bırakamayız, hastaneye götürmemiz lazım," dedim Robb'a doğru ilerlemeye çalışıp. Ama beni sıkıca tutup bunu engelledi.

"Hayır Alison bizim şu an sadece buradan gitmemiz lazım, başkaları onu bulup yardım eder." Sesi olması gerekenden soğuk kanlı bir halde beni arabaya doğru ilerletti.

Onu durdurmak için bir sürü şey söyledim, Robb'un bizim yardımımıza ihtiyacı vardı. Hiç kimse o halde bırakılmayı hak etmezdi.

Ama Justin beni dinlemedi. Beni arabaya bindirdikten sonra kendi de sürücü koltuğuna oturdu.

Hala az ötede yattığını gördüğüm Robb'a bakarken göz yaşlarım şiddetli bir şekilde yanaklarımdan süzülüyordu.

"Justin lütfen, ölmemiş olabilir! Bize ihtiyacı var!" Bağırmıştım ama Justin'in umurunda olmamıştı.

Sanki ben hiçbir şey söylemiyormuşum gibi arabayı çalıştırdı.

Bu kadar soğukkanlı oluşuna inanamıyordum.

Benim tanıdığım Justin ne olursa olsun Robb'a yardıma koşardı.

Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama tüm yol boyunca ağladım.

Robb belki de evrendeki en berbat insandı ama her şeye rağmen bir candı.

"Burası da neresi?" dedim bir apartmanın önünde durduğumuzda. Daha önce hiç gelmediği kuytu köşe bir yerdeydi.

"Bizim çocuklardan birinin," diyerek geçiştirdi Justin. "İn hadi."

İnmek istemiyordum, beni geri Robb'un yanına götürmesini ve ona yardım etmek, iyi olduğunu görmek istiyordum. En azından ambulansı aramış olmak istiyordum.

"Alison etraf insanlarla doluydu, eminim bizim hemen ardımızdan biri onu bulmuştur." Justin arabadan inmediğimi görünce yeniden konuşmaya başlamıştı. "Lütfen iner misin şimdi?"

Arabadan indim ama söylediklerine gram inanmamıştım.

Robb belki de hala can çekişiyordu, bizim yüzümüzden.

Justin ile beraber apartmana girmeden önce Justin durup etrafa şöyle bir bakındı. Bu bile bana nasıl bir suçun içine bulaştığımızı hatırlatmaya yetmişti işte.

Apartmana girip Justin'in peşinden iki kat çıktım. Cebinden çıkardığı anahtar ile kapıyı açtığında her yer zifiri bir karanlıktı.

Justin elini duvara şöyle bir gezdirip ışık düğmesini buldu, cılız ampul ufacık bir apartman dairesini aydınlattığında çok da aydınlandığımızı söyleyemezdim.

"hello gorgeous." Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin