End This Game.

715 59 13
                                    

[Lisa]

 Yoongi'nin söylediği sözler kalbime bir hançer gibi saplanmış, zaten delik olan yaramı biraz daha deşmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yoongi'nin söylediği sözler kalbime bir hançer gibi saplanmış, zaten delik olan yaramı biraz daha deşmişti.
Yaptığım şeylerin doğru olmadığının farkındaydım.
Başta onunla uğraşmak için açtığım instagram hesabı, ikimizi de derinden yaralamıştı.
Onun bana yaptığı gibi onun duyguları ile oynayacaktım, incinmesinden zevk almam gerekirken onun üzülmesine ben daha çok üzülmüştüm.
Şu zamana kadar bastırmaya çalıştığım hislerim Yoongi sayesinde biraz daha arttırmıştı.
Fakat son sözleri her insanı yaralardı.
Benim davranışlarım, onun ise sözleri.
Son mesajlaşmamızda yazdıkları beni kahretmiş, başlattığım oyunun sonunu getirmeyi düşündürmüştü.
Ve sanırım doğru olan da buydu.
Yapmam gereken buydu.
Verdiğim kararla Hoseok'tan Yoongi'nin evinin adresini istedim.
Başta kararsız kalsa da, önemli bir mesele konuşacağımı söylediğimde kabul etmişti.
Aldığım adres ile evinin yolunu tuttum.
Takside gergin bir şekilde ellerimle oynuyor, vereceği tepkiden çekiniyordum.
Bu kadar mıydı cidden?
Artık hayatından silip atacak mıydı beni?

Ortaokulda da onu seviyordum.
Fakat o hep benimle dalga geçerdi.
Zayıflığımla, çelimsizliğimle, yüzümle, saçımla.
Çirkin olduğumu, bir erkeğe benzediğimi söylerdi.
Ayrıca kimsenin beni sevmeyeceğini söylemişti.
Bu laflardan sonra ona acı çektirmek istedim.
Onu tehdit edip hayatını altüst etmek istemiştim.
İntikam alıp, benim kadar canının yanmasını istemiştim.
Fakat Yoongi değişmişti.
Ortaokuldaki Yoongi değişmişti.
Karşımda olgun ve düzgün bir insan duruyordu.
Şu anki haliyle hiçbir insana zarar vermek istemezdi, bunu biliyordum.
Herkesin çocukça davranışları vardır.
Daha sonra pişman oldukları zamanlar.
O hatalarından ders çıkarmıştı.
Liseye geçtiğimiz zamanlarda bana bakışını hatırlıyorum.
Hala dün gibi aklımdaydı.
Yüzünden pişmanlığı okunuyordu.
Fakat öfke ve intikam hırsı etrafımı öyle sarmıştı ki, onun da üzülmesini istedim.
Şu zamana kadar.
Değiştiğini anlamıştım.
O, olgunlaşmıştı.
Fakat ben ise, yaptığım aptalca davranışlarla çocuklaşmıştım.
Ben böyle bir kız mıydım?
Annem ve babam bana öyle mi öğretmişti?
Hayır.
Ben hep insanları kırmaktan çekinir, özellikle laflarıma dikkat ederdim.
İntikam isteği değiştirmişti beni, ben ise bunu daha yeni yeni fark ediyordum.
Ne kadar da aptaldım.
Bu oyunu başlatmakla ne kadar aptaldım.
Taksicinin söylediği fiyatla düşüncelerimden ayrılırken gelmiş olduğumuzu gördüm.
Parayı ödeyip taksiden indikten sonra tereddütte kaldım.
Geri dönebilirdim.
Fakat artık kaçmak yoktu.
Artık eski Lisa olmak istemiyordum.
Ona hislerimi söylemenin zamanıydı.

Küçük adımlarla onun kapısına kadar gittiğimde derin bir nefes aldım.
Zile bastığım anda bir anlık pişmanlık bedenime hücum etmişti.
Geri dönmemek için beynimle savaş verirken kapı açıldı.
Karşımdaydı.
Dağınık halini görüyordum.
Gözleri beni bulduğunda sorgularcasına tek kaşını kaldırdı.
Sormasına izin vermeden cevapladım.

"Hoseok'tan aldım adresini, bir şey konuşmak için geldim.
Müsait değilsen, gidebilirim."

"Hayır sorun yok, gelebilirsin.
Kusuruma bakma, bu sıralar psikolojim pek yerinde değil, evim de biraz dağınık olabilir.
Mazur gör lütfen."

Bunun için bile özür dileyen biri olmuştu.
Karşımdaki adam tamamı ile ortaokuldaki halinden farklıydı.
Yutkunarak içeri girdiğimde ardımdan kapının kapandığını işittim.
Birlikte salona yürüdüğümüzde bir koltuğa oturdum.
O da tam karşımdakine oturduğunda ellerimi dizlerime koyup derin bir nefes aldım.
Nasıl başlayacağımı kafamda toparladım.
Ardından ise dudaklarım aralandı.

"Yoongi, hatırlar mısın bilmem ama, ortaokulda benimle sürekli dalga geçerdin.
Bana aptalca adlar takıp, erkeğe benzediğimi söylerdin.
Ve gülerdiniz Yoongi.
Arkadaşlarınla beraber o perişan olmuş halime gülerdiniz.
Ben ise zorbalığınıza sesimi dahi çıkaramazdım.
Çirkin olduğumun zaten farkındaydım fakat senden duymak bir miktar daha üzmüştü beni."

Gözlerimin dolduğunu hissetmeme rağmen tebessüm etmeye çalıştım ve devam ettim.
Sessizce beni izliyordu.

"Bir insanın hayatını ne kadar kötüye çevirebileceğini bilmiyor muydun bu sözlerin?
Ya da, biliyordun fakat beni incitmeye devam mı etmek istedin?
Orasını bilmiyorum.
Fakat o laflarına rağmen yine de sevdim ben seni.
Kalbimi her kırışında tekrar düzelmeye çalıştım.
Sen yine kırdın beni.
Bu döngü liseye kadar devam etti.
Lisede de gelip özür dilemedin.
Fakat sorun değil.
Bakışların ele veriyordu.
Bir miktar pişmanlık vardı, haksız mıyım?"

Dudaklarını aralayacaktı ki konuşmasına izin vermeden devam ettim.

"Bu yılın başlarında Jennie ile çıkmaya başladınız.
Jennie'den önce ben vardım.
Ben ortaokuldan beri vardım.
Fakat benden o kadar nefret ettin ki suratıma dahi birden fazla kez bakmadın.
Bu yıla kadar.
Neden Yoongi?
Aklımı karıştırmaya başlamıştın.
Jennie bizim tayfamızda olduğu için mi bu yıl yakınlaştın benimle?
Ya da, bu yıl bana olan ilgin neydi, sebebini merak etmiyor değilim.
Ortaokulda canımı çok yaktın.
Her akşam zorbalıklarınızdan sonra eve gidip odamda tek başıma ağlamaktan yorulmuştum.
Ne kadar yorulduğumu sana anlatamam.
Fakat o kızlar bir gün yanıma geldiler.
Liseye geçtiğimiz zaman.
Chaeyoung, Jisoo ve Jennie ailem olmuştu benim.
Fakat ailem dediğim bir insan gidip seninle çıkmaya başladı.
Ona kızmaya hakkım yok, sana olan hislerimi kimse bilmiyordu.
Chaeyoung bile.
Çünkü dalga geçilmesinden korktum.
Ortaokul gibi olmasından korktum."

Islak yanaklarımı elimin tersiyle sildim ve ana konuya girmek üzereyken gözlerimi yerle buluşturdum.

"Ortaokulda bana söylediklerinden sonra, senden intikam almak istedim.
Canın benimki gibi yansın istedim.
Tabi, daha farklı şekilde.
Seni tehdit ettim, seni sinir ettim.
Hayatın benimki gibi mahvolsun istedim.
Fakat sonuç neydi Yoongi?
Ben böyle bir insan olmadığımı anladım.
Ben intikam alacak kadar öfkeli biri miydim?
Ben insanlara kin tutamazdım ki.
Ve sen.
Değiştiğini bana sen gösterdin.
Hastayken evime gelmen bile değiştiğinin göstergesiydi.
Sana hesabımdan yazıp "Lisa'ya baksan iyi edersin" gibi şeyler saçmaladığımda cidden evime gelmeni beklemiyordum.
Ya da o gece bana ceketini vermeni.
Bu arada, hala evimde duruyor.
Senin kokun var hala.
Geri bile istemedin, bende kalmasına izin verdin.
Panik atak geçirdiğin gece sana yardım etmek için aceleyle geldim.
Senden intikam almam gerektiği halde.
Sen ise atağın durunca bana teşekkür ettin.
Dayanamadım.
Ben seninle yüz yüzeyken sana kin tutamadım.
Öyle ki, her şey mesajla kolaydı.
Neler hissettiğini bilmiyordum ve beni bilmediğin bir kimlikle yazıyordum.
Tabiki rahattım.
Fakat daha sonra pişman oldum.
Seni mahvettiğimi görmek beni pişman etti.
Ben daha fazla bu oyuna devam edemeyeceğimi anladım.
Özellikle de seni böylesine severken.
Gerçekten çok pişmanım ve özür dilerim.
Beni affedebilecek misin?"

Sonunda zorlukla başımı kaldırdığımda dolu gözlerini gördüm.
Yüzündeki o ifadeyi gördüm.
Hayal kırıklığı.
Anonim kişinin ben olduğumu beklemediği belliydi.
Titrek nefesini yerimden duyarken tırnaklarımı avuç içlerime batırdım.
Çok incinmiştim, çok incinmişti.
Kafam tekrardan yere doğru bakıyordu ve ona bakmakta zorluk çekiyordum.
Birkaç dakikalık sessizlikten sonra oldukça kısık sesini duydum.
Lafları ise çok keskindi.

"Lütfen evimden git Lisa."

None Of This A Game Anymore | YoonliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin