Multimedya (Deren)
{KAMP!¡ PART 2}
Birisi adımı sesleniyordu ama Lavinya demek yerine Su diyordu. Göz kapaklarımı aralamaya çalıştıkça onlar birbirine daha çok yapışıyorlardı.
Son bir gayretle gözlerimi araladım, karşımda onu görmeyi beklemiyordum. En zor anlarımda hep yanımdaydı,bana destek olmak için ölümle bile burun buruna geldi. Ne kadar kovsamda da ne kadar onu kendimden soğutmaya çalışsamda hiç yanımdan ayrılmadı. Onun şuan İtalya'da olması gerekiyordu burada değil. Zar zor seçebildiğim sesler arasından onun sesini duyunca gerildim.
"Su eğer şimdi ayağa kalkmasan bir daha hiç kalkamayacaksın. Emin ol Mert'te seni bu durumda görnek istemezdi. Lanet olsun ona olanlar senin yüzünden değil, kendini suçlamayı bırak atrık. Kendini toparlamam lazım, kimseyi düşünmüyorsan Mert'i düşün bak biliyorsun böyle şeylere inanmam ama eğer seni gerçekten şuan yukarıdan izliyorsa seni bu halde görmemek için herşeyi yapardı. Sende yap ona daha fazla acı çektirme, pes etme kardeşim dayan. Pes etmek yok Su dayan eğer şimdi pes edersen, Mert'in sana yaşatığı anıları, ailenin senin için yaptığı fedakarlıkları, benim senin için ölümü bile göze aldığım şeyleri... Her şeyi her şeyi kaybedersin Su. Ben söyleyeceğimi söyledim gerisi sana kalmış. Eğer eğer burdan sağ çıkarsa gel bul beni." dedi sesini bana duyurmak için boğazını yırtarcasına bağırmıştı.
Deren'in söylediği şeyleri sindirmeye çalışıyordum, sinirli olduğu zamanlar bana hep Su diye seslenirdi ve şuan çok sinirli olduğunu Lav demek yerine Su dediği için çok net anlayabiliyordum. Ama haklıydı lanet olsun ki çok haklıydı, kendimi şuan bu şekilde böyle cezalandıramam. Ben Lavinya Su Kandemir'dim.Pes edemezdim, etmemem lazım, her sorunun üstesinden geldiğim gibi bununda üstesinden gelmek zorundaydım. Deren haklıydı, benim için onca fedakarlık yapan insanları yüzüstü bırakamazdım. Ya şimdi bu kez onlar için ayağa kalkardım, ya da sonsuza dek arkamda bıraktıklarımı acı içinde düşünerek gözlerimi açmamak için yumardım. Beni daldığım yerden hakemin 10 dan geriye doğru sayan sesi kurtarmıştı.
"...5 4 3 2..." son anda kendimi toparlayarak ayağa kalkmam herkesi şaşıtmış olucak ki o kadar insanın sesi bir anda kesilmişti. Kimseyi takmadan Suat'a yaklaştım, herkes ne yapacağımı merak ediyor gibi kimse çıt çıkarmıyordu.
"Özür dilerim." dedim Suat'a karşı mahcup bir sesle.
"Aileme zarar vermiyeceksin değil mi?" diye sordu endişeyle. Şuan onu alt etmem değil, ailesine zarar gelmemesi önemliydi onun için. Onun bu haline buruk bir tebessümle...
"Merak etme ailen güvende olucak. Onları düşmanlarından da koruyacağıma emin olabilirsin." dedim yine aynı mahcubiyetle. Onu bu duruma iten bendim, en zayıf yerinden vurmuştum, zaffını kullanmıştım ve bu benim oldukça kötü olmamı sağlamıştı. Benim sözlerime karşı tebessüm edip...
"Adil bir dövüş olsun." diyerek kollarını yumruk haline getirip önüne siper etti. Onun bu halini bende gülerek gardımı alıcaktım ki aklıma gelen şeyle seyircilere döndüm.
"Sizi dönek piç kuruları. Ne kadar şerefsizsiniz lan. Yere düştük diye hemen sattınız. Eğer bu maçı ben aldığım zaman biriniz bile beni destekler ya da ona yönelik hareketlerde bulunursa emin olun ne konuşucak diliniz ne de hareket edecek parçalarınız bedenizde olur." dedim gülerek, Suat'a döndüm...
"İşte şimdi başalayabiliriz." dedim. Bu halime alışık ol Suat'a gülerek.
"Dengesizsin sen. Ayrıca psikopat bir sadist olduğuna unutmamak gerek." diyerek tekrar kollarını kaldırdı.
Benim boş tehditler savurmayacağımı bilen seyircilerden tek kelime bile etmiyorlardı. Onların bu haline kahkalarla gülmek istesemde zorlu bir rakibe karşı kazanmam gereken bir maç vardı. Yaralar alsam bile pes etmek yoktu. Ben yine kendi kendime dalmış bir haldeyken karnıma gelen yumruktan kaçamamıştım. Yediğim yumrukla geriye doğru sedelensemde hemen dikatimi topayıp kollarımı kaldırdım.Suat'ın adımlarını takip ediyordum. Onun nerdeyse her adımını, hangi hamleyi yapmadan önce nasıl durduğunu ve daha bunun gibi bir çok şeyi onu sürekli izleyerek, her maçına katılarak 2 sene önce çözmüştüm. Bu benim için zor olmamıştı, herşeyi aklımda tutan bir zekam olduğu için bana her şekilde kolaylık sağlıyordu. Dağılan dikatimi tekrar toparlayıp Suat'tan gelecek hamleyi beklemeye başladım. Bir adım geri geçekilip sol ayağını öne atınca sağ ayağıyla tekme atar gibi yapıp sol eliyle kroşe geçiriceğini anlamam uzun sürmedi. Bunu ona belli etmek istemediğim için son dakikaya kadar bekledim. Hamle yapacağı sırada sağa kayıp hamlelerinin boşa çıkmasını sağladım. Bu hareketime karşı affalayınca bunu fırsat bilip sola doğru hareket ettim ve sağ yumruğumu göğüs kafesine geçirdim. Daha toparlanamadan dizimide karnına geçirerek geri çekildim, ona topsrlanması için fırsat verdim. Toparlandıktan sonra yine ellerini kaldırıp kendini savunmaya aldı. Maçın son dakikalarına kadar bir ben bir o diyerek ikimizde bir güzel dayak yemiştik. Onun canını daha fazla yakmamak adına son hamlemi yapmak için bir kaç adım geri çekildim. Hızla ona karşı koşarken yerden yükselerek boynunda onu bayıltabilecek hassas olan yere tekme atmadan önce 'Özür dilerim.' diye fısıldadım. Bu hareketimden sonra kafesin çıkış kağısına doğru yürümeye başaldım. Normalde bu kapıdan çıkarsan karşı takıma ezik bir şekilde kaybettiğin anlamına gelir. Ama ben onun bir daha kalkamayacağına adım kadar emindim. Hakemin sözleride bunu desteklercesine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🖤 İKİ DENGESİZ🌹
AléatoireBirbirini tanımayan iki insan. Tesadüf eseri karşılaşırlar. Bu karşılaşmaları tesadüf mü yoksa bir oyun için kullanılan iki kişi mi? İkisininde yarları çok derin. İkisi de sevmekten ölesiye korkuyorlar. İkisi de birbirinden dengesiz. İkisi de Birb...