2.BÖLÜM

67 7 4
                                    

~Bilmediğim bir şey var~

Öğlen olmuştu ve ben hâlâ uyuyordum. Telefonum çaldı  ve tanımadığım bir numara arıyordu açtum. "Alo merhaba Ayla ben Ömer tanıdın mı?" dedi. Ben şaşırmış bir şekilde "e-evet" diye kekeledim. "Müsaitsen 1 saat sonra görüşelim mi?" dedi. Ben de kabul ettim.
Kahvaltımı yapıp hızlıca hazırlandım bir taksiye atlayıp attığı konumdaki kafeye gittim. Beni görünce şunu dedi "selam!" ben de aynı cevabı verdim ve ne olduğunu sordum. "Sana dün dediğim şeyi açıklayacağım sana asılmak gibi bir niyetim yok o yüzden çağırmadım" dedi. Bende " sana öyle bişey diyen olmadı zaten" dedim. Sonra " ablamın abinle görüşmesini istemiyorum " dedi. Bende nedenini sordum. "Bilmiyorsun işte uzatma  bu görüşme bitsin, gitsin" dedi. Ben ise buna onların karar vermesi gerektiğini söyledim. O ise bi anlık sinirle "ablam abinle görüşmeyecek!" dedi. Korkudan yerimden sıçradım resmen. Kendini ne sanıyordu. Aptal duygularım yüzünden gözlerim doldu ve hemen kafeden çıktım. Ömer ise peşimden geliyordu. Kolumdan tutup " Ayla özür dilerim seni üzmek istemedim, anla beni lütfen" dedi. Ben ona sinirli bir şekilde bakarken ona abimden niye nefret ettiğini sordum. O ise "abinden nefret etmiyorum sadece ablamın eski sevgilisine söz verdim ablamı o gelene kadar kimseyle olmayacağına söz verdim" dedi.
Ben şok geçirdim  nasıl yani Emel abla eski sevgilisine geri mi dönecekti? "Ama bu  ablanın seçimi" dedim. "Evet ama ben Furkan abiye söz verdim o sözü bozamam anla beni" dedi.
Eve geldim ve abime durumu anlattım. Abimin başından aşağıya buz gibi sular döküldü resmen. Gözleri doldu ve Emel ablayı arayıp konuştu. Ben tam duyamasam da abim sinirli bir şekilde sesini yükseltmişti sonra  telefonu kapattı. Ve bana bir tatile çıkacağını söyledi. Yurt dışına bende gitmek istedim ama izin vermedi. Abim eşyaları hazırladı yaklaşık bir saat sonra vedalaşıp evden çıktı. Bende arkadaşım Nil ile buluştum. Biraz sahilde gezip bir kafede limonata içtik. Dışarıda 2-3 saat geçirdikten  sonra eve geldim. Telefonumun şarjı bitmiş ve kapanmıştı. Şarja takınca beş cevapsız arama ve aramalarının hepsinin Ömer'den olduğunu gördüm. Ömer'i hemen aradım. Ne oldu acaba  bu kadar aradı. Telefon çalmasıyla açması bir oldu. Sanki telefon elinde hazır aramamı bekliyormuş gibi "Ayla  ablam sizde mi ulaşamıyorum saatlerdir" dedi. Bende "hayır" dedim ve telefonu kapatıp abimi aradım cevap yoktu bir kez daha aradım yine cevap yoktu. Hemen Ömer'e haber verdim. "Allah kahretsin! Bişey oldu" dedi. Ne olmuş olabilirdi ki endişelenmeye başladım. Ömer sinirden delirmişti. Sonra Ömer bize geldi ve onu birisi aradı hemen açtı ilk başta ablası sandım ama değildi. Ömer'in yüzü bembeyaz oldu ve telefonu fırlatıp bağırmaya başladı. Ne oldu dedim korku içinde Ömer bana "senim abin bir katil "diye bağırmaya başladı. Ne? Ne saçmalıyor bu kendinde değil gözü dönmüş aptal. "Ne diyorsun sen? " diye bağırdım. "Abin ablamı öldürdü senin abin katil" dedi. Saçmalık, olamaz böyle birşey olamazdı ya doğruysa ya gerçekten abim  Emel ablayı öldürdüyse. Sakin ol Ayla! Sakin ol! Yalan söylüyor, sakin ol!

" Benim abim tatile gitti ne saçmalıyorsun sen " dedim. "Abin bir kaç saat önce ablamı evden aldı." Ne cidden mi? Abim Emel ablanın evine mi gitmişti? O sırada Ömer "ablamın eski sevgilisi Furkan abi aradı ve ablamın ona " bana yardım et ölüyorum, Furkan !" diye mesaj attığını söyledi" dedi. Ben donakaldım  Emel abla eski sevgilisine mesaj atmış  üstelik bana yardım et diye abim ve Emel abla saatlerdir ortada yok. Ömer'e beklemesini ve polise gitmemizi söyledim o da "hızlı ol!" dedi. Başımı tamam şeklinde salladım ve odama geldim. Hemen üstüme kırmızı kazağımı geçirdim ve siyah ceketimi giydim. Ömer'in yanına gittim ve hemen polise gittik. Polisler bir kaç sorudan sonra aramaya başladılar. Saat 19:43 'tü. Neredeyse 2 saattir burada bekliyoruz. Haber geldi ve polis yanımıza gelip tekrar sorular sordu. "Yiğit Aksoy  ve Emel Başar  adlı kişilerin tanıdıkları sizler misiniz?"dedi. Ömerle aynı anda " evet" dedik. Polis " Şile sahilinde deniz kenarında ikiside cansız bulunmuş"dedi. Yer ayağımdan  kaydı resmen polisin dedikleri beynimde yankılanıyordu. "Deniz kenarında ikiside cansız bulunmuş"," cansız bulunmuş". Hayır olamaz aman Allah'ım olamazdı böyle bişey. Ömer direk bana döndü ve "KATİL!" diye bağırdı. Polis onu sakinleştirmeye çalışırken bilincimi kaybettiğime eminim o an, yemin ederim kalbim durdu. Gözlerimi açtığımda bir sedyedeydim. Buraya nasıl geldik bilmiyorum ama çok garip bir şekilde Ömer'in nerede olduğunu merak ediyorum.

Sizce Yiğit ve Ayla öldü mü? Romanın devamı gelicek iyi okumalar sevgili okurlarım...

İNTİKAM (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin