3|Kurallar

69 7 9
                                    

"Eee, Yoongi. Buraya nasıl geldin?" diye sordu Jimin sesindeki merak tonu ile Yoongi'nin yanında yürürken.

"Bunu tam olarak bende bilmiyorum. Sadece... Sadece... Neyse boşverelim. Zaten kafamın ağrısından doğru düzgün düşünemiyorum." diye geçiştirdi Yoongi. Jimin'e 'intihar ettiğim vakit bilincimi kaybettiğimde buraya düştüm.' diyemezdi. Hem tanışma faslında böyle mantıksız bir cümle söylemek anlamsız olurdu. Ama çok düşünüyordu bu durumu.

Yürürken refleks olarak kaşlarını çatıyor, elleri ile garip işaretler yapıyor ve anlamsızca mırıldanıyordu düşüncelerine anlam kazandırmak için.

"Affedersin, ne söylediğini anlayamadım." dedi başını cevap beklercesine öne uzatan Jimin. Jimin'in bu sevimli tavrı Yoongi'nin afallamasına ve konuşurken kekelemesine sebebiyet veriyordu. Yoongi daha önce bu derecede bir kibarlık ve tatlılık görememişti 17 yıllık hayatında.

" Oh, hayır. S-sadece saçma sapan c-cümleler işte."

Yoongi kızardığını hissetti. Yüzü alev alev yanıyordu sanki. Jimin ona ne yapmıştı da böyle garipleşmişti, onu anlamıyordu. Ama sevmişti. Bu durum onun daha öne tatmadığı duyguları hissettiriyordu. Bu duygular çok karmaşıktı. Adeta herhangi bir tabloda iç içe girmiş renklerin birbiriyle uyumu yakalayıp birlikte ahenk içinde duruşu gibiydi. Ama ne var ki bu Yoongi'nin çok ama çok hoşuna gidiyordu.

Gülümsedi tekrardan Jimin. Yoongi'nin bembeyaz yanakları birden al al olunca her ne kadar sesziz olsa da bu onu tatlı kılıyordu.

Yoongi yanında sessiz kalsa da onunla sürekli konuşmaya çalışıyordu. Yaşadığı yerden gelmediği  belliydi ki bunu o kasvetli lacivert kapşonlusunun asi duruşundan da anlayabiliyordu. Eh, bu kıyafetler kendi kasabasında olsa olsa bir suçluya ait olabilirdi.

"Seni nereye götürdüğümü biliyor musun, Yoongi?"

Yoongi tam da bunu düşünürken, Jimin'in düşüncelerinin arasına dalması ona belki bir cevap verebilirdi. Kötü bir tahmini yoktu aslında. Jimin gibi biri Las Vegas kadar günahkâr bir şehirde yaşamazdı herhalde.

Yoongi'nin önüne hışımla atılarak heyecanla cevap verdi: "Ütopya!"

Duraksadı Yoongi. Jimin'in ani tavrından biraz ürktüğünden dolayı bir iki adım geriledi. Karşısında gülümsemesinin altında heyecanı da gizli olan Jimin'i görmeye pek alışkın değildi tabi. Hiçbir yerde görmemişti böyle tapılası bir sevimliliği. Daha da kızarmamak için kafasını Jimin'den başka bir yöne çevirdi.

"Oraya bayılacağından eminim. Hem arkadaşlarımla da tanışırsın. Merak etme hemen alışırsın onlara. Samimilerdir." dedi Yoongi'nin yolundan çekilip yanına geçerken.

"Birkaç kural da var tabi. Ve biraz da katı gelebilir sana." Bunları söyledikten sonra Jimin'in yüzü bir anlığına düşse de tekrar gülümsemeye devam etti.

"Ama endişelenme. Buranın halkı çok iyi insanlardır yani pek fazla ceza çeken birini veya birilerini göremezsin." dedi Jimin. Yüzü bu kelimelerinin ardından ciddileşmişti. Yoongi burada ilk tanıştığı kişinin bu kadar fazla duygu değişimi geçireceğini tahmin etmemişti. Garip gelmişti biraz. Yoongi de ona uyup biraz ciddileşti ve pür dikkat Jimin'in kahverengi gözlerine ve dudaklarını arasından çıkacak sözcüklere odaklandı.

"Halk buranın iyi ve adil oluşunun sırrını bu katı kurallara bağlıyor. Aslında haklılık payları var çünkü..." duraksadı Jimin. Boğazını temizledi ve lafına devam etti.

"Çünkü buradaki herkes günah işlemeye meyilli ama bir o kadar da korkak insanlar. Kimse hırsızlık yapamaz. O'nlar bile. "

Jimin'in yüzü herhangi şeyi bile belli edemeyecek derecede ifadesizdi. Gözlerinin içi bomboş, dolgun dudakları hareketsiz ve inip kalkan göğsü normal hızda idi.

Yoongi Jimin'in niçin bu kadar ciddileştiğini bilmek istiyordu. Tatlı gülümsemesini tekrar görmek istiyordu. Gülümserken adeta yok olan kısık gözlerini görmek istiyordu. Ama yoktu işte. Beklemek gerekirdi. Yoongi sabredip Jimin'in ne diyeceğini, onu neyin bu kadar durgunlaştırdığını öğrenmeliydi.

" O'nlar kim Jimin?" Yoongi cevap almak için ciddi bir şekilde Jimin'in kendisine bakan gözlerine baktı.

"Çocuklar Yoongi. İdam edilen çocuklar." Gözleri doldu Jimin'in.

Minicik gözleri irileşti Yoongi'nin. Jimin'in gözlerini dolduran bu cümleyi beklemiyordu. Taşınması fazlaca ağır bir cümleydi bu.

" Ç-çocuklar m-mı?"

"Evet. Chungia. O da bir çocuktu. Arkadaşım olan bir çocuktu."

Jimin ağır pişmanlık barındıran soluğunu dışarı bıraktı ve uzunca konuşmak için göğsünü şişirdi.

"11 yaşındaydık. Ben ve o. Birlikte evlerinin bahçesinde oyun oynuyorduk. Hırsızcılık. Ben ve o hırsızdık ve... Ve sadece oyun içerisinde eşya çalabiliyorduk. Ta ki ben ona gerçeği teklif edene kadar." yanağından tuzlu bir damla akıvermişti. Gözleri eski parlaklığını da yitirmiş, buğulu bulutlar yer edinmiş içinde.

Yoongi Jimin için kötü hissetmeye başlıyordu. İyi olması için dua ediyordu. Kendisi de üzgün hissetmişti.

Lafına kaldığı yerden sürdürmeye devam etti Jimin.

"Sadece kurabiye Yoongi. Sadece pastaneden birkaç kurabiyeyi aldı veya kurallar bakımından çaldı diye ben onun asılırken can çekiştiğini gördüm. Burası adil bir yer lakin," Jimin kesik hıçkırıkları yüzünden zar zor konuşabiliyordu. Sıcak nefesi kesikleşmiş, gözleri kan çanağına dönmüş, boğazında inmeyen büyük bir yumru hissetmişti.

" Lakin çok acımasız. Chungia benim yüzümden asılmak zorunda değildi."

"Sen kötü biri değilsin Jimin. Sadece yaşadığın yer senin için fazla katı."

Yoongi Jimin'i durdurdu. Kemikli ellerini onun yanaklarına götürdü, baş parmağı ile de Jimin'in şişmiş gözlerinden akan göz yaşlarını sildi bütün içtenliği ile. Bunu yapmasındaki nedeni bilmiyordu ama bilmek istiyor gibi de görünmüyordu.

Jimin hiçbir şey demeden sadece Yoongi'nin yüzündeki ellerine bakıyor, arada gözlerine kaçamak bakışlar atıyordu. Yoongi farkındaydı bunun ama umursamadı.

Yeni tanıştığı biri ile de hiç bu kadar samimi olmamıştı. Ama Jimin içinde garip bir kıpırtı hissiyatı veriyordu ve bu da Yoongi'nin hoşuna gitmişti. Bu yerde bulduğu ilk arkadaşı ile hemen samimiyet yakalamıştı, ki daha önce bu hiç olmamıştı.

"Lütfen kendini fazla suçlama Jimin."dedi Yoongi kendisinin de kırılgan olan sesindeki titremeyi fark ederek.

" Pekalâ. Öyle yapacağım. Neyse. Sana neden bunları anlattım bilmiyorum fakat bana güvendiğini hissettim ve benim de sana. Bu sanırım ikimize de ilk defa oluyor." kan çanağına dönmüş gözlerine aldırış etmeden tekrardan gülümsedi.

Ve Yoongi de o gülümsemeyi görünce biraz rahatlamış hissetti. Jimin mutlu iken daha güzeldi.

Tatlıydı.

Sevimliydi.

Yoongi tanıştığı ilk arkadaşı ile böyle üzücü ama içten bir konuşmanın ardından sessizce yoluna devam etti. Jimin'i fazlasıyla sevmişti. Jimin de onu.

Belki de Yoongi başta garip bulduğu şeyleri söylemeliydi ama söylemedi. Belki sonra söyleyebilirdi.

Görüyorum. Kitap yavaş yavaş ve az az okunuyor ama lütfen ve lütfen fikirlerinizi yorumda belirtin. Oy falan da değil ama yorumlarda ne düşündüğünüzü belirtin ve bölüm hakkında ne düşündüğünüzü bileyim. Bende ona göre kendimi düzeltebileyim, hm? Neyse bu bölümü biraz daha fluff düşünmüştüm ama... Olmadı tabi kdlpdldndjf. Kendinize çok çok iyi bakın. 💜

Utopia | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin