Bir ağustos günüydü İstanbulda 26 yıllık yaşantımı bırakmak zorunda kaldım ve ailemle birlikte memleketim Muğla Bodrum'a taşındım.Kendi memlektim olmasına rağmen İstanbulda büyüdüğüm için yabancı turist gibiydim.Hiç kimseyi tanımıyor hiç bir yer bilmiyordum.
Sadece bir şeyin farkındaydım artık burada yaşamak zorundaydım ve buraya alışmak benim için çok zor olacaktı.Çünkü yeni arkadaşlıklar, yeni dostluklar daha da önemlisi yeni bir hayat beni bekliyordu.Artık durumu kabullenmek zorundaydım ve hemen iş aramaya başladım çünkü bir şekilde buraya alışmam ve burada yaşamam gerekiyordu.İstanbul benim için hayal gibi gelmeye başladı ve durumu kabullenip hemen iş bulmuştum. Japon pazarı diye tabir ettiğimiz bir mağazada işe başladım.Zaman geçtikçe buraya alışıyordum ama hep içimde İstanbul vardı oradaki anılarımı, yaşanmışlıklarımı, arkadaşlarımı gün geçtikçe daha çok özlüyordum.Zaman su gibi akıp geçiyordu derken çalıştığım mağazadaki iş arkadaşlarımla dostluk kurmuştum beraber gezip eğleniyorduk yavaş yavaş alıştım.Aslına bakarsanız bir bakımdan burada yaşamak çok iyi geliyordu.İstanbuldaki gibi kalabalık yoktu, trafik yoktu,sakin küçük bir kasaba olduğu için insanlar birbirini tanıyordu. En önemlisi de akşam 8'den sonra sokaklarda sessizlik hakimdi bu içimi rahatlatıyordu.Düşünsenize sessiz sakin bir ortam vardı kendimi bol bol dinlemeye vaktim oluyordu her ne kadar ilk zamanlarda sıkılsamda böyle huzur dolu bir ortam olduğu için kendimi çok şanslı hissediyordum.Arada köyümüze gidip geliyorduk, arada Muğlanın şehir merkezine gidip oradaki akrabaları ziyaret ediyordum.Birgün akşam 10 civarıydı iş yerinden paydos ettim birden canım sıkıldı, daralmaya başladım.Hemen kulaklığımı taktım slow bir müzik açıp dinleyerek sahile doğru yürümeye başladım.Sahilde çok güzel sıra sıra çay bahçeleri vardı, denizin dalga sesleri insanın içini gıdıklıyordu çok seviyordum.En baştaki çay bahçesine oturup bir kahve ve bir tatlı siparişi verdim.Sosyal medya hesaplarımı kontrol ederken İstanbuldaki arkadaşlarımın, akrabalarımın neler yaptığını,nerelere gittiğini merak ediyordum.Onları gördükçe oraya olan hasretim katlanarak artıyordu ama memleketimde mutluydum çünkü İstanbulda böyle sessiz, huzur dolu bir ortam bulmak kolay değildi.İş hayatı,STK(Sivil Toplum Kuruluşu) görüşmeleri, üye olduğum siyasi partinin toplantıları falan derken kendime vakit ayırmakta zorlanıyordum.Artık her akşam kulaklığımı takıp müzik dinleyerek sahildeki o çay bahçesine giderdim ve kahvemi yudumlayarak dalgaların ahenkle dansına eşlik ederdim arada bir iskekenin ucuna gidip orada saatlerce oturup kendi kendime şarkılar söyler, iyice rahatladıktan sonra müzik dinleyerek evime giderdim.Zaman su misali akıp giderken kış gelmişti tabi İstanbulda kar nedir fazla bilmezdik ama buraya daha kasımın ilk haftası kar yağmıştı ve bu güzel kasaba muhteşem görünüyordu hatta genelde akşam vakti sessizlik hakimken artık gündüzleri de sessiz olmaya başlamıştı.Dışarıda insanların konuştuklarını içerde mağazadan duyuyorduk.İyice memleketime alışmıştım artık burada yaşamaktan mutluydum.Birgün iş arkadaşım bana kız arkadaşımın olup olmadığını sormuştu içim sıkılarak yalnız olduğumu söylemiştim ve benim İstanbulda çok güzel hayat sürerken bir kız arkadaşımın olmamasına şaşırmışlardı.Aslında bende hayatıma birisini almak istiyordum ama canımın yanmasından çok korkuyordum çünkü ilk sevgilimi trafik kazasında kaybetmiştim.Yeni bir aşka kendimi hazır hissetmiyordum derken bir kaç gün sonra işyerinde rafları düzeltirken çok ince ve narin bir ses duydum.Kısa boylu güzel ve şirin bir kız bana bakarak "Pardon şu kırmızı bereyi alamadım da bana yardımcı olurmusunuz" diye seslendi.Hemen oraya doğru gitmeye başladım yaklaştıkça kızın güzelliği ve parfümünün kokusu beni etkilemeye başladı ilk başta heyecanlandım ne yapacağımı bilemedim.Hemen kırmızı bereyi aldım kendisine verdim bana tatlı bir tebessüm atarak bereyi taktı ve yakıştımı diye sordu kendisinden hiç böyle bişey beklemiyordum heyecanlandım ve titrek bir sesle evet çok yakıştı dedim sonra bereyi alıp mağazadan ayrıldı.Giderken arkasından masum masum baktım o kadar çok etkilenmiştim ki acaba bir daha ne zaman gelir diye düşünüyordum.Bir hafta sonra aynı kız bir daha geldi kozmetik reyonunda ürünlere bakıyordu o parfümün kokusu ve kızın güzelliğinden öyle bir etkilenmiştim ki o anı bir daha yaşamak için hemen yan tarafta oyuncak reyonunudaki ürünleri düzeltmeye başladım yine aynı koku ve yine aynı kız hemen yanıbaşımdaydı.Öyle bir etkilenmiştim ki resmen aklım başımdan gitmişti duygularım beni ele geçirmişti oradan ayrılmak istemiyordum derken kız bir kaç makyaj malzemesi alıp mağazadan ayrıldı.İnanır mısınız inşallah bir daha gelir diye dua etmeye başladım.Hatta bu küçük kasaba da bir daha nerede denk geliriz diye akşam iş çıkışından sonra sokak sokak gezmeye başladım, sahilde sürekli volta atıyordum cafelerde fotoğraflar çekip sosyal medya hesaplarımda paylaşıyordum.Onu tekrardan görebilmek için elimden geleni yapıyordum yine de o kıza ulaşamıyordum.İyice meraklanmıştım bir ay kadar zaman geçti benim aklımı başımdan alan o kız tekrar mağazaya gelmişti.Çok mutlu olmuştum kasiyer arkadaş yemek molasında olduğu için kasaya ben bakıyordum, hemen önümdeki bujiteri reyonunda ürünlere bakıyordu gözlerimi onun üstünden alamıyordum ve bir an göz göze geldik tebessüm etti ve gözlerinin içinin parladığını farkettim acaba aramızda bi şeyler olabilir mi yani tanışma fırsatımız olur mu diye düşünürken elindeki ürünleri almak istediğini ve fiyatını sordu bi an boş bulunup hepsi 50 euro diyerek espri yaptım bir yandan şaşırdı bir yandan beraber gülerken gerçek fiyatını söyledim.Benimle o an ki diyaloğundan o da etkilenmişti ve heyecanlandı eli ayağına dolaştı ve kredi kartı yerine okuduğu üniversitenin öğrenci kimlik kartını uzattı.Tekrar öğrenci indirimimiz yok diyerek bir espri daha yaptım ve kartı kendisine geri verdim bu seferde cüzdanın para çıkartırken az kaldı telefonunu düşürüyordu hemen ani bir refleksle telefonu kendisine verdim çok utanmıştı beraber gülüyorduk sonra mağazadan çıktı iki dakika sonra geri geldi bana bir poşet bıraktı ve biraz sonra gelip alacağını söyledi.Poşeti aldım hemen arkamdaki rafa koydum.O kadar güzel bir anımız olmuştu ki çok mutluydum içim gıdıklanıyordu.Üniversite okuduğunu öğrenmiştim bu önemli bir adımdı sonra bana verdiği poşeti düzgün bir yere koyayım derken elimden düşürdüm dökülenleri toplarken ders notlarına denk geldim hemen toparlayıp poşete geri koyarken bunun bir fırsat olduğunu düşünüp telefon numaramı bir kağıda yazdım ve poşetin içine koydum.On dakika sonra geldi poşeti aldı teşekkür edip hemen gitti.Ben büyük bir sabırsızlıkla beklemeye başladım acaba telefon numaramı gördü mü ya da bu yaptığım doğrumuydu diye düşünürken aşkam oldu paydos ettik iş arkadaşım Özlemle beraber annesinin çalıştığı cafeye gittik orada tavla falan oynadık saat ilerlemeye başladı aklım hala o kızdaydı.Saat on civarıydı telefonuma bir mesaj geldi ve şöyle yazıyordu "Şuan ders çalışıyorum müsait olunca mesaj atarım konuşuruz". Hiç beklemediğim anda gelen bu mesaj beni çok mutlu etmişti.Özleme bu durumdan bahsettim o da güzel bir kız olduğunu ve mutlu olmamız için dua ettiğini söyledi Özlemle cafeden çıktık sahile doğru yürüyorduk ve bekledğim o mesaj geldi konuşamaya başladık artık adının Aysel olduğunu öğrendim.Sabahın ilk ışıklarına kadar mesajlaştık birkaç gün bu şekilde devam etti daha sonra her zaman gittiğim cafeye davet ettim kabul etti.Akşam işten çıkar çıkmaz hemen cafeye gittim çok heyecanlıydım oturacağımız masayı süslerken kapıdan içeri girdi yine o güzel parfüm kokusu içimi gıdıklıyordu yanıma geldiğinde çok güzeldi hafif makyaj yapmış gözleri ön plandaydı gözleri ışıl ışıldı ve gülümseyerek merhaba dedi hemen oturduk sohbet etmeye başladık kahvelerimizi yudumladık bir süre sonra öğrenci yurdunda kaldığını ve içeri giriş saatinin yaklaştığını söyledi hesabı ödeyip çıktık öğrenci yurduna beraber gidiyorduk onun yanında çok mutluydum resmen ruhum püfür püfürdü derken birden yağmur yağmaya başladı aniden koşmaya başladık yağmurda çok fazla ıslanmadan yurda gitmek istiyordu koşarken elinden tutmaya çalıştım gülerek şuan değil dedi neyse Aysel'i yurda bıraktıktan sonra mutlu bir şekilde eve gittim o gece yine geç saatlere kadar konuştuk.Sabah uyandığımda üstümde bir mutluluk ruhumda bir hafiflik vardı gece çok rahat uyumuştum.Artık sevgiliydik beraber gezip eğleniyorduk beraber çok mutluyduk bir hafta olmuştu hafta içi birgün öğle yemeğine beraber gittik yemekten sonra birden bana ağlayarak yapamadığını ve ayrılmak istediğini söyledi.Şok olmuştum ona bir hafta içinde o kadar bağlanmıştım o kadar alışmıştım ki bu durum karşısında şok olmuştum bildiğin donup kaldım ağlamaya başladım ama ağladıkça ciğerime bişey batıyordu nefes alamayacak durumdaydım çünkü herşey daha yeni başlamıştı daha birbirimize ısınamamıştık bile bu ayrılık birden bire nerden çıktı diye kendime sorarken telefonuma sarılıp mesaj attım bu ilişkinin bitmemesini ona ne kadar değer verdiğimi söyledim.Benim o perişan halimi gördüğünde pişman olmuştu ve tekrardan barışmıştık tabi o şoku atlatmam iki gün sürmüştü.Yine beraber mutlu mesut ilişkimiz devam ederken onu annemle tanıştırmıştım.Aysel bu durumdan memnundu ama annemin içinde bir ukte vardı oğlum benim içim rahat değil bu kız sana göre değil demişti o an Aysel'e olan bağlılığımdan annemin yanıldığını ve ona karşı çok ön yargılı davrandığını belirterek kızmıştım.Bilmiyorum belki de annem haklıydı ama o an Ayseli korumak geldi içimden.Aysele çok güzel hediyeler alıyor ona çok güzel süprizler yapıyordum tabi ben bunları yaparken istemeden onu boğduğumu çok sıktığımı farketmemiştim ki bir akşam evlilik teklifi etmeye hazırlanıyordum sahilde bir parkta kamelyayı güzelce süsledim hediyeler falan aldım Özlemle annesi de bana yardım ettiler çok güzel harika bir ortam hazırladık Aysel geldiğinde üstünde çok güzel bir çiçekli tulum vardı hatta o kadar çok yakışmıştı ki sanki üzerinde gelinlik vardı çok harika görünüyordu biraz sohbet ettikten sonra hediyelerini verdim yüzüğü cebimden çıkartıp evlenme teklifi ettim gözlerimin içine bakarak kabul etti çok mutlu oldum havalara uçuyordum sevinçten çocuk gibi eğleniyorduk yine o lanet olası zaman gelmişti ve öğrenci yurduna gitmesi gerekiyordu iki üç saat kadar beraber vakit geçirmiştik ama sanki beş dakikada herşey olup bitmiş gibiydi.Öğrenci yurdunun önünde vedalaştıktan sonra tekrar evime gidip uyudum.Güzel mutlu günlerimiz su gibi akıp gidiyordu derken Aysel okulu bitirmişti mezun olacaktı yurttan ayrılmış ve benim yanıma yerleşmişti bir hafta kadar beraber aynı evde yaşadık güzel anılarımız oldu.Malesef beklenen gün geldi Aysel okulunu bitirdi ailesinin yanına Kastamonuya gitti 3 ay beraber dolu dolu yaşadığımız için bir anda gelen ayrılık beni çok derinden sarsmıştı. Ama yinede her zaman telefonla görüşüyorduk bir kaç ay sonra ben ailemle ilgili sorunlar yaşadığım için çok daralmıştım acilen rahatlamaya kafamı dinlemeye fırsat kolluyordum derken valizimi toplayıp evden ayrıldım Kastamonuya Aysel'in yanına yerleşmeye karar verdim onun yanında kendimi mutlu hissettiğim için onu kendime sığınak olarak görüyordum ama işler bir anda tersine döndü ve birden anlamsız bir şekilde ayrıldık ertesi gün annem rahatsızlandı ve ben memleketime geri dönmek zorunda kaldım.Hala kafamda cevaplandıramadığım sorular verdı.Biz çok iyi giderken neden birden ayrıldık? Beni gerçekten hiç sevmedi mi? yada Ben mi çok bağlandım.Bu durum bende saplantı haline mi geldi? bir türlü cevaplayamıyordum sanki ruhum canımdan çıkmıştı bir yandan Ayseli düşünürken bir yandan ailemle aramı düzeltmeye çalışırken dağılmıştım yerle yeksan olmuştum derken gün geçtikçe yalnızlık canımı acıtıyordu ve tamamen duygularımın esiri olmuştum çok severek çalıştığım mağazadan ayrıldım ve İstanbula gitmeye karar verdim.On beş gün İstanbulda kaldım burada iş aramaya başladım fakat iş bulamadım cebimdeki paramda tükenmek üzereydi mecburen tekrar ailemin yanına memletime geri dönmüştüm.Artık hiç birşeyin geri dönüşü yoktu artık herşey imkansız gibi görünüyordu psikolojim alt üst olmuş bu durumdan kurtulup, kendimi toplayıp, aileme sahip çıkmam gerekiyordu yaşımda ilerlemişti.İlk olarak önce sahilde bir restaurantta garsonluk yapmaya başladım.Çalışmak biraz daha iyi gelmeye başladı işimle ilgilendiğim için biraz da olsa toparlanmaya başladım hemen müsait bir günde psikolojik destek almaya başladım ilaçlarımı falan düzenli kullanıyor kendime bol bol vakit ayırıyordum, kendimden başka kimseyi sevmiyor, başka kimseyle ilgilenmiyordum ama içimde hâlâ bir sıkıntı vardı mutluydum ama içim buruktu Ayselde takılıp kalmıştım.Kendisine çok kızgındım ama bir yandan da onsuz yapamayacağımı düşünüyorken psikiyatri uzmanına durumdan bahsettim hayatıma birini alırsam düzeleceğimi söylemişti ama aşk konusunda o kadar yorgundum ki yeniden birini tanımak yeniden birine güvenmekte çok zorlanıyordum daha doğrusu kendimi o kadar güçlü hissetmiyordum.Kendime hedef koymuştum araba alacaktım yada dükkan açacaktım bunun için para biriktirmeye başladım.Zaman su gibi akıp giderken birden telefonuma mesaj geldi.Mesajı atan kişi beni yaralayan aynı zamanda beni hayata bağlayacak olan Ayselden başkası değildi.Yeniden çok yalnız kaldığını başını yaslayacak bir omuz aradığını söyledi.İlk başta şok olmuştum beklemiyordum ama bir yandan da çok mutlu olmuştum derken konuşmaya başladık tekrardan sevgili olduk tabi ailem bu duruma çok kızsa da benim mutlu olduğumu görmek onları da mutlu ediyordu ilk zamanlar bana kızgın olsalarda gönüllerini almayı başardım.Artık Ayselle birlikte daha temkinliydik birbirimize daha ılımlı yaklaşıyorduk.Bu sefer acelemiz yoktu herşeyi düşünerek, konuşarak, anlaşarak yapıyorduk.Olaylara çok duygusal baktığım için herşey yolunda gidiyordu benim için.Gerek iş hayatında gerekse ailevi hayatımda önemli kararlar almaya başlamıştım.Ama ailemin bana karşı yaklaşımı aynı ve hiç değişmeyecekti Ayseli istemiyorlardı.Ben onlarla aynı fikirde değildim ve ciddi bir karar almıştım ve Ayselin yanına taşınacaktım orada yepyeni bir hayata başlamak için evden ayrıldım.Otobüs teminalinden Antalyaya doğru yola çıktım.Yolda giderken internet üzerinden emlakçı ile görüşüp bir daire ayarladım ve oraya yerleştim.Artık Ayselle beraberdik o gün işten çıkınca yanıma geldi yeni evimizde oturduk biraz sohbet ettik.Sabah erkenden kalktım güzel bir kahvaltıdan sonra iş aramaya başladım tabi bu o kadar kolay olmadı on beş gün iş bulamamıştım cebimdeki para da tükenmek üzere derken Cuma günü camiiden çıktıktan sonra imam geldi yanıma beraber sohbet ederken başımdan geçenleri anlattım ve bana yardımcı olacağını ve iş bulmama vesile olavağını söyledi, dediği gibi de oldu.Bir Avm'nin restaurant bölümünde işe başlamıştım.Bir yandan çalışıyor evimin eksiklerini tamamlıyor, bir yandan da para biriktiriyordum.Aradan beş ay geçmişti ve Ayselin ailesiyle tanışmak istedim ama olmadı. Aysel buna izin vermedi tartıştık ama bir yandanda ikna etmeye çabalıyordum, olmadı yeniden ayrılmıştık ve bir daha asla biraraya gelmeyecektik bu kesindi.Ayrılmadan önce bana beni istemeye gelseler izin verir misin? diye sorduğunda ben hayır demiştim tamam dedi ve zaten bunun bir şaka olduğunu söylemişti.Meğer şaka değil gerçekmiş onı istemeye gelmişler ve ailesine karşı güçsüz olduğu için bu durumu kabullenmiş ve beni hiçe sayarak başkasına gitmişti.Acıdan ölecek gibiydim o kadar çabalarım, o kadar emeklerim boşa gitmişti.Böyle uçsuz bucaksız bir uçurumdan aşağı düşer gibi hissediyordum.O kadar yol sarfetmişken bütün bu olanların boşa çıkmasını kabullenemiyordum ama yapacak hiç birşey yoktu.Artık Antalya benim için hiç bişey ifade etmiyordu.Bende İstanbula geri dönmüştüm yolda aklıma Mevlana'nın şu sözü aklıma gelmişti.
"Kimi benden çok severseniz onu sizden alırım."
Evet ben o kadar çok seviyordum ki onsuz yaşayamayacağımı düşünürdüm ama öyle olmadığını gördüm.Sevgili dostlar,
Aşk gerçekten var.Aşk insanın hayatında başına gelebilecek en güzel duygulardan birisi ama doğru insanlarla , doğru yerlerde bu da tam olarak size bağlı yani sizin seçimlerinize bağlı.Önce kendinizi mutlu edin, sonrası sonra...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bambAŞKa
Short Story26 sene boyunca ikamet ettiği şehirden memleketine taşınan ve burada yaşadığı 3 sene içindeki bir aşk hikayesi