DEADLY CLASS ✗ [Türkçe Çeviri]

0.6

1 Kasım

Misyon bölgesinde ölülerin günü başka bir şey.

Babam beni buraya ben 5 yaşımdayken getirdi. 

Ödümü patlattı.

Dün gece yanımda uyuyan halüsinasyon gören serseri kadar değil. Bir bez üzerinde eter emen. Bağıran.

Çıldırdı (bıçağın ucunu bana tuttu) bana herkesten daha iyi olduğumu söyledi.

Kokusu... Çoktan ölmüş gibiydi. Eter, hastalık, sigaralar, içki,  idrar ve vücut kokusu.

Bana eski kız arkadaşı hakkında bir şeyler söyledi. 

Sekiz dakika boyunca ölmüş. İyileştiğinde ona bunun nasıl bir şey olduğunu sormuş.

Kız da adama maviyi açıklamasını söylemiş. *Blue'nun hüzünlü anlamı da vardır.*

(Tam o sırada yolda dün onu köprüden atlamasını engelleyen kızı görür.)

Bu o.

Marcus: Hey!

Onu...

Marcus: Bekle!

... beni izlerken gördüm.

Şimdilik yabancı (Willie): Bu bir acı.

Marcus: Ne?!

Şimdilik yabancı (Willie): Sadece koş, aptal.

(Marcus önüne döndüğünde polislerin ona doğru yaklaştığını fark eder.)

Polis, telsize: Pozisyonda. İlerle.

Marcus: Siktir!

(Polis Marcus'u kovalarken kutlama yapan dansçılardan biri (Maria) polislerin üzerine toz üfler.)

Polis: Öhö Öhö! Kontağı kaybettik--! Öhö! Şüpheliye yardım ediliyor!

(Aynı anda bir oyun salonunda, Marcus'a yardım eden bir yabancının (Victor) ağzından)

Skate or die! <iç çeker> O ne zaman ortaya çıkacak? Nerdeyse 4. leveli geçtim. 

(Tam o sırada camdan Marcus'un koşuşu görünür.)

Sanırım bir çeyrek, tüylerle sikişmek için küçük bir bedel.

(Yabancı (Victor) Marcus'un arkasından koşan polislerin kapıya çarpmasını ve yavaşlamasını sağlar.)

(Marcus'un Ağzından)

Sadece zaman meselesi.

Sonsuza kadar kaçamam.

Bu hayattan nefret ediyorum.

Bu sokaklardan nefret ediyorum- ama hapishaneden daha iyiler. Gitmeyeceğim. Ölürüm daha iyi.

Polis: Kıpırdama, bok çuvalı!

Daha fazla polis-- daha fazla adam gücü--

 Şaşırtmadı. Erkekler yetimhanesinden sonra.

(Marcus merdivenlerden atladıktan sonra karşısına binadan atlayacağı gün onu durduran motorsikletli kız çıkar. )

Yabancı (Saya): Hey, atla!

(Marcus motorsiklete biner.)

Marcus: Sen de kimsin?!

Yabancı (Saya): Şuan sırası değil.