*Özel Bölümler* Karantinadayız - 13

2.5K 236 27
                                    

Öncelikle gitar çalamıyorum hele şarkı yazmaktan hiç anlamıyorum jdfhjsdkgldfgd o yüzden aşağıdaki şarkıya olmamış demeyin çünkü gram bilgim yok sırf yazmak için yazdım şiir olarak düşebilirsiniz tşk

<<<<<<<<

İki tarafta gittikçe açılmıştı. Çat kapı gelişimiz düşünüldüğünde bu kadar sıcak karşılanmayı beklemiyorduk tabi. Büyük çocuk da bize alışmış gibiydi. Hatta en son Gökçe'yi çocuğun derslerine yardım ederken görmüştüm.

Küçük olan Sıla'nın kucağındaydı. Sıla'ya baktığında gülüyor, bana baktığında surat asıyordu. Zaten oldum olası çocuklar tarafından sevilmezdim ama bu seferki fenaydı. Sıla'yı elimden alma potansiyeli vardı.

"Alamazsın." Dedim çocuğa eğilerek. "O benim." Çocuk ağlamaya başladığında Sıla sarıldı.

"İlay ya." Dedi çocuğun sırtını sıvazlarken.

"Ne?" diye tepki gösterdim. Korktuğum başıma gelmişti işte, Sıla çocuklar tarafından çok seviliyordu.

İşimiz bittiğinde kalktık. Kadın ne zaman istersek gelebileceğimizi söylemişti. Aramızda en mutlusu Damla'ydı.

Kapıda çocuk Sıla'nın bacağına sarılmıştı. Annesi almaya çalışsa da Sıla'nın bacağını bırakmıyordu. Çocuk bak güç bela 1,5 yaşına kadar yaşayabilmişsin, daha çok gençsin çıldırtma beni.

Bebeyle Sıla kavgası yapmamak için kendimi zor tutmuştum. Eve çıkar çıkmaz Sıla hariç herkes kahkaha atmaya başlamıştı.

"Bebeği de kıskanmazsın ya." Diyen Damla anırarak gülüyordu.

"Sana ne be." Derken koltuğa oturdum. Valla rakibimin yaşı veya cinsi umurumda değildi. Sora olsun bebek olsun, hiçbiriyle Sıla'yı paylaşamazdım. O da niye seviliyorsa bu kadar. Hoş bana bile kendini sevdirmiş kız şaşırmamak lazım.

Herkes kendi halinde takılmaya başladığında bende gitarımı alıp terasa oturdum. Oyalanacak bir şeyler yapmazsam kafayı yiyebilirdim. Temiz hava da almak istiyordum, beynime biraz oksijen gitsin. Belli bir şey çaldığım yoktu öylesine tellere basıyordum.

"Ne yapıyorsun?" Gökçe yanıma gelip oturmuştu. Voleybol harici Gökçe ile belli kombinasyonlarımız yoktu. O yüzden şaşırmıştım.

"Hiç öylesine çalıyorum."

"Az önce çaldığını bir daha çalsana."

Tekrar çalıp ona baktım.

"Her adım beni sana yaklaştırıyor." Dediğinde yüzüne baktım. "Bu sözlerle çalmayı denesene."

Sözler tuhaf bir şekilde melodiye oturuyordu. Gökçe ile birbirimize baktık. Devamını çalmayı denedim. Biraz düşündü, sonra doğrulup saçlarını topuz yaptı.

"Kaçmaya çalışıyorum." Çalmaya devam ettim.

"Sanki bir çıkmaz sokaksın," Kulağa giderek iyi gelmeye başlamıştı bu.

"Yönümü bulamıyorum."

Gitarı bırakıp ayağa kalktım. Televizyonun altındaki çekmeden kâğıt ve kalem alıp tekrar Gökçe'nin karşısına oturdum. Unutmamak için akorları ve sözleri yazarken Gökçe de sıradaki sözleri düşünüyor gibiydi.

"Kalp kırıklığını bile seviyorum." Durup biraz akorları düşündüm. Biraz değiştirerek sözlere uyarlamaya çalıştım. Devamı da kendiliğinden gelince Gökçe de bir şey uydurdu.

"Senden gelen her şey gibi." Not aldıktan sonra devam ettim.

"Vazgeçmek istemiyorum."

"Yokluğuna rağmen seni," dedikten sonra durdu. Biraz düşündü.

"Olabildiğince seviyorum."

Tekrar baştan çalıp söyledim. Gökçe de yanımda ritim tutuyordu. İkimizin böyle garip kombinasyonu olacağı aklıma gelmezdi açıkçası. Karantinada yeni yönlerimizi öğreniyorduk.

"Devam mı?" diye sordum kalemi bırakıp.

"Fark etmez." Dedi omuz silkerek. "Güzel oluyor gibi."

"Önce sen söyle sonra çalmaya çalışayım." Kafasını salladı.

"Kendimi kaybetmişken,"

"Yönümü aramıyorum artık."

"Senin o çıkmaz sokağına,"

"Bir ev inşa ediyorum, mutlulukla."

Her cümleden sonra not alıyordum. Kâğıdı inceledim.

"Kalp kırıklığı ile başlayan kısım nakarat olsa, bundan sonra tekrar etse?"

"Dahası çıkmaz zaten benden. Çıkmaz sokaktan bahsettiğimize göre en sonunda iki satırlık şey olabilir. Bilerek sokağına girdim senin, belki elimi tutup sen ilerletirsin."

"Ne yapıyorsunuz?" Damla'nın gelmesiyle diğerleri de teker teker gelmeye başlamıştı.

"Galiba şarkı yazdık." Dedim kâğıda bakarak. Gerçekten şaşırtıcıydı yani bu sözleri 40 yıl düşünsem aklıma getiremezdim. Oyalanmak için bir şeyler yapacaktım sadece ve Gökçe'nin yardımıyla ortaya şarkı çıkmıştı.

"Ne?" Aslı bir hayli şaşırmıştı. "Söyle çabuk."

Gökçe'nin son söylediklerini de ekleyip en baştan çalıp söyledim. Tepkilerine bakmak için kafamı kaldırdığımda şok içinde baktıklarını gördüm. Yani, ne çıkarmalıydım bu tepkiden?

"Oha." Dedi Damla.

"Ben dinlerim bunu." Dedi Elif.

"Piyona eklesek efsane olmaz mı?" Aslı yanıma gelip kâğıdı aldı. "Piyano eklemeyi deneyeceğim." Telefonundan piyano uygulamasını açmıştı çoktan. Aslı'nın piyano eğitimi vardı yani istediğini deneyebilirdi.

"Sözleri Gökçe mi yazdı?" diye sordu Sıla.

"Ben olsaydım kim bilir hangi kamyonun arkasında görürdük." dediğimde gülmeye başladı. Onunla beraber bende gülmüştüm. Güzel sözler söyleyebilme kabiliyetim olmadığını ikimizde biliyorduk.

"Aşkım bu yeteneğinden benim neden haberim yok?"

"Hiç bahsi geçmedi ki. Ayrıca şarkı sözü yazabilme yeteneğim olduğunu bende bilmiyordum. Arada şiir falan yazardım sadece. Onu uyarlayan İlay'dı ben sadece aklıma ne geldiyse söyledim."

"Bunu videoya çekmemiz lazım. Evden kamerayı alıp geliyorum." Dedikten sonra koşarak evden çıktı.

"Güzeldi." Dedi Sıla. "Sizde iş var."

Gökçe ile sanki anlam verememiş gibiydik. Yani durup dururken öylesine bir şey yapmıştık. Üstüne çok düşünmemiştik bile.

Aslı inatla beni bekleyin dediği için Damla geldiği halde video çekemiyordu. Sabırsızlığını gözlerinden okuyordum. Yaklaşık 1 saat sonra Aslı zafer gülümsemesi ile geldi.

"Çal tekrardan piyanoyla eşlik edeceğim." Eline tableti almıştı.

Çalıp söylemeye başladığımda durdum. Piyano bir şarkıyı bu kadar değiştirebilir miydi? Yani gitarla tam veremediğimiz duyguları tam anlamıyla oturtmuştu.

"Baştan." Dedim tekrar başlayarak.

Şarkıyı bitirdiğimizde Sıla ve Elif alkışlıyordu. Oyalanacak güzel şey bulmuştuk.

Aptal'ın Biri, *Özel Bölümler*Where stories live. Discover now