-달-
{MOON}Genç adam kimseyi umursamadan demire asılıyor ve sporunu yapıyordu. Sinirlerini bu şekilde atmaya çalışıyor kendine bilmese de işkence ediyordu ancak ailesinin yaptıkları karşısında bu bir hiçti. Şişen damarları, çıplak üstü ve altında ki siyah eşofman ile Jimin sıra dışıydı. Demir barfiks çubuğuna asılmış kendini yukarı aşağı çekiyordu.
Park Jimin, kasabasının bizzat babasının koyduğu kuralları çiğniyordu.
O bu kasabaya ait değildi. Annesini ve kardeşlerini yalnız bırakmak istemediği için gelmişti ancak kasabanın yönetimi çok garipti.
Kız-erkek ayrımı yapılmaksızın herkes etek, şort elbise ya da renkli şeyler giymek zorunda.
Lakin Jimin böyle giyinmezdi. Elbet yargılamıyordu ancak o sert bir erkekti. Kızsal şeyleri kendinde sevmezdi. Feminen görünüşlü bir yüze sahipti evet ancak nadirdi. Park Jimin'in keskin bir çene hattı, sertliğini belli eden gözleri ve kasılan dişlerini belli eden dudakları onu tamamen feminen görüntüsünden uzaklaştırıyordu. Jimin pantolon giymeyi seviyordu. Dar ve yırtık. Kas yapmayı seviyordu. Güçlü olmayı. Kontrol edilemezdi ancak ederdi. Şehirde yaşadığı takdirde her şeyi, herkesi kontrol ederdi.
Ancak kasabasında ne kontrol ediliyor ne kontrol edebiliyordu ve bu onu sinirlendiriyordu. Erkeksi olduğu için kabul edilmiyor babasının koyduğu kurallara uymadığı için ayıplanıyor yolda bir kaç kişinin tacizine uğruyordu.
Tanrı şahit ya Jimin ailesi için buna katlanıyordu. Aksi takdirde bu kasabada ona zarar veren kişilere yaptığını misliyle ödetirdi.
"Hâlâ vazgeçmemişsin.."
Duyduğu sesle göz ucuyla kapıya baktı. Çubuğa asılmaya devam etti umursamaz bir edayla.
"O kadar işkence gördün ama halen devam ediyorsun."
"İşkence görüyorum diye kendimi değiştirecek değilim."
Nefes nefese sert sesini babasına duyurduğunda alaylı bir kıkırdama işitmişti. Babasına baktığında altına ince bacaklarını açıkta bırakacak bir şort giydiğini üzerine pembe bir sweet geçirdiğini görmüştü.
"Sırtında ki yaralar iyileşmemiş Jimin."
"Senin için önemi yok. Yeni yaralar açmana engel değil nasıl olsa."
"Şunu kes ve yüzüme bak."
"İnce sesinle seni ciddiye alamıyorum."
Yan sırıtmasıyla barfiks çubuğunu bırakıp yere atladı. Koltuğunun üzerinde olan havluyu alarak boynunu ve çıplak göğsünü sildi hafifçe. Birkaç adımda babasının önüne gelmişti. Kısa adama bakıyordu yukarıdan.
"Ne istiyorsun? Neden geldin?"
"Akşam yemeği için dışarı çıkacağız. Üzerini giyinmeni söylemek için bizzat geldim."
"Dışarı çıkabilirsin o zaman."
Arkasını dönüp odasında olan duş kabinine girdi. Odasının sertçe kapanan kapısı kahkaha atma isteği oluşturmuştu.
태양
{SUN}Yoongi sürdüğü ruju dudaklarına yedirerek saçlarını düzeltti ve aynadan kendini inceledi. Gayet güzeldi. Kadınlardan bile hemde.
"Yoongi,"
Kısık sesle kapıya döndü. Annesi endişeli bakışlarla oğluna bakıyor bir yandan arkasını kontrol ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moon And Sun-YOONMİN
FanfictionPark Jimin yaşadığı kasabadan kaçtı, Min Yoongi'nin kasabasına yerleşti. Min Yoongi yeni gelen adama hayran oldu, bir yasak daha çiğnendi. |YOONMİN|