taehyung'un ağzından
"taehyung?"
hızla iç çamaşırımı çekip diz üstü bilgisayarımı kapatırken onu bir kenara koymuştum. tanrı aşkına, kendimi farlara yakalanmış bir ceylan gibi hissediyordum.
"jungkook-? ne diye buradasın? git uyu!" diye cırladım, yanaklarım kızarıyordu çünkü başka bir oğlan penisimi görmüştü.
sırıttı, odanın kapısını açıp içeri adımlarken arkasından kapıyı tekmeleyerek kapattı. ne yaptığını sanıyordu? odama öylece giremezdi! yavaşça yatağıma yürüyüp kenarına oturdu.
orada öylece gözlerim genişledi, kafam karman çormandı. ne yapmaya çalışıyordu?
"yardıma ihtiyacın var mı, taehyung?" dedi, sesi inanılmaz bir şekilde düşüktü.
"n-ne konuda?" dedim kekeleyerek. gözleri iç çamaşırdan kendini belli eden çadıra inmişti. oh..
"h-hayır, git," diye çabaladım fakat dinlemedi. hatta onun yerine daha da yakınlaşıp kendini kucağıma yerleştirdi ve böylece sırtım yatak başlığıyla buluştu.
"jungkook, ne y-yapıyorsun?" yüzünü kulağıma yaklaştırıp kulak mememi ısırmaya başladı. onu itmeyi denemiştim ancak kararsız kalan kollarım sefil bir halde geriye düşmüştü.
"jungkook, sikeyim. ben gay değilim."
"tabii tabii, eminim değilsindir. kendini kandırmaya devam et." diye soluklandı kulağımda, ve vücuduma işkence eden titremeye engel olamadım. dudaklarını çene kemiğime indirip oraya küçük öpücükler kondurarak dudaklarımı aralamama sebep olmuştu.
"sadece birazcık eğleniyorum, hyung. hadi ama, acıtmayacak," jungkook kulağımda soluklanarak konuşuyordu ve ben boynuma çarpıp duran sıcak nefesini hissedebiliyordum.
şu noktada, söyleyecek sözüm yoktu. onu itmeyi denemeyecektim bile çünkü itsem dahi kıpırdamayacaktı. elleri aşağı inip iç çamaşırım üzerinden uzunluğumu avuçladığında, şaşırdığımı belli eden bir soluk firar etmişti dudaklarımdan.
"siktir, tae. feci sertleşmişsin." diye fısıldadı, ben ise olabildiğince kızarmıştım. baksırımın üzerinden aletimi sıvazlamaya başlamıştı, ve işte buydu. her ne yapıyorsa, uçurucu derecede iyi hissettiriyordu.
daha hızlı bir tempoda sıvazlamaya devam ettiğinde boynuma eğilmiş, her bir yanına öpücükler kondurmuştu. becerikli elleri ereksiyonumdaki işine devam ederken hafifçe inlemiştim. "aman tanrım- ben- hızlan, siktir!" bir şekilde söylenmeyi becerdiğimde sırıtıyordu.
jungkook itaat etti ve elini mümkünmüşcesine daha da hızlandırdı. sesli bir iniltiyi engellemek adına alt dudağımı ısırırken karnımdaki düğümün daha da sıkılaştığını hissetmiştim.
"sikeyim, jungkook-ah," diye inledim, ellerim jungkook'un kalçalarına yerleşip sırtım yay gibi gerilirken aklım bulanmıştı.
"mm, işte böyle hyung, işte böyle. hadi," jungkook beni kışkırtıp boynunu eğdi ve lekesiz ama ıslak bıraktığı boynuma dudaklarını sürttü.
jungkook'un altında zirveye ulaşıp iç çamaşırıma geldiğimde nefes nefese belli belirsiz küfürler etmiştim.
şu anda, derin derin soluklanıyordum, terden sırılsıklamdım. ve bunu itiraf etmekten nefret ediyordum fakat feci iyi hissettirmişti. neden onu durdurmamıştım? seksüel yönelimlerimi sorgulamaya başlıyordum.
"hoşuna gitti, değil mi hyung?" jungkook hala kucağımda otururken sordu. sorusunu yanıtlamadım.
"teşekkürler," diye fısıldadım hafifçe, ardından birazcık kızarmıştım.
"önemli değil, geldiğim yerde daha fazlasını görmüşlüğüm var." dedi ve tekrar kızardım. kucağımda kaydı, ancak dudağımın kenarına ufak bir öpücük bırakana dek kalkmamıştı. böylece odamdan çıktı.
az önce ne sikim olmuştu.
hızla kalkıp baksırımı değiştirdikten sonra saçlarımı karıştırıp uzandım ve en sonunda siyah saçlı çocuğu düşünerek uykuya daldım.
-
©daddyguk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alone. [tr]
Fanfiction※【taekook】 "ben gay değilim, jungkook." "tabii tabii, eminim değilsindir." - taehyung, bir ay boyunca evde jungkook ile başbaşa kalmaya mecbur edilir. - ©daddyguk. [turkish translation]