1.Bölüm

241 17 4
                                    

Illea'da tartisilamayacak kadar soğuk bir hava vardı. Taşınmak için fazla soğuktu. Birkaç muhafiz gelip esyalarimizi almıştı. Son kez evde goz gezdirdim. Burada cok fazla anı vardı ama anılar ölmez derler. Joyce'un uyarisiyla çıkmamız gerektiğini anladim ve yeni evimiz saraya gitmek icin yola koyuldum...

...

Saraya girdiğimiz ilk an resmimi alan kadın yanımıza geldi.

'Yeni evinize hosgeldiniz. Ben Theresa.Sarayin danışmayim. Size odalarınızı göstereceğim ve daha sonra Sarayı gezdirecegim.' dedi. Kadin kumral saclara sahipti. Saclarini açık bırakmıştı.  Uzerinde acik ten rengine yakisan mavi bir elbise vardi ve saraya gore cana yakin gozukuyordu. Ust katlara cikmaya basladigimizda ilk katta durduk. 'Alexander burasi senin odan. Yaninda bir tane muhafiz kalacak. Iyi anlasacagini umuyorum. Yarindan itibaren okçulukla ilgilenebilirsin' dedi ve gülümsedi. Daha sonra Alexander yanımızdan ayrıldı.  2. kata uğramadan direk 3.kata uğradık.

'Ve bayanlar Natalie, Joyce ve Isabella burasi sizin odanız. Uc kiz oldugunuz icin de kapınızda bir muhafiz olacak. Ve eger bu gece saldiri olursa o sizi girmeniz gereken yere götürecek. ' dedi ve bizde odamiza gectik. Theresa'nin dedigine gore annemle babamin odası da tam yanimizdaydi. Odaya girdigimde 3 tane buyuk yatakla karşılaştım.  Biri açık mavi diger ikiside acik pembe rengindeydi. Odanin yarisini kaplayan askiliklar vardi. Hepsi ozel kraliyet kiyafetleriydi. Sadece bir kosesini bizim evden getirdiğimiz pantolon ve gomlekler kapliyordu. Odanin köşesinde ise 3 tane bayan duruyordu. Biri ortaya yaslarda diger ikisi ise daha gencti. Onlari farkettigimizde selam vermek amaçlı onumuzde egildiler.

'Hosgeldiniz leydiler.'  dediklerinde Natalie lafa atladi.

'Hayir hayir.Resmiyeti sevmiyorum. Adlarimizla hitap edin lütfen. ' dedi ve onlarda gulumsediler.

Orta yasli olan adinin Mandy oldugunu soyledi. Genc olanlardan siyah saclari olan adinin Candice oldugunu ve diger genc olanlardan kumral olan adinin Renesmee olduğunu söyledi.  Bizde onlara kendimizi tanıttık. Daha sonra bizi sarayda gezmemiz icin hazirladilar. Joyce'un uzerine lacivert saten bir elbise giydirdiler. Sacini ise assagidan bir topuz yaptilar. Hayatimda ilk defa bu kadar asil durdugunu gormustum. Bana ise mor askili yasima uygun bir elbise giydirdiler ve sacimi acik birakmak istedigim icin kumral uzun saclarimin tepesine cicekten yapılan taclardan taktilar. Natalie ise pudra rengi yasina uygun bir elbise giymisti ve saçıni acik birakmisti. Ardindan Theresa kapımizi caldi ve annemi de alip bize sarayi gezdirdi. En ust kat haric her yeri gezdik. Cunku orasi kraliyet ailesine aitti. Sarayda onemli olarak sayilacak kadinlar odasi, nişan atışı atolyesi, terzilikle ilgilenen Natalie icin bir yer ve Joyce'un yemek yapmasi icin kraliyet ascilarindan farkli bir yer kurmuslardi. Burasi kucuktu ama Joyce'a yeterdi. Bana ozel olarak ise resim atolyesi vardi.Daha gezerken Theresa bana yaklasti ve kulagima fisildadi.

'Ilk geldigin an kazanacagini anlamistim. Prens Maxon onu elimden kendi istegiyle aldi ve kazandığını soylemek icin bizzat kendisi gelmek istedi.' deyince kalbim hafif de olsa tekledi.

'Teşekkür ederim' dedim ve samimi olmaya calistim. Gezme islemimiz sonlandiginda herkes islerine ayrilmisti. Natalie bugun sadece odamizda ne tasarlayacagini cizecekti. Joyce ise aksam icin cocuklara yemek yapacağı icin heyecanla en alt kata indi. Annem dersinin olmadığını soyledi ve guzel bir yatakta uyumak icin odasina cikacagini soylemisti. Bende oyle yapabilirdim ama herseyin resmini cizmek istiyordum. Hizlica herseyi inceledim. Sarayin icinde cizilecek pek birsey yoktu. Odama girip balkona ciktim. Bahceyi inceledigimde dunyada hic gormedigim kadar guzel cicekler gordum. Beyaz olan en gösterislisiydi. Hizlica atolyeden muhafizlar yardımıyla resim çizmek icin lazim olan seyleri tasittirdim. Tam beyaz çiçeğin onune biraktilar esyalari ve gittiler.

Çiçeği tarif etmem gerekirse beyaz cicekler agac gibi olusmustu. Hic soluk gozukmuyordu. Sulu boyayi alip yemyesil saplarini yapmaya basladim. Acik yesili ve koyu yesili karistirarak iyi bir tonlama yaptım.Ardindan beyaz boyayla siyahi karistirarak çiçeği daha farkli bir hale getirdim. Cizmeye o kadar dalmisim ki yanimda duran insani görmedigim icin yerimden sıçradım. Prens Maxon ise gülüyordu.

'Üzgünüm sadece sizi gormedigim icin korktum.' dedim ve gulumsemeye calistim. 'Sorun degil Isabella.' ismimi bastirarak soyledi. Ne yapacagimi bilmiyordum ama neyseki o konuşmama izin vermedi.

'Resim cizmek icin guzel bir konu mu bu?' diye yargılar sekilde sordu.

'Evet oyle.' dedim.

'Peki bunun guzel olup alacagimizi dusunuyormusun. ' dedi ve gülümsedi.

'Evet.Kendime guveniyorum. Siz hergun bu çiçeği goruyorsunuzdur ama bu çiçek saray gibi asil. Su saplarina bak. Yesilin en onemli tonlarinda. Ve beyaz yapraklari hic kirlenmemis. Icine hic bocek konmamis gibi gözüküyor. ' dedim.

'Resim cizmeyi seviyorsun.bunu seni ilk gordugum an anladim.' dediginde anlamamis sekilde suratina baktim.

'Duyuru yaparken boya aliyordun seni farkettim.' deyince yeniden kalbim tekledi. Ne diyeceğimi bilmedigim icin sustum.

'Tebrikler yarışmayı kazandin.' dedi ve bende tesekkur ettim.

'Ama suan iceri girmen gerekiyor. Her an bir saldiri olabilir ve seni kaybetmek istemem.' dedi ve onumden yurumeye basladi.Ilk birkac saniye yerimden durdum ama arkasindan yürümeye basladim...... Gecenin bir vaktinde ise buyuk bir patlama oldu...

The KingdomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin