Karanlık ve burası soğuk. Sizi de sahil havası çarpmış olmalı efendim. Bugün biraz bu dünyaya güneşi getirmenin zamanı gelmedi mi? Ayın denize vurduğu o şahane gecedeyiz, Tanrıya gündüz olmaması için yalvardığım saatlerde... Elimde bir defter, ağzımda sigara. Kumsal boyu yürüdüm aklımın o muazzam yerinde. Bir ağacın altında durup ayakkabılarımı çıkardım, elimdeki defteri ayakkabılarımın üzerine bıraktım ardından yanan sigaramı söndürdüm. Denize doğru yürümeye başladım. Yürüdükçe suyun soğukluğu bütün vücuduma etkisini gösteriyordu. Daha sonra koştum, denizin en derinliklerine. Koştukça suyun seviyesi boyumu aşar sanmıştım. Olduğum yerde sayıyordum. Sanki bir adım bile atmamış gibi. Oysa sahil kıyısından epeyce uzaklaşmıştım. Kafamı sahilin sol yanına çevirdiğimde orada küçük bir ada olduğunu fark ettim. Gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştım. Gökyüzüne baktığımda bir yıldız kaydı o adaya doğru. Ardından birinin arkamdan geldiğini hissettim. Bu gelen Olivia idi. Yanıma yaklaşıp,
Olivia : Sanırım yolunu kaybetmiş olmalısın yoksa gecenin bu saatinde, denizin ortasında bu kayıkla ne diye açılırsın. Dedi gülümseyerek.
Yazar : Hangi kayıktan bahsediyorsunuz siz? Der demez altımda bir kayık belirdi. Denize vuran ay gitti, yerine altın sarısı güneş doğdu. Anlayamamış, donup kalmıştım. Fakat? Bu da ne anlama geliyor? Peki ay, yani gece...
Olivia : Tamam bayım, sadece sakin olun. Yanılmıyorsam benim kim olduğumu biliyorsunuz. Beni siz yarattınız öyle değil mi? Korkmanıza gerek yok. Bu sadece benim rüyam ve sizde benim rüyamdasınız.
Onun bu gülümsemesiyle artan utangaçlığım beni yerle bir ediyordu. Gözlerim kamaşıyor, akıl almaz derecede onun bu güzelliğiyle bakışıyorduk. Bir yandan da kürek çekiyordum tabii. Güneş her tarafı aydınlatıyor, aklım hayatının en güzel anını yaşıyordu. Yorgun ve bitkin bir halde kürek çekmeyi bırakmıştım.
Yazar : Sen beni bilerek bu rüyaya aldın değil mi? Asıl istediğin şey benimle konuşmaktı. O kayan yıldız sendin değil mi? Beni o adaya boşuna götürmüyorsun! Benimle konuş ve anlat bana, herkes şuan ne yaptığımızı bilmek istiyor. Ve haklılar da...
Olivia : Evet bayım. Bir kısmı doğru bir kısmı yanlış... Öncelikle o kayan yıldız ben değildim. Bana öyle yapmamı söylemediniz. Ama evet, sizi Olivia'nın Düşüne ben çektim. Ben çektim çünkü siz öyle istediniz. Korkularınızla yüzleşmeyi siz istediniz bayım. Evet korkularınız... Bu yüzden o ada sizin yeni sınavınız. Lütfen kürekleri çekmeye devam edin...
O ne derse onu yapacaktım. Mecburdum. Güzelliğinin altında bir sahtekâr yattığını orada anlamıştım. Aklımın içinde bir rüyadaydım. Ve kendi yarattığım bir kadın bana hiç bilmediğim bir oyun oynuyordu. Ben hiçbir zaman bu rüyada olmayı düşünmemiştim bile. Bunun altında başka bir gizem yatıyordu. Şuan senin ne düşündüğünü merak ediyorum.
Bir an önce o adaya varmak için kürekleri daha hızlı çektim, daha hızlı ve daha hızlı. Yol boyunca ağzını bıçak açmadı Olivia'nın. Sadece güneşi izliyordu. Ardından bana bir soru sordu durup duruken,
Olivia : Bayım biliyor musunuz? Güneş bana sevgiyi hissettiriyor. Mutlu oluyorum ve yüzümde bir gülümseme oluşuyor nedensiz. Sadece bilmek istiyorum. Neden ay değil de güneş? Ay'ı çok sevdiğinizi biliyorum. Ama siz beni güneşe tercih ettiniz. Neden?
Güzel bir soruydu. Ve haklıydı, neden ay değildi ona sevgiyi hissettiren? Verilecek çok cevap vardı. Ben bu soruyu şöyle cevapladım,
Yazar : Ben seni düşlerken aklımın bir köşesinde; güler yüzlü, mutlu, samimi, hoşgörülü, huzurlu ve bir o kadar da neşeli bir kadın yaratmak istedim. Sana bakınca bende mutlu olayım istedim. Evet, Ay benim için çok değerli ve kıymetli bir hazinedir. Fakat karanlık yüzü çoktur. Seni arkandan bıçaklayacak hissi verir kimi zaman. Kimi zaman da hiç beklemediğin bir hale bürünür. Hilal, dolunay, ilk dördün... Ama güneş farklıdır. Güneş, içimi ısıtır. Ne kadar bunalsakta bazen sevgisindendir hep. Sadece her on sekiz ayda bir tutulur Ay'a. Renk değiştirir ama şekil asla. Anlayacağın senin güneş olmanı istedim. Sen güneşin ta kendisisin. Ama görüyorum ki tutulma anındasın. Belki de bu yüzdendir bana bu oyunların!
Bu ona yeterli bir cevap olmuştu. Gözünü hiç kırpmadan beni dinlemişti. Sanki güneş utancından kızarmıştı adeta. Ve sonunda adaya varabilmiştik. Ada, iki bölümden oluşan küçük bir kasaba gibiydi. Kayıktan inip adanın tam önünde durduk. Olivia kaşla göz arasında kayıplara karıştı. Bense ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece korkuyordum. Aklımın dünyasının bana oynadığı yeni bir imtihandı bu. Ya korkularımla yüzleşecektim ya da o korkularla ölmeyi bekleyecektim...
03/04/2020 - KORKU DOLU SEVGİ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKU DOLU SEVGİ
Teen FictionAnımsamadığım bir hayat var. Birlikte yüzleşebileceğimiz bir durum. Bu hayatı sana bir zindan edeceğiz...