Tanışma

4.8K 120 122
                                    

Yüksek sese karşın uyandım. Olduğum yer çok garipti. Kutu gibi bir yerdeydim ve bu şey yukarı çıkıyordu. Yukarı çıktıkça erkek sesleri de artıyordu. Korkuyordum. Kısa bir süre sonra durdu ve kapı açıldı. Karşımda çok tatlı sarışın, kahverengi gözlü bir çocuk duruyordu. Beni iyice inceledikten sonra yukarı baktı ve konuşmaya başladı.
N: Bu bir kız.
Herkesten değişik sesler geliyordu. Çocuk bana elini uzattı. İlk başta tereddüt etsemde sonra elini tuttum. Beni kendine çekti ve yukarı çıktık. Herkes bana bakıyordu. Niye bu kadar garip baktıklarını anlamadım.
N: Bu arada ben Newt. Sen de?
- Adımı bilmiyorum. Adımı neden bilmiyorum?
N: Sakin ol. Hepimiz geldiğimizde böyle oldu. Birkaç saate hatırlarsın. Hadi gel diğerleriyle tanış.
A: Ben Alby. Buranın lideriyim.
N: Alby kız nerede kalacak?
Kız kelimesini özellikle vurgulamıştı.
A: Minho, Thomas ve senin odanın yanındaki oda boş oraya geçebilir.
N: Hadi gel sana odanı göstereyim.
Newt'i takip ettim. Odama girdik.
N: İşte burası senin odan. 
- Hatırladım!
N: Neyi?
- Adımı.
N: Neymiş?
- Sophie.
N: Güzelmiş.
- Teşekkürler.
N: Neyse yarın sana etrafı gezdiririm ve iş buluruz.
- Tamam.
N: Şimdi dinlen. Yarın sabah görüşürüz.
- Görüşürüz.
Çok yorgundum. Hemen kendimi yatağa attım ve uyudum.

- Onları sen bu hale getirdin! Görmüyor musun yaptıklarını? Senin yüzünden şuan oradalar. Cezanı çekme vaktin geldi. Bize ihanet etmeyecektin Sophie. Artık onlardansın. Sana o kadar seçenek sunmuştum. Seninle birlik olabilirdik. Ama sen yanlış tarafı seçtin. Thomas ve arkadaşlarına git!
- Aaaaaaaa!
Hızla kapım açıldı.
N: Noldu!?
- Çok korkunç bir kabus gördüm.
N: Anı olabilir mi? Buradan biri var mıydı?
- Sarışın bir kadın sürekli beni suçluyordu. Seninle birlik olabilirdik ama sen Thomas ve arkadaşlarını seçtin dedi.
N: Bekle bir dakika. Thomas mı? Başka bir şey hatırlıyor musun?
- Hayır. En son bunları gördüm.
N: Değişik. Neyse hadi uyu birkaç saat sonra kalkacağız.

N: Sophie hadi uyan geç kalıyoruz.
- Noluyor ya?
N: Kalk hadi.
- Tamam.
Odadan çıktıktan sonra Minho ve Thomas ile karşılaştık.
- Ben size adımı söylemedim değil mi?
T: Aslında Newt sayesinde biliyoruz.
Newt kıpkırmızı olmuştu.
- Pekii.
M: Eeee?
- Ne eeee?
M: Dün akşam hani?
Newt Minho'nun ayağına bastı.
M: Canım acıdı ama.
N: Neyse hadi etrafı gezdireyim.
- Tamam hadi gidelim.
Bana her şeyi anlattıktan ve işleri gösterdikten  sonra sıra iş seçmeye gelmişti. ( Bütün her şeyi yazmaya acayip üşendim sksjdnsjsj)
N: Evet hangi işi seçiyorsun?
- Bir şey sorabilir miyim?
N: Tabii ki.
- Bu duvarların arkasında veya içinde işte her neyse koşmak için ne yapmak gerekiyor? Thomas ve Minho nasıl seçildi?
N: Koşucu mu olmak istiyorsun?
- Belki.
N: Hayır olamazsın.
- Neden istediğim işi seçebileceğimi söylemiştin.
N: Evet ama koşuculuk buna dahil değil.
- Neden ama? Ben de koşucu olmak istiyorum!
N: Olmaz dedim.
- Ne yapılması gerekiyorsa yaparım. Nolur ne yapmam gerek?
N: İzin vermiyorum bu kadar.
- Ama neden? Ayrıca kendi kararlarımı ben verebilirim. Sen benim hiçbir şeyim olmuyorsun!
Bunu  dediğimde çok sinirli bir  şekilde bana döndü. Kısa bir süre baktıktan sonra hızla yürümeye başladı. Bacakları acayip uzun olduğu için çok hızlı yürüyordu.
Uzun olmama rağmen ona yetişemiyordum.
- Newt bekle! Özür dilerim.

En sonunda yorgun düşüp peşinden gitmeyi bıraktım. Benim söylediğim kabaydı farkındaydım ama doğruydu. Sonuçta daha bir gün önce tanıştığım bir kişi. Ne dememi bekliyordu?

_Newt'in ağzından_
Böyle demesi kalbimi çok kırmıştı. Onu çok seviyordum. Ve ona zarar gelmesini istemiyorum. Koşucu olmak çok tehlikeli. Ama o bunu anlamıyordu.
T: Hey dostum iyi misin? Sophie nerde?
(Olanların hepsini anlatır.)
M: Bir bakıma o da haklı sonuçta daha dün geldi. Ne demesini bekliyorsun? Sevgilim,canım falan mı?
N: İyi olurdu.
T: Bence koşucu olmalı.
N: İyi misin? Ben burada onun koşucu olmaması için direniyorum. Sen orada koşucu olsun diyorsun. Sakın yanına gidip ona gaz verme. Koşucu olmasını istemiyorum.
M: Bence onunla barışmalısın. Kız doğru söylemiş. Sen daha onun hiçbir şeyi değilsin. Ama olacaksın. O da seni seviyor. Merak etme biz konuşuruz.
N: Tamam size güveniyorum.
Tava: Yemek vakti hadi herkes gelsin!

Tava yemek vakti diye bağırıyordu. Çok acıkmıştım. Hemen odamdan çıktım. Çıktığım anda Newt'i gördüm.
- Newt konuşabilir miyiz?
N: Dinliyorum.
Thomas ve Minho da vardı.
- Özel.
Onlara baktım. Sonunda anlayıp gittiler.
- Ben gerçekten çok özür dilerim. Öyle demek istememiştim.
N: Biliyorum.
- Ne, ne demek biliyorum?
N: Tamam affediyorum. Hadi yemeğe geçelim.
Birbirimize gülümsedik. İstemsizce ona sarıldım. Sonra yaptığım şeyi fark edip hızla ayrıldım.
- Ben özür dilerim.
N: Sorun değil.
- Gitsek mi artık?
N: Tabii hadi gidelim.
_Yazar Ağzından_
İkisi de çok mutlu bir şekilde masaya oturdu.
T: Sarılmanız nasıldı?
- Gördünüz mü?
M: E yani yolun ortasında sarıldınız. Herkes gördü.
Kız da oğlan da domatese dönmüştü.
A: Bu akşam Sophie için kutlama var.
- Benim için mi?

Yeni bir kitapla karşınızdayım. Çok uzun zamandan beri Labirent ve Newt fanıyım aslında ama hiç kitap yazmayı düşünmemiştim. Ne kadar seri bitsede benim için bitmedi. Bu yüzden böyle bir kitap yazmaya karar verdim. Biraz uzun oldu ama ilk bölüm diye yazasım geldi. Umarım sıkılmamışsınızdır. Sizi seviyorum.❤❤

Newt ile Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin