Final

125 13 9
                                    

Mark aradığı bedeni bulduğunda sanki mümkünmüş gibi daha hızlı adımlarıyla gitti oğlanın yanına. Jinyoung yüzüne vuran ışıklar eşliğinde nehri izliyordu. Dudakları gülümserken gözleri ona zıt olarak ağlıyorlardı.

"Neden geldin? Nefes nefese kalmışsın." Jinyoung onun kokusunu aldığında konuştu. Mark yutkundu sertçe Jinyoung ona bu halinde bile o sevecen sesiyle konuşuyordu. Gözleri doldu.

"Senin için geldim Jin. Gitmemen için."

Jinyoung hafif bir kahkaha attı.

"Ben çoktan gittim bile Mark. Boşa uğraşma benim için. Lütfen evine dön lütfen. Üşüme, burası serin."  Hala onu düşünmesine kızdı Mark. Bu kadar sevilmeyi haketmiyordu.

Mark ömrü boyunca böyle korkmamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Eli ayağı titriyordu.

" Jinyoung bana bak lütfen. Çekil oradan. Bana bak hım? "titreyen sesiyle sormuştu. Kendini ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordu.

" Eğer sana bakarsam her şey daha da zorlaşır. Lütfen git. Ben öldüm zaten. Şimdi ölmezsem bile en fazla bir ay sağlam kalıp yoğun bakımlarda sürünüp öleceğim. Sakın seninle alakalı olduğunu düşünüp suçlama kendini. Sakın, yoksa ruhum asla rahata ermez."  Jinyoung sonlara doğru kayan sesiyle konuştuğunda Mark daha fazla ağlamaya başladı.

Neden Jinyoung onu seviyordu? Neden karşılık vermemişti aşkına? Neden böyleydi. Kendinden nefret ediyordu.

" Eğer atlarsan oradan ben de geleceğim peşinden. " Mark son derece ciddiydi.

"Mark saçmalama ve git. Lütfen."

"Bu sefer gitmeyeceğim. Seninle geleceğim. Eğer atlarsan seninle geleceğim Jin."

Rüzgar saçlarını dağıtırken ikisi de ağlıyordu. Mark gerilmişti. Umarım Jin bir delilik yapmazdı.

Jinyoung ne yapacağını bilmiyordu. Mark'ın dediği şeyi yapmasından deli gibi korkuyordu. Elleri titremeye başladı.

"Jinyoung yalvarırım sana kıyma bize. Yanında olacağım hep. Doktorlara gideceğiz iyileşeceksin. Mutlu olacağız. Ne olur yapma."

Jinyoung hıçkırdı. Daha fazla tutamadı içinde.

"Ben doğdum doğalı doktor doktor geziyorum. Mutlu olacaksın. Beni bırak da gideyim. Lütfen Mark. Peşinden gelme ve ben rahatça gideyim. Bunu bana çok görme." boğuk sesiyle konuştuğunda Mark'ın kalbi titredi. O da tutamadı hıçkırıklarını.

"Jinyoung bana bunu yapma. Beni bu kadar severken beni nasıl öldüreceksin. Yapma ne olur. Sen eğer şimdi atladığında her şey bitecek sanıyorsan yanılıyorsun. Ben deliririm. Yapma, eğer beni  seviyorsan yapma ne olur."

Jinyoung Mark'ın ağlamasına dayanamadı. Ama yapamazdı. Zaten ölecekti. Acı çekerek ölmek istemiyordu. Son aylarını ilk aylarında olduğu gibi o makinelerle geçirmek istemiyordu.

" Mark seni çok seviyorum. Bak ne olur gelme peşimden, mutlu ol. Ne olur unut beni. Sanki hiç tanımamışsın gibi yalandan üzül bana. Ne olur beni rahat bırakın. Zaten şimdi ölmezsem bile son günlerimi makinelerle geçireceğim. Bana rahat bir ölüm fırsatı çıkmışken beni engellemeyin. "

" HAYIR! Pes edemezsin! Sen pes etmeyi sevmezsin. Sana yakışmaz. Park Jinyoung eğer sen pes edersen ben de seninle beraber pes ederim. Anladın mı? Bunu öylesine söylemiyorum. Çok ciddi bir şekilde söylüyorum. Anladın mı? " Mark oldukça ciddi sesiyle Jinyoung'un ürpermesini sağladı.

Mark yavaş adımlarla Jinyoung'un yanına geldi. Jinyoung asla kıpırdamıyor,  Mark'a bakmıyordu. Mark onun elini tuttu." Hadi atla. Ben de geleceğim. Yapabilecek misin? "

Jinyoung gözyaşlarının arasından sonunda ona baktı. Bakmaya kıyamadığı hayallerinde hep gülücüklerle ona bakan gözler şimdi kırmızı ve şişti. Jinyoung bir kez daha nefret etti kendinden. Ona söylemeden sessizce çekip gitmeliydi.

" Bunu neden bu kadar zorlaştırıyorsun ki? Neden?"

"Çünkü sen gidersen ben asla dayanamam. Sen gidersen ben bir daha asla gülemem. Hiçbir saçı karıştıramam. Hiçbir yanağı sıkamam. Hiçbir aynaya bakamam. Yazı bile yazamam Jin. Telefonu elime almayı bırak bakamam. Sen benim hayatımın rutini olmuşken ben nasıl yapabilirim sensiz? "

Jinyoung duyduğu şeylerle gözlerini kocaman açtı. Mark onu sandığından çok daha fazla seviyordu.  Mark derin bir nefes aldı. Kafasını duvarlara vurmak istiyordu.

En başından beri aşık olduğu kişi Jinyoung idi. Bunu şimdi bu kadar korkup üzülmesiyle anlaması nasıl bir geri zekalı olduğunun ispatıydı.

" Jinyoung ben çok geç fark ettim. Özür dilerim. Ben seni sevdiğimi bu kadar geç fark ettiğim için özür dilerim. Ne olur dönelim buradan güzel zamanlar geçirelim hım?" Jinyoung duyduğu şeylere sevinse bile hayatı ona izin vermiyordu. Yakında ölecekti zaten. Hatta ilaçlarını aksattığını da katarsak yarın aniden hastaneye kaldırılacaktı. Mark ile asla mutlu olamayacaklardı.

"Mark çok özür dilerim. Ben de isterdim seninle mutlu olmayı. Çok yakın bir zamanda öleceğim. Şimdi ölmek istiyorum. Benim için umut yok. Organlarım iflas etmeye bile başladı. Yaşamam çok imkansız Mark. Neden anlamıyorsun? En sonunda zaten yine öleceğim. " Mark duyduğu şeylerle kalbinin acısını çok derinlerinde hissetti.

" Hiç mi yok umudun? " diyebildi. Jinyoung kafasını iki yana salladı üzgünce. Abisinin yaşadıklarının aynısını yaşıyordu işte. Bu lanet hastalıkla bu zamana kadar iyi bile gelmişti. Abisi ise 13 yaşında bu dünyadan gitmek zorunda kalmıştı.

"Ben bu zamana kadar iyi bile geldim. Yoksa en geç onüçümde ölmem gerekirdi."

Mark durumun umutsuzluğu karşısında hiçbir şey diyemedi. Jinyoung'u kendine çekip sıkıca sarıldı. Jinyoung güçsüzce kollarını ona sarıp karşılık verdi sarılışına. Ne mutluydu. Son dakikalarını onunla ve ona sarılarak geçirmişti.

Hayat bazıları için çok acımasızdır. Ama pes etmek gerekmez. Ne olursa olsun bir umut olması gerekir içimizde. Yaşamak umutlu olmaktır. Eğer umudunuzu kaybettiyseniz -ki bu çok zordur illa ki içimizde bir umut parçası vardır- yaşamıyorsunuz demektir.

O ıssız, gözyaşlarıyla süslenmiş gecede Jinyoung ve Mark'ın tüm umutları tükenmişti. Sıkıca sarıldıktan sonra el ele ölümlerine atladılar. Soğuk, hareketli sular onların ellerini ayırmaya kıyamadan kabul etmişti onları.

Ben ne yaptım. Yazarken kuzenim aklıma geldi sürekli ve gözlerim dolu dolu yazdım. Siz de büyük ihtimalle öyle okudunuz.

Neyse okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bir de yeni bir fice başlayacağım ve o böyle kötü olmayacak İnşallah

Sizi seviyorum

Sağlınızın ve kendinizin kıymetini bilin.






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 03, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Who // Markjin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin