Dancer In The Dark // Sekai

Gözlerimi kapatmama sebep olacak şeyler söyüyorsun

Tatlı bir yolculuğun ardından sonunda eve gelebilmiştik. Ben üzerimdekileri çıkarıp portmantoya asarken Jongin de kendi üstündekileri çıkarıp bana doğru fırlatıp hemen mutfağa koşmuştu. Küçük bir çocuk gibiydi. Bıkkın bir nefes verip onun yere attıklarını da düzgünce astım ve direkt banyoya yöneldim. Jongin'in aksine önceliğim güzel bir duş almak olacaktı. Jongin'in ise önceliği her zaman yemek yemek olurdu. Annesi hariç.

Kıyafetlerimi çıkarıp ağrıyan kaslarımla beraber duşa yöneldim. Gerçekten kendimi acayip yorgun, aç ve uykusuz hissediyordum ve bir an önce uyku saatiyle açlığı çakışan bir bebek gibi ağlayabilirdim. Uykuları geldiği için yemek yiyemiyor, açlıktan da uyuyamıyarak herkesi çıldırtıyorlardı çünkü ve bu kesinlikle bendim. 

Saçmaladığımı düşünerek Hindistan cevizli vegan şampuanımı saçlarıma sıktım. Hyunglarımın önünde ağlayarak herkese vegan bakım ürünleri aldırmıştım ve yurdumuzda daha fazla hayvan deneyi yapan bir ürün yoktu. Bu beni çok mutlu ediyordu. Baek hyung kafama attığı soda şişesiyle neden et ve hayvansal ürünler yiyorsun o zaman dese de ikisi farklı şeylerdi. Farklı şeyler olmasa bile elimden ne kadar fazlası geliyorsa o kadarını yapmak benim görevimdi sonuçta. Baek hyunga kızarak duşumu tamamladım ve astığım temiz havluyu belime sardım.

Terlik giymeden ıslak ayaklarla gezdiğim için Xiumin hyung çok kızacaktı ama o yorgunlukla havlumu almayı bile son anda aklıma getirmiştim! Koşmak yerleri daha az ıslatacakmış gibi koşar adım odama geldim ve havlumla kendimi soğuk yatağa attım. Tanrım, ağlamak istiyordum! Kaslarım biraz olsun açılmış, tertemiz olmuş ve kendimi soğuk yorganın üstüne atmıştım. Mükemmel bir histi.

Yatak üzerinde biraz daha oyalandıktan sonra havlumla tüm vücudumu kurulamış ve işim bittikten hemen sonra kapı arkasına asmıştım. Islak ıslak toparlak bir şekilde bırakırsam Suho hyung rutubet kokuyor diye kızabilirdi çünkü. Hyunglarım ve annemin sayesinde edindiğim düzen takıntımı boş vermeye çalışarak çekmecemden vücut sütümü çıkarıp bacaklarıma, kollarıma ve boynuma sürdüm. Tam o sırada da kapı tıklatıldı.

Nedense buna sevindim çünkü sırtımı ovdurabilirdim. ''Bir dakika!'' dolabımdan hızlıca bir şort alıp iç çamaşırı olmadan giydim. ''Girebilirsin hyung.'' Kim olduğunu bilmiyordum ama bir hyung olduğu kesindi sonuçta. Gelenin kim olduğuna bakmadan yüz üstü bir şekilde kendimi yatağa bırakarak beklemeye başladım. Adım sesleri yaklaşınca da konuşmaya başladım. ''Vücut sütüm hemen yatağın kenarında, sırtımı ovar mısın hyung? Söz yarın da bulaşıkları ben yıkacağım.''

''Hyungun elbette ki sırtını ovabilir, bulaşıklara gerek yoktu ama çoktan söz verdin.'' Jongin'in sesini duymamla hemen yatakta ters döndüm. ''Jongin!'' Çok heyecanlanmış ve sevinmiştim. Neden bilmiyorum ama gözlerimden kalplerin çıkmadığı eksikti bir tek. ''Şşş, ses yapma ve uzan.'' Eline sütü sıktıntan sonra dizleri üzerinde bana doğru ilerledi ve temiz eliyle beni yatağa bastırdı.

''Kim gelse sırtımı ovduracaktım zaten o yüzden endişelenmemize gerek yok.'' Fısıldayarak söylediğim şeyle güzel kokulu sütü tüm sırtıma yayıp omuzlarıma masaj yapmaya başlamıştı. ''Ben zaten endişelenmiyorum, gereksiz kuruntu yapan sensin.'' Dediği şeyle kaşlarımı çatarken sert yere iyice bastırmasıyla inledim. ''Sensin gereksiz.'' İnce parmakları belime doğru inerek yanlarımı ovmaya başlamıştı ve kalçamın üstüne çıkıp tüm ağırlığını vermeden oturdu. ''Konserlerde ve dışarıda benle asla muhatap olmuyorsun. Üyelerle yaptığın herhangi şeyleri benle de yapabilirsin ve yapmalısın da yoksa dikkat çekersin. Yurtta daha yakın olsak bile diğerlerine göre çok daha mesafelisin.'' Becerikli elleri bu sefer de kalçamın hemen üstünü ovuyordu. Tanrım, çok iyiydi gerçekten de. Biraz daha masaj yaptıktan sonra üzerimden kalktı ve elindeki artan kremleri eşofmanına sildi. Ben de biten rahatlatıcı seansla dudak büküyordum o sırada.