Yıllar yıllar sonra yeni bölüm jsjjsjs arkadaşlar sizi cok beklettim Özür dilerim ama beni çok sinirlendirdiniz ve morelimi çok bozdunuz hiç içimden bölüm yazmak gelmedi amaaaân neyse yaa keyifli okumalar size
Birde bölüme geçmeden şu yıldıza basıverin, bastin mi? Sen bir harikasin 😙
***
Düğmeye bastığımda asansör 1 saniye içinde aşağı o kadar hızlı indi ki midemdeki bütün öğütlmüş yemekler ile birlikte organlarımın da ağzıma geldiğini hissettim. İğrençti.Asansörde durduğunda kapı açıldı ve ben kendimi can havliyle dışarı attım. Bu deneyimi bir daha yaşamak istemiyordum ama geri dönmek için lazımdı herkes de benim gibi kendini asansörden attığında öğürmeye başladılar benim ise acayip bir şekilde Başım dönüyordu.
10 15 dakika sonra biraz daha kendimize geldiğimizde göz göze geldik hiçbirimiz ne yapacağımızı bilmiyorduk bunun yanı sıra bana aşırı derecede sinirli oldukları apaçık belliydi ama ne yapabilirdim ki Anneannem oldum olası çok dikkatli bir kadındı ve beni de bu şekilde eğitmişti.
Serhat bana sinirle bakarak bağırmaya başladı "sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu yaptığın zaman kaybından başka bir şey değil senin şu şımarık ve çok bilmiş hallerinden bıktım. Bir kere de kendi bildiğini okuma ve bizi dinle aklın nerde senin? Bula bula 2020 yılını mı buldun bu yıl felaketler yılı hiç tarih okumaz mısın sen?"
Tabii ki de tarih okuyordum ve bu yılın felaketler yılı olduğunu biliyordum Bunu tarih okumayan bir insan da bilirdi. Bana bunları söyleyen kişi de sanki hiç kendi bildiğini okumuyordu resmen bizim başkanımız gibi davraniyordu her dediğini yapıyorduk. Çok şey bildiğini sanıyordu ama aslında hiçbir şey bilmiyordu salak şey ne olacak.
Ağzımı alamadığım daha nice kötü sözleri ve bedduaları iç sesim Serhat'a sıralarken Ben de konuşmaya başladım "bir kendine bak öyle konuş benimle hem ben anneannemi iyi tanıyorum bu işte bir terslik var Anneannem dikkatli kadındır eğer artistlik taslamayıp biraz beyninle düşünseydin o zaman beni anlardın"
hâlâ birbirimize sinirle bakarken bu bakışma Ali nin sesi ile bölündü "kavga edip durmayın da burada ne yapacaksak yapalım hadi Elizan ne yapacağımızı söyle, sen de kıza bağırıp durma" dedi sinirle ama sorun şuydu ki ne yapacağımı bilmiyordum.Indiğimiz yer asansörün olduğu o paslanmış odaydı ama şimdi daha düzenli ve temiz görünüyordu. Yanımızda gördüğümüz merdivenlerle o tarafa doğru gitmeye başladık, merdivenlerden çıkıp yemekhanenin olduğu yere geldik durup etrafımızı inceledik, burası tıklım tıklım doluydu ellerinde kirli tabakları taşıyan bir sürü insan vardı hepsinin yüzünde maske vardı bize çarparak yürüyorlardı ve sanki bizi görmüyorlardı. Tam yürümeye başlamıştım ki bir adama çarptım ikimizde yere düştük ve elindeki kirli tabaklar etrafa saçıldı sinirle kalktı ve bana bağırmaya başladı bu kalabalıkta onu nasıl görebilirdim hem o bana çarpmıştı.
Tam ben de ona bağırmaya başlayacaktım ki kafasını kaldırıp yüzüme baktı o an şok olmuş bir ifade ile dondu kaldı. Onu takmadan konuşmaya başladım "sen bana çarptın be ne bağrıyorsun?" Adam kısık bir sesle "elizan" dedi ama onun oldukça yakınında olduğumdan onu duyuyordum.
Bu adam benim ismimi nerden biliyordu?! Kaşlarımı catip ona baktım dehşete düşmüştüm ben 3000 yılından geliyordum 2020'de yaşayan bir insan beni nasıl tanıyabilirdi?
Kolumdan çekerek yemekhanenin mutfağının arkasına çekti. Diğerleri de beni takip etmişti kolumu ondan hızlıca çektim ve konuştum "ismimi nereden biliyorsun?" Ali Serhat ve Ceyda da garip bir şekilde bakarak arkamda durmuşlardı Ali sinirli gözüküyordu. Yabancı adam konuşmaya başladı ben de bu sırada onu inceliyordum gözünün altında kocaman bir yarık vardı ve çenesinde belli olan bir iz vardı fakat neyin izi olduğunu anlayamamıştım gözleri ve saçları siyahtı Bir de simsiyah kıyafetler giyinmişti bu kara adam oldukça tehlikeli ve ürkütücü gözüküyordu "hepinizi tanıyorum buraya ne için geldiğinizde biliyorum ve size yardım edeceğim" ona garip bir şekilde baktım ve devam etmesini bekledim.
"Elizan, beni buraya anneannen bıraktı senin buraya geleceğini biliyordu akıllı bir kız olduğunu söylemişti gerçekten çok zekimişsin şimdi size bir kütüphaneye götürmem lazım beni takip edin" dedi ve bizi dışarıya çıkardı bende bir havayla sacimi geriye attim ve onu takip etmeye başladım Serhat Bey de orada sap gibi dursun. Yemekhanenin garajına gittiğimizde eski püskü hayatımda daha önce hiç görmediğim bir arabaya yönlendirdi bizi, diğerleri arkaya sıkışırken ben öne oturdum hala adını öğrenemedim gizemli kişi ise sürücü koltuğuna oturdu ve bizi bir yere götürmeye başladı.
Garip bir şekilde tedirgindim bu adama hiç güvenememiştim o siyah gözlerine baktığımda sanki benim de içim kararıyordu. İçimde çok kötü bir his vardı. Ve benim altıncı hissim çok kuvvetliydi bundan korkuyordum. Zaten bu adamla ilgili kafamda onlarca yanitini arayan soru vardi fakat hepsi cevapsiz kaliyordu.
Yabancıya dönüp "adın ne?" Dedim o da bana sadece "Aktan" dedi kaşlarımı kaldırdım ne kadar da garip bir isimdi daha önce hiç böyle bir isim duymamıştım. "Garip bir issim anlamını biliyor musun?" Diye sordum kafasını olumlu bir şekilde sallayarak cevapladı "gecenin aydınlık olması demek" Evet ismi garip olabilir fakat anlamı gerçekten güzeldi.
Gecenin aydınlık olmasi için bu işin içinden çıkmamız gerekti yoksa tüm dünya ile birlikte sonsuz karanlığa gömülecektik, ki kalbim ne kadar bu konuda kararmış olsa da...
Sonunda durduğumuz da dışarı çıkıp etrafa bakınmaya başladım o sırada bir şaşkınlık nidası duydum. Bu sesin sahibine donmemle Ceyda nın şaşkın yüzünü gördüm. Bakışlarını takip ettim ve önümde ki koca kütüphaneye baktım burası Ceydaların kütüphanesiydi ancak daha yeni görünüyordu.
Biraz daha baktıktan sonra Ceyda'nın asıl şaşırdığı şeyin bu olmadığını gördüm kütüphane nin önünde yaşlı tonton bir amca vardı. Bu amca nin ilk kütüphaneye gittiğimizde masanın üstündeki çerçevede resmini görmüştüm ama çok dikkat etmemistim.
Aktan öne geçerek bizi tanıştırdı "işte bu kütüphanenin sahibi Onur amca, Onur amca bunlar da Azize teyze nin gonderdigi çocuklar" dedi ve sustu Onur amca ağzını açmış tam konuşacak iken onu Ceyda nin sarılması böldü.
Onur amca biraz bekledikten sonra sarılmıştı. Ayrıldıkların da ise Ceyda hızla konuşmaya başladı."Dedecim ya inanamıyorum sen bizim ailede bir efsanesin dedem sürekli bana seni ve hikayelerini anlatirdi ona da dedesi anlatırmış, onada dedesi anlatirmis..." Ceyda hâlâ siralarken Onur amca onu sabırla dinliyordu "yani demem o ki nesilden nesile kütüphaneyi nasıl aldığın ve miras bıraktığın anlatılıyor küçükken seni çok merak ederdim ve şimdi resmen karşımdasın çok garip" diyerek tekrar sarıldı.
Gözlerimi devirdim pff mirasmıs!! Zaten işimiz başımız dan aşkın bu ne şimdi yahu "ne kadar duygusal ah ah ama daha önemli işlerimiz var hadi ya 2 saat Sizi mi bekleyeceğiz?" Diyerek Ceyda'yı kolundan tutup içeri soktum ama daha içeri giremedim kapının önünde İkimiz de dona kaldık Bu da neydi şimdi, galiba bu sefer kurtulmamız imkansızdı.
Ceyda'yla birbirimize bakıp yutkunduk ve geldiğimiz yöne koşmaya başladık arkamıza dahi bakmıyorduk, işte şimdi iş içinden çıkılmaz bir hal almıştı.
Eveeet beklettim ama güzel bir bölüm geldi.. Canlarım birdenelerim oy atıp yorum yapmayı unutmayın bu arada korona var dikkat edin sizi seviyorum kalp
Allaha emanet olun.
İmstagram: merve.irpik takip pls
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ AYAZI
Science Fiction3000 yılı Savaşın arasında kalmış maceracı bir genç kız ve arkadaşları, dünyanın kaderi ellerinin altında... Tek yapmaları gereken kral ın hükümdarlığına son vermek. Gelişen teknoloji kendiyle birlikte tehlikeyi ve sonu gelmez savaşı getirmişti.İnsa...