Şarkı'nın kitap ile alakası yoktur bunu dinliyerek yazdım ondan koydum (Volkan Konak-Aleni Aleni)
Akşama doğru Ali yanıma geldiğinde ne yaptığını sordum. Ömer'in üstünde çalıştığını söyledi, robotu boş vererek konuyu kapattım çünkü çok heyecanlıydım. "Hadi gidelim artık yoksa heyecandan her an bayılabilirim" dedim Ali gülerek önden ilerlemeye başladı. Ben de arkasından onu takip ediyordum, karanlık puslu sokakta uzun süre yürüdük ten sonra maden kuyusuna gelebilmiştik. Işıltılı tabelalar ve mağaranın Kapısına süsleyen ışıklar oldukça cezbediciydi. Tedirgince Aliye baktım kafasını sakin ol der gibi salladı ve ellerini arkasında birleştirerek maden bekçilerine doğru ilerledi. 2 tane uzun boylu ve iri olan adamlara yaklaşıp onlarla konuşmaya başladı bu sırada ben onları uzaktaki duvarın arkasından dinliyordum."Hop elini kolunu sallayarak nereye giriyosun genç adam" dedi Aliyi durduran bir görevli "bırakın da geçeyim" Alinin sözleriyle görevli gözlerini devirerek " "kimlik" dedi. Ali hafifçe kafasını yana çevirip birden gorevlinin üstüne atıldı. Görevli Aliyi durdurmaya çalışırken Ali de kaşla göz arasında görevlinin arka cebindeki tableti aldı. Elleri bu işi iyi bildiği ve milyon kez yaptığını gösteriyordu.
Biraz daha kavga ettikten sonra yanıma geldi ve gülerek "bu iş böyle yapılır acemi" dedi. Yüzümü burusturdum "ben ve acemi çok ayrı cümleler" dedim bende gülerek beni kolumdan çekerek sokağın başındaki banka oturttu. Bu sırada dilim damağım kurumustu. Elimi cebine attım ve içimden dualar okumaya başladım. Elime soğuk metalin değmesiyle yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Cebimdeki çeyrekliği çıkardım ve bankın yanındaki boşluğa attım anında açılan küçük bolmeden su ve biraz kuruyemiş çıktı. Üstünde de her bişey satın aldığında çıkan kartlardan çıktı şu kartların anlamı neydi hala çözemedim ama çöpe ve ya yere atıldığında çok büyük cezaları vardı saklamak zorunluydu. Kuruyemişi tabletle uğraşan Ali'nin suratına attım. Suyun kapağını açıp içmeye başladım.
"Burda bir sürü kişi nin resmi var ve yanlarında ya tik ya da çarpı var" kaşlarımı kaldırarak tablete baktım.
Ali tekrar dan konuşmaya başlayınca tablete daha da odaklandım.
"Ve bomba haber bizimkin de kırmızı çarpı var şaşırdık mı?" Alaycı bir şekilde sorduğu soruya dudaklarımı büzüp kafamı iki yana sallayarak cevap verdim. Bizim iyi bişey yaptığımız yoktu. Neden bize tik atsınlar ki?Doğduğum yer küçük bir sahil Kasabasıydı. Terkedilmiş ve oldukça kötü bir durumdaydı her yerde çöpler robot parçaları ve pis kokular vardı. 6 yaşındayken Babam beni ilkokula yazdırmıştı fakat orada pek kalmadım. Çünkü taşımamız gerekti sonra buraya geldik ilkokuluma devam edemedim sadece okuma yazma biliyordum yani hiçbir iş bana uygun değildi.
12 yaşında Ali ile tanıştım bir ailesi yoktu ve bu da onu kötü yola itmişti. Hırsızlık yaparak geçimini sağlıyordu.
Babam yeterince para almadığından ve 2990 yılında kolunu kaybettiginden işine devam etmedi (edemedi) Babam işi bırakınca bende Ali ile birlikte hırsızlık yaparak para getirdim eve, bir kaç ise girdim ama onlarda pek uzun sürmedi.Ben eskilere dalarken Ali beni durterek daldigim yerden çıkardı. "Hadi, çıktılar gidelim yoksa kaçıracağiz" kafamı sallayarak onu onayladım ve koşarak madenin arkasına saklandık. O kadar heyecanlıydım ki kalbim yerinden çıkacaktı. Aliye baktım ama o benim aksine rahat ve onların foyasını ortaya çıkaracağı için mutlu gibiydi evet ben de çok mutluydum çünkü birinin bu adaletsizlige artık dur demesi lazımdı. Ali isaretiyle saçlarının arasındaki çipi açmamı söyledi. Günün sonunun güzel bitmesini diliyordum çünkü buna ihtiyacım vardı.
Arkamda duran buyuk ve ihtişamlı aya baktım. Oda çok mutluydu ve delicesine parlıyordu. Önüme döndüm ve Alinin işaretini bekledim.
Yaklaşık 5 dk sonra içerden 3 adam çıktı ve Ali işaretini verdi ve bende çipi açtım adamlar ellerindeki kartlarla konuşmaya başladılar "sonunda bitti şu ahmaklardan kurtulduk" dedi iri yarı sarı saçlı bir adam, yanındaki onun aksine küçük şişko ve siyah saçlı olan adam kafasını sallayarak elindeki kağıtları yere atıp üstünede cebinden çıkarttığı kibritten bir tane yakıp attı. 3 Adam da yanan kâğıtlara bakarken hiç konuşmayan 3. adamda konuşmaya başladı. "Bunun için her gün burada onlarla aynı havayı soluyoruz" dedi ve yüzünü buruşturdu. Kime dediği apaçık belliydi bizim gibi çaresiz ve kurtulma umuduyla deliler gibi ugrasan insanlara diyordu bizim onların gözünde hiç bir degerimiz yoktu bizi kullanıyorlardı ve bunu sadece bizim bilmemizde içler acısıydı tabi. Dikkatle onları dinlerken arkamızda bir silahın tetiğinin çekilme sesi duyduk yine ve yine şans bizden yana değildi. Aliye baktım ağzını oynatarak bana bir şey söylemeye çalışıyordu."Koş"
Selam arkadaşlar bölümde yazım yanlışları olabilir Kusura bakmayın Allah'a emanet olun görüşürüz
İnstagram: merve.irpik takip ☺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ AYAZI
Science Fiction3000 yılı Savaşın arasında kalmış maceracı bir genç kız ve arkadaşları, dünyanın kaderi ellerinin altında... Tek yapmaları gereken kral ın hükümdarlığına son vermek. Gelişen teknoloji kendiyle birlikte tehlikeyi ve sonu gelmez savaşı getirmişti.İnsa...