oldukça üstünden yazılmış, minicik bir düzyazı bölümüyle geldim fakat genelde textinglerde düzyazı sevilmiyor, o yüzden dilerseniz atlayabilirsiniz çünkü bu bölüm gidişatı etkilemiyor.
bölüm şarkısı: lana del rey, diet mountain dew (medyaya koydum)
BEKLİYORUM YORUMLARINIZI 🍒
•
Jeongguk'tan,
Duygularını belli edebilen biri değildim.
Hislerimi yansıtmayayım diye çevremde örülmüş uzun uzun duvarlarım vardı ve bu duvarları ören de ben değildim, babamdı.
Kişilik olarak sert bir yapım vardı ve gerçekten bile isteye böyle bir karaktere sahip değildim, yani sırf havalı görünmek için yahut insanlardan hazzetmediğimden bu denli soğuk ve sert biri değildim. Her şeyin tek nedeni yetiştirilme biçimimdi.
En başında ben de diğer çocuklar gibiydim; her duyguyu en yoğun şekilde yaşar ve yansıtırdım fakat ne yazık ki diğerleri gibi şanslı değildim zira ben hislerimi kahkahalarımla, çığlıklarımla ya da abartı hareketlerimle yansıtırken diğerlerinin aksine bir çift korkutucu gözden sürekli uyarı dolu bakışlar alıyordum ve yüksek sesli konuşmam bile iki çatık kaş tarafından korkutulmama neden oluyordu.
Bu yüzden ben de kendimi törpüledim zira biricik kahramanımın bana öylesine ürkütücü şekilde bakıp, dilinden kulağıma doğru zehir akıtmasından hoşlanmıyor ve korkuyordum. Çok, çok korkuyordum. İşte bu törpülenen hareketlerim bir süre sonra karakterimi oluşturmuştu ve ben, fark etmeden babam gibi, dilinden zehir akıtan birine dönüştüm lâkin tek farkla; ben, onun aksine bile isteye bu şekilde kalp kırmıyordum.
Garip bir şekilde oldukça sakince söylediğim cümleler bile karşımdaki kişiler tarafından kırıcı cümleler olarak algılanıyordu ve bu da insanları benden uzaklaştırıyordu fakat açık konuşmak gerekirse bunu pek de umursamıyordum çünkü dostlarım bu halime alışmıştı ve kendimi bu yaştan sonra törpülemek oldukça zor geliyordu, bu yüzden bundan hep kaçınmıştım, ta ki Kim Taehyung'la sevgili olana değin.
Nasıl oldu bilmiyorum fakat Taehyung beni değiştirmişti, yapmam dediğim her şeyi onun için yapmıştım ve bu bana garip bile gelmiyordu aksine farkında dahi değildim; onun için değişiyordum, karakterimdeki tüm pürüzleri onun tek bir üzgün bakışı için bizzat kendi ellerimle düzeltiyordum ve bu gerçekler beni hiç rahatsız etmiyordu.
Garipti, söz konusu Kim Taehyung olunca her şeyi böylesine normal karşılamam çok garipti.
Sevgili olmamızın üzerinden neredeyse üç ay geçmişti ve bu üç ayda birçok şey değişmişti. Mesela artık bahar ayındaydık, ayrı yataklarda değil de benim yatağımda yatıyorduk ve ben Taehyung'un o tüm pasaklı hallerine kızmak yerine, ona kızmayayım diye yaptığı tatlılıklara hiç istemem de gülüyor ve onun arkasını da ben topluyordum.
Soğuk hallerimden hoşlanmıyordu, pekâlâ, hoşlanmadığını hiç dile getirmemişti fakat bakışlarından anlıyordum.
Evet, bir bakışından tüm derdini anlayacak kadar yakınlaşmıştık.
Sadece bununla da sınırlı değildi elbette; bileklerinin, köprücük kemiklerinin ve bel gamzelerinin hassas noktaları olduğunu, saçları okşandığı an uykuya daldığını, tişörtlerimi giymeye bayıldığını-özellikle de gri tişörtümü- ve ayaklarımla onu sanki uçuruyormuş gibi havada tutmamı çok sevdiğini öğrenecek kadar yakınlaşmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pinokyo ─ taekook ✓
Fanficpinokyo sendromu: kişinin yalan söylediğinde doğruyu söyleyene kadar hıçkırmasıdır. sendrom, pinokyo dizisinden esinlenilmiştir. #texting #oda arkadaşı taekook 8 ocak 2020 - 16 nisan 2020