Yanlış Şeyler Faturası

577 17 6
                                    

Müzik kulaklarına dolmaya başladığında anlamsızca gözleri ellerinin arasında sımsıkı tuttuğu o kıpkırmızı can suyuna takıldı. Halbuki daha çok değil 3 hafta önce bu şarap kızılının Cenk'in karnının tam ortasından dur durak bilmeyen itirafları gibi akıp gittiğini izlemişti. O gün herşeyin bu kadar değişebileceğini, yanlış şeyler faturasının şu lanet köşkteki herkese teker teker kesileceğinin taahhütünü verememişti kendisine. Belki de ayaklanıp kendini ilk kalp çırpınışlarının acı çığlığıyla iyileştirdiğinden beri kafasında döndürüp durduğu hesaplaşmanın bu kadar keskin olacağını tahmin etmemişti.

Her şey bir anda olup bitivermişti sanki.

O an aynada kendisine bakabilseydi üzüntülü dudak kıvrımının hafif seğirdiğini görebilirdi. Neyse ki karanlık sadece kafasındaki yankılanan sesleri görmesine olanak verecek kadardı.

"Yapmacık bir tevazudan daha aldatıcı bir şey yoktur. Bu, dolaylı yönden böbürlenmenin ta kendisidir." repliği ne çok şey canlandırmıştı oysa Cenk ile ilgili.

Cenk, Psikolog Oya'nın tesiriyle Nedim'in olmayan hayatının tek şahidi olan biricik çatı katında hiç sevmediği kuzenini

aşağı ittiğini itiraf etmiş ve her zaman yaptığı gibi silahla tüm gerçeklerden kaçmaya çalışmıştı. O güne kadar babasının ültimatomlarıyla, gözlerinin içine dahi bakmadan lütfedermiş gibi ufak bir selam bahşedip, onu dünyadaki bütün kötülüklerle baş başa bıraktığı anlardaki gibi.

Bir anda yüzünün bu sefer acıyla seğirdiğini hissetti. Elindeki şarap bardağının keskin kokusu burnuna geldiğinde tek can parçasının bir sabah güneşinde solduğu an canlandı kafasında. "Ah Ceren, seni asla affetmeyeceğim" diye geçirdi içinden.

Elinde tuttuğu şey kan ve gözyaşıydı. Yanlış şeyler faturasının ilkini elinde tutuyordu Nedim.

Tam o sırada Damla'nın odanın ışıklarını açmasıyla yerinden irkildi.

"Ah kuzen, belki de izlemek için yanlış bir filmi seçtik. Keşke diretmeseydin bunu izleyelim diye" diyerek her zamanki memnuniyetsiz heyecanı ile odanın kapısında dikiliyordu.

"Kızım gerçekten de bu film benim bile ruhumu emdi, hem hiçte bir şey anlamadım" diye ekledi Civan tüm anlamsız surat ifadesiyle.

Damla gözlerini devirirken, Civan esnediğini belli etmemeye çalışarak gerinirken, Nedim yüzdüğü derin düşünce balonlarından daha yeni uyanmıştı.

Her ne kadar o lanet geceden sonra içmeyeceğine dair kendine bir söz vermiş olsa da Elizabeth ve Darcy'nin hikayesi onda öyle şeyleri yerinden oynatmıştı ki 3 kadehi bir çırpıda indirivermişti midesine. Midesi hiç durmayan bir yanardağ gibi yanıyordu.

"Gerçi bu filmi ablam niye seviyor şimdi anladım..." demeye kalmadan Civan, odada serin yeller esmeye başlamıştı. Kırdığı potun ne derece büyük olduğunu Damla'nın alev saçan gözlerinden farkeder farketmez ayağa kalmış, "en iyisi ben müştemilata kaçayım" deyip odayı bir hışımla terk etmişti.

Damla'nın o pörtlek gözlerinin üzerinde gezdiğini hissetti. Her ne kadar "Damla ben iyiyim, merak etme" dese de o insanlığın uzun yıllar giymekten gram çekinmediği maskelerine 28 yaşında alışmaya çalışan biri olarak içindeki o tarifsiz boşluğu odanın her yerine saçıvermişti Nedim. Farketmeden ayağa kalkıp 4. kadehiyle balkona gelene kadar, Damla'nın onu odasında yalnız bıraktığını anlamamıştı bile.

Yanlış Şeyler Faturası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin