Klasik sabah derslerini bilirsiniz, sıkıcı ve bunlatıcılardır. Özellikle okuldan sonra güzel bir işiniz olduğunda sabah dersleriniz asla bitmek bilmezler.
Ama eğer derslerde uyuyorsanız bu vakit daha kısalır tabi size öyle gelir. Bende her zamanki gibi ders içinde uyumayı seçmiştim.
Öyle bir uyumuştum ki, teneffüs zilinin çaldığını bile duymamıştım. Ama sağolsun koca sınıf içinde sadece tek anlaşttığım kişi olan Yuri'nin beni uyandırmasıyla tatlı uykum uçup gitmişti.
-Hadi Minah Unnie uyan. Benim karnım açıktı.
-Beni bu yüzden uyandırdığını söyleme Yuri.
-Benim karnım açıktıysa senin kesin açıkmıştır unnie.
Bunu dedikten hemen sonra midemde ki ağrıyı hissettim. Sabah kahvaltıda yapmadığım için iyice halsiz hissetmiştim.
-Unnie geliyor musun? Sonra biliyorsun ki kafeterya ya gidince öğle arası olduğu için dolu oluyor.
Başımın hâlâ sırayla bir bütün halinde olduğumu fark ettim. Halsizlikle başımı sıradan kaldırdım. Sıram da asıllı çantaya yöneltim. Cüzdanımı çıkardım ve ayağa kalktım. Yuri mutlulukla koluma girip.
-Leziz yemekler bizi bekler gidelim.Kafeterya ya indiğimizde alanın çok dolu olmadığını fark ettim. Sıraya gittiğimizde elimdeki siyah deri cüzdanımda ne kadar param kaldığına baktım. Çok fazla paramın kaldığını fark ettim.(Cüzdanın diğer kısmında birikmiş param vardı, ancak onu sinema için tutuyordum.)
Ben 3 kişinin verdiği parayla bile geçinemiyorsam. Yetişkin olduğumda ne yaparım. Acilen bir işe girmem lazımdı. Erkenden hayata atılmalıydım. Zaten akademik bir başarım yoktu.
-Nerelere daldın unnie?
Yuri'nin beni sarsmasıyla gelecek kaygılı düşüncelerimden uzaklaştım. Tabi ona göre hava hoştu, ne dersleri kötüydü ne de işe ve hayata atılma yaşı benim ki gibi erken değildi.
Yemek alma sırası bize geldi.
-Şey Yuri ben galiba bugün normal yemek almak istemiyorum.
-Neden unnie?
-Canım atıştırmalık çekti de o yüzden.
-Emin misin? İstersen ben alabilirim.
-Neden alasın ki? Ben sadece sana çok acıkmadığımı söyledim.
-Peki sen bilirsin.
Yuri yemeğini aldıktan sonra diğer kısımda olan atıştırmalık kısmına gittik. Canım fazla kraker çekmişti.
Bir paket krakere yetecek kadar param vardı. Zaten krakerlere bayılırım.
Kraker aldıktan sonra Yuri ile birlikte boş masaya doğru yöneldik. O sırada kafeteryadaki kızlar heyecanla çıkış kapının olduğu tarafa bakıyorlardı, Yuri'de buna dahildi.
Şu Jisung denen çocuk gelmişti. Neden bu çocuğa bu kadar hayranlık beslediklerini hiç anlayamıyordum.
-Söylesene Yuri bu çocukta olup diğer çocuklarda olamayan şey ne?
-Sana 100 kez açıkladım. O okulumuzda okuyan tek idol.
-Eee?
-Sen gerçekten salaksın unnie!
Bunları konuşurken elimde açmaya çalıştığım paketi hızlıca açtığımı fark etmemişim ki. Paket içinden ki bütün krakerler yere dökülü vermişti.
-Aaa unnie sende çocuğa o kadar hayran kaldın ki, paketdeki krakerleri bile düşürdünㅋㅋㅋㅋ.
-Ne alaka be. Çok konuşma da bana faraş ve fırçayı getir.
-Aman iyi be.
Yuri faraş ve fırçayı getirirken bende elimle krakerleri bir araya getirmeye çalıştım. Biliyorum iğrenç ama ben biraz tiksinç takılırım zaten.
-Al unnie.
-Teşekkürler, sen faraşı yere sabitle ben bunları içine sürükleyim.
Krakerleri hepsini faraşın içine girdiğinde Yuri ile birlikte zafere ulaşmıştıkk derken sınıfın hatta okulun hatta ve hatta bu şehrin en sinir bozucu insanı gelmişti. "Ahn Minhyuk".
-Ooo görüyorum da bizim külkedisi bu sefer sınıflardan çıkıp kafeteryaları temizlemeye başlamış.
-Kes sesini Minhyuk.
-Seninle muhatap olmak istemiyorum Yuri. Her neyse külkedisi olsanda galiba bir prens seni kurtaramıyacak değil mi.
-Neden?
-Çünkü hikayedeki prensesler güzel olur değil mi.
Arkada onun sürekli kuyruğu olmuş koyunları hep bir ağızdan.
-Haklı, çok iyiydi Minhyuk.
Artık dayanamadım sınır aşımını geçen Minhyuk ile önce sözlü bir girişime geçtip.
-Adı üstünde hi-ka-ye. Burası öyle rüyalar dünyası değil.
Minhyuk şaşırmış bir surat ifadesi ile;
-Bunun senin söylemen ne garip noona.
-Neden!?
-Sonuçta 2 sene sınıfda kalıp, geleceği olamayan kişide sensin değil mi?
Hiçbir şey olmamış gibi arkasını dönüp çıkış kapısına doğru gitti.
Artık gözüm dönmüştü. Bunun gibi aptalları şımartıp, bizim gibi insanlarla önüne sunarak sinirlendirmeleri canım sıkmaya başladı.
Yuri'nin elinde faraşı elinden alıp çıkış kapısına doğru giden Minhyuk'a hışımla fırlattım.
Herkes yerde baygın yatan Minhyuk'a korkuyla bakıyordu.
Bende rahat bir sesle;
-Endişelenmeyin en fazla yaralanmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
That's My İdol
FanfictionSıradan olduğumu hissetmiyorum, sen yanımda olduğun sürece...