Emre Karaçay , 26 yaşında mimar Karaçay Holding Başkan yardımcısı (aslında çok yakında başkanlık koltuğuna ben oturucamda neyse )ve başkanın yeğeni ultra mega yakışıklı çocuk evet evet o benim. Hayatım da herşey yolunda giderken birden hayatıma giren kişiyle herşey tepe taklak oldu...
________________________
"Alo Çiğdem babam nasıl?" Çiğdem babamın bakıcısıydı 22 yaşında bana şuna kadar hiçbir zararı olmayan kendi halinde bir kızdı.
"Gece biraz rahatsızdı ama şuan uyuyor Emre bey." dedi. Neden bana haber vermemiştiki.
"Neden bana haber vermedin Çiğdem hemen ilk uçakla geliyorum." bir şey söylemesine izin vermeden telefonu kapattım. Yaklaşık 6 aydır İngilteredeydim bazı işler için buraya gelmiştim. Burda olduğum sürece hergün Çiğdemi arayıp babamın durumunu öğreniyordum. Şuana kadar hiç rahatsızlanmamıştı.
Valizi hazırlayıp Çağan'ı aradım.
"Ooo naber karşim. Sen bizi arar mıydın?" bu çocuk çok zevzekti Istanbul'a gideyim göstericem ona da zevzekliği neyse şuan onunla uğraşamam.
"Zevzekliği bırak Çağan bana uçak bileti bul en yakın tarihe."dedim. Ses tınımdaki endişeyi farketmiş hemen ciddi formuna bürünmüştü.
"Noldu kardeşim bir sıkıntı mı var?"
dedi. Bu çocuğu bunun için seviyordum ne kadar şebek olsada kötü bir şey varsa sezip ciddi oluyordu."Çiğdem söyledi gece babam rahatsızlanmış."dedim. Babamın benim için ne kadar değerli olduğunu biliyordu. Onun için en yakın vakitte uçak bileti bulması onun için kolay olucaktı.
" Tamam kardeşim ben en yakın tarihe uçak bileti bulurum. Akşam sana haber veririm sen de fazla telaş yapma olmadı ben babanın doktoruyla sizin eve gider duruma bakarım." dedi.
"Sağol kardeşim." diyip telefonu kapadım. Telefonu kapattıktan sonra hızlıca giyindim. Burda ki şirketi kontrol edip son işleride halledip eve gelip üstümü değiştirecektim.
Hava kararmak üzereydi şirketten çıktığımda arabaya binip eve doğru sürerken telefonum çaldı arayan Çağan'dı hemen aramayı cevapladım.
"Emre ilk uçak yarın sabah 7'de var. Uçak biletini aldım Londra City Airport 'dan kalkıcak. Sen sormadan söyleyim babanın yanına gittim durumu pek iyi sayılmaz." dedi."Daha düzgün anlatasana lan neyi varmış.!!"diye bağırdim.
"Kardeşim bir sakin ol. Hastalığı çok hızlı ilerliyormuş. Biraz daha dinlenmeliymiş kusura bakma kardeşim ama Mehmet amca götünün üstüne oturmuyor. Geçen sizin bahçivanı kovdurtmuş Gül bahçesindeki zararlı otları toplayıp suladığı için tuturmuş orayla benden başka kimse ilgilenemez diye." O bahçedeki gülleri annem kendi elleriyle ekmişti babam da anneme söz vermişti oranın bakımını gücü yettiği kadar kendi yapıcaktı. Onun için kimseye oranın bakımını yapması için izin vermiyordu. Ama artık gücü yetmiyordu ve o bunu anlamak istemiyordu.
Ah be babam anneme olan aşkı o kadar kuvvetliydi ki annem ölmüş olsa da aşkı hergün daha da artıyordu bazen kendi kendime diyorum bende birini böylesine güzel sevebilir miyim diye.
Sabah havaalanına gelip işlemleri halledip uçağa bindim First class bölümüne geldim oturacağım koltuğu bulup oturdum. Yan koltukta çok güzel bir kız vardı. Aman bana neyse uçak kalktıktan bir süre sonra yanımda ki kız uykuya daldı bir süre sonra kafası omzuma düşünce kızın kafasını elimle biraz ittirdim tekrar kafası omzuma düşünce bir şey yapmadım. Tabletimden holdingin hisse değerlerine baktım kayda değer bir şey yoktu. Tableti bırakıp gözlerimi kapadım.
Gözlerimi açtığımda gelmiş olduğumuz gördüm. Yanımda oturan kız kafası hala omzumdaydı kızın kafasını ittirip valizleri alıp giderken yan koltukta ki kız hala uyuyordu. Omzundan dürtükleyip kıza seslendim " Hanımefedi Istanbul'a geldik uyanmalısınız." dedim.
Kız bir süre alık alık bana baktıktan sonra valizleri çıkardı bende uçaktan indim.
Beni almaya gelen Çağandı. Yanına gidip kısa bir sarılma merasiminden sonra arabaya bindik eve doğru giderken dayım aradı. Telefonu cevapladım.
" Efendim dayı." dedim dayım beni çağırınca mecburen Çağan onların şirkete sürdü. Şirketin önüne gelince ben arabadan indim. Çağan'a dönüp "Kardeşim sen git ben taksiyle dönerim akşam bizimkilerle bizim mekanda buluşuruz."dedim o da beni onaylıyıp arabayı çalıştırdı bende şirkete girdim dayım odasına giderken Serkan'ın odasına giren uçaktaki kızı gördüm içeri girdikten 10 sn sonra dolu gözlerle odayı terk etti koşarak şirketten çıkarken peşinden Serkan da çıktı sonra kızın fazla peşinden gitmeden odasına döndü bense nedenini anlamdığım bir şekilde kızın pesine takıldım kız karşıdan karşıya geçerken süratli bir araba tam kıza çarparken kızın kolundan tutup kendime doğru çektim kızla birlikte yere düştüğümüzde kız anlamaz gözlerle bana bakıyordu. Bu bakışmaya son verip konuştum.
"Yerin rahat mı?" Hala alık alık bana bakıyordu.
"Kızım kalksana üzerimden." sonun da anlamış olucak ki üstümden kalktı. Ben de yerden kalktım ve kızın konuşmasına fırsat vermeden konuşmaya devam ettim.
"Seni kurtarmasaydım şimdi çoktan bir arabanın altında kalmıştın. Dikkat etesene." dedim.
"Teşekkür ederim kurtardığıniz için dalgındım gelen arabayı görmemişim." dedi.
"Derdin mi var gel seni sahile götürüyüm en azından içini dökersin." dedim bende. Kız biraz masum masum bakıp olur dedi.
Denizin ordaki kayalıklara getirdim onu biraz denizi izledikten sonra bağırmaya başladı.
"MÜKEMMEL ŞEHRİN .... İNSANI SENDEN NEFRET EDİYORUM . GEBEEEERR!!!!!!"diye bağırdı bozuk türkçesi dolu mavi gözleri dağnık saçlarıyla gözüme o kadar tatlı görünmüştüki.
___________________________
EVET YENI BÖLÜM GELDİ. 💖💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Pazar Kahvaltısı
ChickLitUyurken izliyorum en sevdiğim halini saçların dağınık yüzünde yastık izi bir pazar kahvaltısı gibi; Tamamen zıt kutuplar biri Türk biri yabancı olan iki insanı bir araya getiren olaylar sonucu oluşan bir çekirdek aile. Bakalım bu aile nasıl oluşmuş...