"Ördüğüm duvarlar kendimi korumak içindi, kendimi yok etmek için değil. Her şey gibi, bu da işe yaramadı."
................
Tanrı size seçenek sunmazsa, yol açmazsa kendi seçeneğinizi ve yolunuzu kendiniz yaratın. Benim yaklaşık 10 yıldır yaptığım ve bundan sonra yapacağım şey tam olarak bu çünkü. Yukarıdakinden ümidi kesince kolları sıvamış, kendi hayatımı yaratmaya başlamıştım.
Kafamı gökyüzüne çevirdim ve yıldızları seyretmeye başladım. Yıldızlar her zaman dikkatimi çekmişti. Küçüklüğümden beri insanların yıldızları bedeninde taşıdığına inandım. Her insanın kendi gökyüzü, evreni, galaksisi vardı benim için.
Bedenimiz galaksi ise benlerimiz ve yıldızlarımızdı.
İlkokul ve lise zamanlarımda ise fark ettiğim büyük iki detay sonucu tam olarak bu inancım kuvvetlenmişti.
Saçlarımın örgüsünü açtım ve üzerimdeki kıyafetleri birer birer çıkardım.
İlk defa kendi başıma banyo yapıcaktım.
Suyu nasıl ayarlamam gerektiğini ya da sıcak soğuk tarafını bilmiyordum. Ellerim sırtıma da yetişmiyordu. Büyükannem ve büyükbabamdan yardım isteyemezdim çünkü anne babam öleli daha 4 gün olmuştu ve onlar hiç uyumamışlardı. Şimdi gözlerini kapatıp dinlenmeye çalışıyorlarken onlara seslenemezdim.
Banyoya girip musluğu açtım. Üzerime sıçrayan soğuk su, tüm vücuduma diken batırıyorlarmış gibi hissettirmişti. Musluğu biraz sağa çevirdim. Azıcık bekledikten sonra suyun soğukluğu gittikçe artmış, titremeye başlamıştım. Küçük ellerim titrerken musluğu sola çevirdim ve ısınmasını bekledim.
Ama asla su ısınmadı. Su gittikçe daha da soğurken ne yapacağımı bilemedim ve titreyen bedenime aldırmadan ağlamaya başladım. Annemi istiyordum. Şu kapıyı açsın ve içeri girip 'Sare'm, ben geldim. Hadi seni güzelce yıkayalım.' desin istiyordum.
Ya da gelsin 'Su çok soğuk, hasta mı olmak istiyorsun sen?' diyip bana kızsın istiyordum.
Ben annemi istiyordum.
Gözyaşlarımı sildim ve soğuk suyun kafamdan aşağı inmesini sağladım. Yıkanmalı ve güçlü olmalıydım. Ağlamam bir şey değiştirmeyecekti. Annem ve babam geri gelmeyecekti. Zangır zangır titreyen bedenime rağmen banyodan çıktım ve soğuktan moraran ellerimle havluyu kavradım.
Üzerimi kurularken artık soğuğa dair bir şey hissetmiyordum. Vücudum buz oldu diye düşündüm ve kendi kendime güldüm. Karşımdaki aynaya gözüm ilişince yüzümdeki gülümseme asılı kaldı. Dudaklarım mosmor olmuştu ama asıl dikkatimi çeken şey o değildi.
Sol göğsümün hemen üstünde iki tane ben vardı ve ikisi de yan yana duruyordu. Bu benlerin daha önce olmadığına emindim çünkü annem yıldızlarımı en az benim kadar seviyordu ve her banyoda eğer yeni bir benim çıkmışsa bunu fark edip 'Sare, yeni bir yıldızın var artık,' diyip kocaman gülümserdi.
Simsiyah benlerim aynadan bana gülümserken tek düşünebildiğim anne ve babamı artık göğsümde taşıyor olduğumdu.
Gözümün önüne gelen anı karşısında dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Sağ elimi yavaşça sol göğsüme yasladım. "Sizi seviyorum. Hiçbir zaman sizi düşünmeyi bırakmadım." Yutkundum ve gözlerimi gökteki en parlak iki yıldıza çevirdim. Beni izliyorlardı, hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuma
Fanfiction"Sen kendi yıldızlarını vücudunda taşırken bir şeyi hep unutuyorsun." Attığı her adımda üzerime doğru gelmeye devam ederken en son karşımda durdu ve kafasını eğip kulağıma doğru fısıldayarak konuştu. "Sen kara deliğini de vücudunda taşıyorsun. Hem d...