Zilin çalmasıyla başını kaldırmıştı sarışın, üçüncü dersin teneffüsüydü ve kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Bu teneffüsü uygun görmüştü ve öğretmen çıkar çıkmaz sırasından kalkıp koridora çıkması gerekiyordu.
Öğretmen hızlı adımlarla sınıftan çıkarken aynı hızda Jimin doğrulmuştu yerinden. Sınıf kapısına yol alırken bazılarının bakışlarıyla karşılaşmıştı. Bazıları ise arkasından bağırıyordu.
"Kapıyı kapat mankafa!"
Kapıyı sertçe çekip dolup taşan kalabalıkta üst kata çıkmak için merdivenlere yönelmişti. O sırada dokuzuncu sınıf olduğu her halinden belli olan iki erkek öğrenci arkasından bağırmıştı.
"Senin gibi engelliler için asansör yapmışlarken niçin merdivenleri kullanmakla uğraşıyorsun ki?"
Cevap vermek istemiyordu, duymazdan gelmeye çalışarak hızlıca merdivenlerden on ikinci sınıfların olduğu kata çıktı. Buradakiler biraz daha olgun bir seviyede diye kendini tatmin etmeye çalışıyordu. Artık sınıftan dışarı adım bile atamadığı günleri hatırlamak istemiyordu o gereksiz ne dediğini bilmeyen insanlar yüzünden.
Onun sınıfını biliyordu ve oraya doğru adımlarken bir anda duraksadı. Belki de onu burada beklemeliyim. Benim yüzümü hiç görmedi. Düşünceleri ile karar vermeye çalışırken görmüştü sınıftan çıkan bedeni. Utanç duygusu onu yiyip bitirirken kolundan tutma isteği gelmişti.
Ne yapacağını bilemiyordu. Onu görüp diğer herkes gibi yapmasından korkuyordu. Sonra Taehyung'un mesajını hatırladı.
"...Ben bu zamana kadar kimseye sırf onun konumu yüzünden önyargılı davranmadım."
"Senin hakkında ne düşündükleri umurumda değil."
Kendi kendine rahatlamaya çalışırken neredeyse koridorda kaybolacak bedene yetişmek için koşmaya başladı. Kendini tutamayıp "Taehyung!" diye bağırırken herkes Jimin ve Taehyung'a bakıyordu. Taehyung şaşkın bakışlarla daha henüz yanına varan sarışına bakarken kaşlarını çatmıştı.
Hiçbir zaman onun olacağını tahmin etmemişti.
Hâlâ herkes şaşkın dolu gözlerle onlara bakarken Taehyung bir el işaretiyle dağılmalarını belirtmişti. Jiminse kafasını utançtan kendini kazağının içine sokmak istiyordu.
Konuşmak için iyi bir yer olmadığını düşündüğüne kolundan bahçeye indirmek için merdivenlere sürüklemişti Taehyung. "Özür dilerim Taehyung." Bahçeye iner inmez bunu söylemeye borçlu olduğunu düşünmüştü sarışın.
"Neden özür diliyorsun?"
"Adını bağırarak söyledim, rezil ettim seni."
"Rezil olmadık, böyle düşünme. Ben hiç öyle hissetmedim."
Bazılarının şaşkın bakışları bahçeye çıkarken de üzerlerindeydi ve Jimin Taehyung'un kendisi yüzünden okuldaki imajın zedelenmesinden korkuyordu. Ağaçların olduğu, voleybol sahasına bakan yerdeki banklara oturduklarında Taehyung sarışının konuşmasını bekliyordu.
"Eee ne düşünüyorsun?"
"Ne?"
"Benim gibi birisi için ne düşünüyorsun?"
"Hiçbir şey, bu konu hakkında konuşmak için mi geldik?"
"Hayır. Neden geldiğimizi bilmiyorum benim amacım sadece kendimi sana göstermekti."
Uzun boylu duyduklarıyla gülümserken konuşacak bir şey arıyordu. Jimin ise hâlâ diğerlerinin bakışlarındaki anlamı kavramaya çalışıyordu.
Taehyung diyecek bir şey bulamadığında gözlemlerini açıklamaya başlamıştı.
"Aslında baya güzelsin sen hâlâ sende neyi bulamadıklarını anlamıyorum."
Duyduğu iltifatla yanaklarının kızarmasına engel olamamıştı kısa boylu. Şaşkınlıkla gülümserken ne diyeceğini bilemiyordu. Ona göre telefondan iletişim kurmak daha az utanç vericiydi.
"Teşekkür ederim..."
Birbirleriyle bakışırken, daha çok Taehyung bakıyordu Jimin ise utançtan gözlerini kaçırıyordu, yanlarına bir çocuk gelmişti.
"Taehyung? Bizi bu deliyle vakit geçirmek için mi ektin?" Taehyung sinirle ayağa kalkarken, Jimin'de refleksleriyle ayağa kalkmıştı.
"Onun hakkında düzgün konuş Taeyong."
"Bak sen, şuna beni tercih mi ediyorsun?"
Kendisine cansız muamelesi yapıldığını düşünerek sinirlenmişti Jimin. "Düzgün konuş ben de bir insanım." Taeyong sesli bir kahkaha atmıştı. "Hadi ya?" Taehyung ilk defa birisini arkadaşlarına tercih etmişti. Böyle olsun istemiyordu, tercih etmek değil onlarla da tanıştırmak ve yakınlaştırmak istiyordu fakat onlar Jimin'e kendisinin baktığı açıyla bakamıyorlardı.
"Düzgün bir şekilde konuşmayacaksan, anlaşılıyor ki konuşmayacaksın, git buradan Taeyong. Beni bir daha arama." Taeyong tekrar bir şey diyeceği sırada herkesin bize baktığını anlayınca elinden bir şey gelmemiş ve arkadaşlarının yanına dönmüştü.
Taehyung da tekrar Jiminle beraber banka oturduğunda Jimin'in içi huzursuzlukla dolmuştu.
"Taehyung... Bunu yapmak zorunda değilsin."
"Neyi?"
"Bana sırf kötülük yapmasınlar diye dolaşacaksın yanımda. Ben bunu istemiyorum."
Sarı saçlının söylediğiyle kaşlarını çatmıştı Taehyung. O hiçbir zaman böyle düşünmemişti. Hatta fikri bile ortaya atarken istediği sadece okulda da beraber olabilmekti. Onu her şeyiyle merak ediyordu. Onunla ilgilenmeye başlamıştı.
Jimin bunları duyacağını bilseydi kesinlikle sınıfına geri dönmezdi. Taehyung'un ne diyeceğini beklemeden gözleri yaşlı bir şekilde sınıfına yol almıştı.
Arkasında endişeli bir Taehyung bırakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unadulterated
FanfictionSaf insanlar insanlarla bir iletişim içindeyken söyleyebileceği en kırıcı olmayan cümleyi düşünürler, çok fazla düşündükleri ve kirli insanların bildiği şeyleri bilmedikleri için 'salak, gerizekalı' gözüyle bakamazsınız. Böyle bir tavrı hak etmedikl...