[1504] - not yazısı #2
Arşa çekilen uykularımın verdiği uykusuzluğun getirisi pek bir şeyler sunmuyor ruhuma. Kendi yatağımda saatlerce tavanı seyredip, gözlerim önünde canlandırmaya çalıştığım, ama bir türlü başaramadığım silüetleri inceliyorum. İşittiğim, kulağımda sessizliğe rağmen çınlayan müzik sesleri de eşlik ediyor karanlıkta dans eden irislerime. Hiçbir fikrim yok. Şizofren değilim veya deli.. Ama sessizliğin hiçliğinde bunları işitmem beni gözlerde, ya da akıllarda aklını yitirmiş bir tasvirle nitelendirir.
Elim kolum bağlı şekilde saatlerimi boş odada harcayıp, geceleyin bir köşede oturmuş duvarları seyre dalarken buluyorum kendimi. Uyuyamıyorum.. Lanet olsun ki, uyuyamıyorum!.. Nefes almak ciğerlerime teker teker iğne batırıyorlarmış gibi bi’ ızdırap çektiriyor. Canım yanıyor.. Ellerime bakıyorum. Yara bere içinde. Oysa bir şey yapmıyorum. Sinir nöbetlerimde acısını duvarlardan çıkmam neden sunuyor buna. Şu cümleleri yazarken acımıyor da değil. Çok acıyor, evet.. Sanırım umursamamalıyım.
Ah, bu gece biraz kasvetli ve de üzgün bir ruh hâli egemenlik sürdürüyor saltanatıma. Çünkü Jeongguk ile karşılaşamadım bugünlerde. Sanırım bir alışkanlık hâli oluşturuyor bende. Emin değilim. Belki de aklımın bana oynadığı bir aldatmaca bu. Ürkmüyor da değilim hani.. Ya o da bir gün herkes gibi hayatıma sadece dinlenmek için girdiğini söylerse? bunu duymak beni pek korkutuyor. Ama elimde değil...
Gülüşü.. Hayır, hayır Taehyung. Sus, sus.. Gitmem gerek, üzgünüm. Çokca üzgünüm..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enfer
General Fiction" Gözlerin, cennetin gökyüzünden çalınmış birer yıldız gibi. Lâkin bir yok oluş böylesine güzel, böylesine hazin olmamalıydı Jeongguk.. "