Herkese merhaba!Bu sıkıcı karantina günlerinde çok sıkıldığım ve belki birazcık da olsa sizi keyiflendirebilmek için özel bölüm yazmaya karar verdım. Toplamda üç adet özel bölüm yazacağım. İyi okumalar.
Bu arada 'KARANLIKTAKİ PARILTI' adlı kitabımı okumayı unutmayın...
Ayrıca beni takip etmeyi de unutmayın. Sizleri çok seviyorum.
Mümkün olduğunca evde kalmaya çalışın lütfen.
*******************
7 ay sonra...Güne yüzüme vuran güneş ışığıyla başladım. Gülümseyerek gözlerimi açtım. Ayaklarımı yataktan sallandırarak penceremden dışarıya, o masmavi gökyüzüne baktım. Bulutlar beyaz pamuk şekerleri andırıyordu.
Bir dakika ya ben pamuk şeker sevmem!
Offff Ayşıl hayalin bile düzgün değil be kızım. İlla kendi hayalini mahvedeceksin yani dimi? Hayalimin giriş kısmındaki gibi uyanmayı çok isterdim ama bakın nasıl uyandım.
Alt kattan sanki savaş varmış gibi sesler geliyordu ve kapımda bağırıp beni uyandırmaya çalışan bir annem vardı.
Bu gürültü ne yaaaa!!! Bir sabah da sessiz sakin bir şekilde uyanamayacak mıyım ben?
O an sanki bir şey hatırlamam gerekiyormuş gibi hissettim. Sanki bugün önemli bir gündü. Ama bugün günlerden neydi?
5 dk sonra...
Aaaaa hatırladım.
Alper abimin nişanı var bugün. İyi de ben niye hala yataktayım o zaman ve bu bağırışmalar da ne?
Yataktan aceleyle kalkıp odamdaki banyoya gittim ve elimi, yüzümü yıkadım. Hemen odama dönüp elime gelen ilk pantolon ve tişörtü giydim. Makyaj masamın üzerinden tarağımı alıp aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı taradım. Aynada kendimi gelişi güzel süzdüm. Kot rengi dar pantolonumun üzerine, açık mavi tonlarındaki tişörtümü giymiştim.
Dikkatinizi çekiyorum, giymiştim. Benim haberim bile yok yani. Neyse uzattım.
Ayakkabılarımdan beyaz olanı kaptığım gibi yine beyaz olan beyaz çoraplarımla beraber ayağıma geçirdim. Beraber derken önce çorabı giydim tabii ki.
Hızlı adımlarla odamın kapısına ilerledim ve kendimi dışarı attım. Merdivenleri resmen bit çita hızıyla inmiştim. Merdivenin son basamağında durup etrafı taradım. Hazırlıklar çoktan başlamıştı. Saat kaçtı acaba? Zaten bir haftadır evde müthiş bir temizlik yapılıyordu. Sabaha karşı da yemeklerin hazırlanacağını duymuştum fakat bilirsiniz bu işlerde pek iyi değilimdir. O yüzden annem ve özellikle Alper abim. Beni üstün bir çabayla hazırlıklardan uzak tutmaya çalışıyorlar ki bu benim işime gelir.
Annem büyük bir ihtimalle mutfaktaydı. Bana iş vermeyeceğini biliyordum ama ne olur ne olmaz annemden uzak durmamda fayda var. Belki kafasına süslemelerden biri düşmüştür ve bana da görev verme kararı almıştır. Bilemeyiz dimi? O yüzden ben en iyisi bahçeye çıkayım. Hızlı ve minik adımlarla kimseye görünmeden kenardan kenardan bahçeye çıktım. Abilerimin hepsi buradaydı. Çardakta oturmuş sohbet ediyorlardı. Hoplaya zıplaya yanlarına vardım ve kendimi çardağa attım.
''Selam abiciklerim!''
Hepsi birden bana dönüp. ''Hoş geldin prensesim'' dediler.
Sonrası klasik gelişti. Hepsi birbirine 'Ayşıl benim prensesim' bakışı attılar ama en sonunda şu anki önemli konunun bu olmadığını fark etmiş olmalılar ki Alper abime baktılar. Alper abim biraz (!) fazla gergin duruyordu. Abilerimin tüm dikkati Alper abimin üzerindeydi. Bu ilgisizlikten sıkılarak telefonumu elime aldım ve Toprak'la mesajlaşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHH ŞU ABİLER !!!
ChickLitAHH ŞU ABILER ADINDAKİ İLK KITAPTIR.!!! BU KİTAP YAYIMDAN KALDIRILIP DAHA SONRA TEKRAR YAYIMLANMIŞTIR! *25.02.2019 #beyazatliprens #1 *************************** O daha 16 yaşında bir genç kız. Sevdiği adam onu korumak için gittiğini söylerken doğru...