Selam ben Dolunay

23 14 3
                                    

"Selam. Burada tek başına ne yapıyorsun?" sesi ilk başta çıkaramayınca arkama döndüm. Üfff yine mi bu çocuk artık sıkmaya başladı. "Selam. Ayrıca sanane!" "Bak ben senin burada olduğunu bilmiyordum sadece çok canım sıkıldı ve ben de basket oynayacaktım. istemiyorsan giderim sorun değil. Ama sabah yaptığım şey için gerçekten özür dilerim. Sadece arkadaş olmak istemiştik. Neyse ben gideyim sonra görüşürüz" dedi ve hızla uzaklaşmaya başladı. Bunları söylerken gözlerinde gerçekten pişmanlık gördüm bu yüzden hızla yerden kalkıp Enes'in bileğini tuttum ve kendime çevirdim. gözleri şaşkınlıkla açılırken ona basket topunu uzattım ve "Bir maça var mısın?" deyip gülümsedim. Onaylar anlamda başını salladı ve elimden topu aldı. Biraz oynadıktan sonra zil çaldı ama şimdiki ders beden olduğu için umursamadık ve devam ettik. Bana bilerek yeniliyordu ve inanılması güç bir şekilde 2 tane basket atmıştım. Ders zili çaldığında kaşlarımı çatıp ona baktım ve "Bilerek yenildin değil mi? Seni kendim de yenebilirdim!" dedim. Sırıttı ve bana yaklaştı "Baskette ne kadar kötü olduğunu ilk on dakikada anladı bu yüzden bilerek yenildim. Açıkçası o 2 basketi nasıl attın bunu cidden merak ediyorum" söylediklerine kahkaha attım ve bir yandan da "Allah yardım etti" bu dediğimle daha çok gülmeye başlamıştık. Artık gülmekten karnım ağrımaya başlamıştı ki birden kapı sert bir şekilde kapandı ve bir kilit sesi duyuldu. Korkuyla Enes'e baktım o da bana aynı şekilde bakıyordu koşarak spor salonunun kapısına geldik yumruklamaya ve bağırmaya başladık. Birkaç dakika sonra pes edip yere oturdum ve sırtımı kapıya yasladım. "Sanırım burada kaldık." dedim ve ardından sıkıntıyla nefesimi verdim. "Biz çok sesli gülüyorduk duymuş olmaları lazımdı sanırım bilerek kilitlendik." dedi. Evet biz baya sesli gülüyorduk yan gelen işinin bizi kesin duymuş olması lazım. "Eğer akşama kadar dersi olan sınıf yoksa sabah hizmetliler burayı silmeye geliyor onlar bizi çıkarır." dedim. Eğer gerçekten biri bizi bulmazsa sabaha kadar Enes ile burada kalacaktık ve ben nedense hala Enes'e güvenmiyorum. "Sabaha kadar konuşuruz biz de o zaman çünkü benim telefonum sınıfta çantamın içinde sınıftan çıkarken de seninkini sıranın üstünde görmüştüm." evet işte bu konuda haklıydı. Eğer o Alper beyin yoksunu kişiliksizine sinirlenmeseydim telefonumu kesin alırdım. Seslice nefes vererek benim yanıma oturdu. Bana baktığını hissedince rahatsız olup yerimde kıpırdandım. Bu hareketim üzerine "Bana hala güvenmiyorsun değil mi?" diye sordu. Yüzüne baktım gözleri dolmuştu ve dokunsan ağlardı kesin. Ona güveniyor muydum? İşte bunu gerçekten bilmiyorum. Ama gerçekten ona güvenmek istiyorum iyi birine benziyor gözleri bütün duygularını dışarı yansıtıyor. Gözlerine ilk defa yakından bakınca çok anlamlı baktığını fark ettim. Eğer burada kalmasaydık sanırım onun yüzüne bile bakmazdım asla. Tam ağzını açtığı an ona sarıldım ve bir fısıltı şeklinde kulağına "Güvenmek istiyorum" dedim. Bunu duyunca onun ellerini belimde hissettim. Birden ellerini sıkıca belime bastırdı ve başını omzuma koydu. Ne yaptığını anlamaya çalışırken omzumda bir ıslaklık fark ettim. AĞLIYORDU!! Yüzüne bakmak için bedenimi geri çekmeye çalıştım ama daha sıkı sarıldı yüzüne bakmamı istemediği için ben de üstüne gitmedim. Beş dakika sonra sakinleşmişti ve kollarını belimden çekip hızlıca ayağa kalktı. Bana arkası dönük bir şekilde gözyaşlarını koluna sildi ve derin bir nefes alıp tekrar yanıma oturdu. Ve konuşmaya başladı "Bak Dolunay sana anlatmam gereken bir şey var. İki sene önce İzmir'e tatile gitmiştiniz sen ve yanında iki arkadaşın hatırlıyor musun?" evet hatırlıyordum. Delfi, ben ve Delfin'in sevgilisi olan Berke birlikte İzmir'e Berke'nin ailesinin yazlığına gitmiştik. Ama bunu Enes nereden biliyor ki? Olumlu anlamda başımı salladım ve tekrar söze girdi. "12 Temmuz 2018 saat 12 civarı bir bara arkadaşlarımla eğlenmeye gitmiştik. Siz de oradaydınız ve ben bütün gece seni izledim. Giyinişinle, bakışlarınla, hareketlerinle diğer kızlardan daha farklı olduğun göze çarpıyordu. O gün sen biraz sarhoştun ve yanındaki Delfinle diğeri dans ediyorlardı. Ben de hemen senin yanına oturdum. Sana tam bir şey söyleyecekken Delfin masaya geldi ve seni çekiştirerek kaldırdı. Sonra gittiniz peşinden gelecektim ama yüzüme bile bakmadığın için kortum. O günden sonra hergün seni düşündüm. İnan o bakışların o yüzün aklımdan çıkmadı. Sonra seni biraz araştırdım sanırım Delfinle beraber Berk diye bir çocuğun evinde kalıyormuşsunuz. O yazlığa geldiğim gün siz bavullarınızı arabaya koyuyordunuz. Havaalanına kadar peşinizden geldim İstanbul uçağına bindiğinizi gördüm. Sonra da senin karşına çıkabilmek 2 senemi aldı. Ve sabah o yaptıklarımla herşeyi mahvettim. Gerçekten çok özür dilerim ben öyle biri değilim yemin ederim. Sadece seni görünce kendime hakim olamadım. Özür dilerim Dolunay." dedi. Gözleri gözlerime yalvarırcasına bakıyor ve sanırım beni bu kadar seven ve değer veren birine şans vermeliyim. Ona nazikçe gülümsedim ve elimi uzattım "Selam ben Dolunay." ne yaptığımı anlarmış gibi gülümsedi ve havadaki elimi sıktı "Enes memnun oldum."

Benim Küçük BELAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin