Ben Rasim Ataş, ölmeden önce yaşamış olduğum çok garip bir anımı sizinle paylaşmak istiyorum.
Anıma başlamadan önce şunu da belirteyim bu bir intihar. Her şey kardeşim gibi gördüğüm arkadaşım Berke'nin kendim için yazdığım romanlardan birini alıp okudu ve beğenmişti yani buraya kadar her şey çok normaldi ki Berke romanlarımdan birini yayın evine gönderene kadar. Olayın her şeyini size anlatacağım tam olarak 11 Temmuz da 2020 tarihinde gerçekleşmişti:
Sıcak Temmuz ve Bursa'nın esen havası tüm halkın üstünde ferahlık oluştursa da benim üstümde sıkıntıdan başka bir şey yaratmıyordu. Evin içinde kendimi hapis hayatı yaşıyormuş gibi oluyorum dışarıda sadece Berke ile çıkıyordum. Berke de İzmir de babasının yanında çalışıyordu. Berke benim tabiri caiz se bebeklikten beri arkadaşım. Ailelerimiz biz daha doğmadan birbirlerini tanıyormuş. Berke ile dışarı çıkarım her şeyimi ona anlatırım ve sadece ona güvenirim. Daha doğrusu Berke haricinde arkadaşım yok bile denilebilir. Berke Afyon Kocatepe Üniversitesi Bolvadin Meslek Yüksekokulunda Bilgisayar Programcılığı okuyor. Berke 1.74 boyunda esmer kahverengi gözlü hafifte olsa yakışıklı son derece güvenilir. Ben ise mezuna kalmış hem bir yandan çalışan hem bir yandan tekrardan üniversite sınavına hazırlanıyorum. Berke olmasa dışarı çıkıp gezmek hiç istemem neyse konumuza gelelim.
Ben romanlarımı bilgisayar yerine daha çok ajandaya yazarım. Romanlarımı yazarken bir yandan da yabancı melodili bir müzik eşliğinde kendi hayal dünyamda gezinirim. Günlerden cumartesi idi ve Berke'nin işleri birazcık olmadığı için o gün iş çıkışı Bursa ya dönmüşler ve Berke duş alıp direk bana geldi. Elinde karton bir poşet vardı ve Berke: "Eee birader içeri buyur etmeyecek misin?" dedi. Benim romanlarımda Berke sürekli olduğu için roman yazmaya öyle daldım ki sanki Berke İzmir den değil de odadan gelmiş gibiydi.
Ben
"Gel Gel içeri kardeşim." dedim.
Berke
"En son aradığımda bana yeni bir romana başlayacağını söylemiştin bende sana bunları aldım" dedi ve elindeki karton poşeti bana doğru uzattı. Karton Poşeti açtığımda içinde orta boy bir ajanda ve 3 tane ince uçlu pilot kalem vardı.
Ben
"Berke gerek yoktu aga, teşekkürler" dedim.
Berke
"Ne demek aga, şimdi adım gibi emin ki sen roman yazmaya odaklanmışken akşam yemeğini unutmuşsundur demi?" ve bana doğru bakmaya başladı. Beni çok iyi tanıdığı için devam etti.
"Sana orta boy pizza sipariş ettim yanında coca cola zero "dedi.
Ben
"Berke ben şimdi bir şeyler hazırlardım aga ne gerek var?" aklımdan Berke'nin parasını benim için harcamasını istemiyordum.
Berke
"Şimdi bana verdiğin sözü tut" dedi. Ben aklımdan geçen ilk şeyi söyledim.
Ben
"Katedralin arşiv deposunda " Berke'nin bakışları sonrası "pardon sen yokken pek dışarı çıkmıyorum ve buda gerçek ve hayal dünyamı çakıştırıyor" dedim ve "aklımdan acaba ne sözü vermiştim?" derken
Berke bana sözümü hatırlattı.
Berke
"Rasim unuttun mu bana bir tane romanını okutturacağını söz vermiştin? Unuttun mu? " dedi.
Ben her ne kadar romanlarımı kimseye okutmak istemesem bile Berke bunların dışındaydı. Berke öz kardeşim Şeyma dan bile daha özeldi benim için. Ben çalışma masamın altında demirden çekmecenin 2. Çekmecesinde Berke'nin bana verdiği ajandayı çıkardım ve Berke'ye uzattım. Ama ellerim sanki benim kontrolümde değilmiş gibiydi ve ajandayı Berke'ye vermek istemiyordu. En sonunda Berke'ye
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalimdeki Kadın
ChickLitRasim Ataş akıl almaz bir olaya şahit oluyor. Arkadaşları arasında sönük pısırık çocuk yazdığı romanlarla tanınmaya başlamadan önce hayalinde oluşan bir kadını ajandasına yazıyor ve sabah uyandığında ...