RAPUNZEL-3

151 11 0
                                    

Utana sıkıla çocuğun yanına doğru yürüdüm 

"Şey.. teşekkürler yani kardeşime göz kulak olduğunuz için."  tam cevap vericekken gözü arkada bir yere takıldı ve göz bebekleri yavaşça büyümeye başladı. Ne olduğunu anlamak i,çin arkama döndüğümde Bono'nun bize doğru koşkutuğunu gördüm. Evet Bono bizim olmasaydı kesinlikle bende böyle bir tepki verirdim.

Bono'ya tasmasını takmak için Oğuz'u kucağımdan indirdiğimde çocuk dahada şaşırdı. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışırken neredeyse yanımıza gelmiş olan Bono'ya tasmasını taktım. Bono hırlamaya başladığında hırlatığı tarafa baktım ve sanırım adı Berk yada Berkay olan çocuğun Oğuz'u kucağına almış bir şekilde bir kaç adım geride olduğunu gördüm. Oğuz kucağından inmek için debeleniyordu. 

Berk yada Berkay herne ise hala Bono'nun bize ait olduğuna inanmıyor gibiydi. Ayağa kalkıp Bono' nun tasmasını tutarak onlara doğru yaklaştım ve Oğuz'u koltuk altlarında tutup yere indirdim. 

"Tekrar teşekkür ederim, biz gitsek iyi olur . Tekrar teşekkürler. İyi akşamlar." deyip tebessüm ettikten sonra Bono'nun tasmasından ve Oğuz'un elinden tutup arkamı döndüm. Birkaç adım atmıştım ki biri omzuma hafifçe dokundu, arkamı döndüğümde o sözde prensimin olduğunu gördüm. 

Bir anda eğilip Oğuz'a birkaç şey söyledikten sonra Oğuz gülerek elimden Bono'nun tasmasını aldı ve "prensimin" arkadaşlarına doğru ilerlemeye başladı. 

"Bana teşekkür etmiştin değil mi?" dediğinde şaşkınca kafamı salladım.

"Sen borçla ilgili birşey söylemedin ama ben senin bana borcun olduğunu düşünüyorum." dediğinde daha da şaşırdım.

"Ben senin kuzenine göz oldum, sen kardeşime göz kulak oldun borç diye bişey kalmadı."

"O borcun bana değil ben senin kardeşine göz kulak oldum, kuzenim benim sorumlulumda değildi o borç benim sayılmaz." derdi neydi bunun

"Peki, ne istiyorsun ? Kafede sana yemek ısmarlaya bilirim."  gerçekten sıkılmıştım

"Bir, asla bir kıza yemek yada herhangi birşey için para ödetmem. İki, kardeşine eğer göz kulak olmasaydım belkide organ mafyasının  eline düserdi yani bu demek oluyor ki bana nerdeyse bir can borcun var."  ne dediğinin farkındamıydı bu.

"Ne istiyosun sana organlarımı vermemi mi?"  kahkaha atmaya başladı.

"Ben aslında senden can karşılığında canımı kurtarmanı istiyorum." anlamadığımı belirtircesine suratına baktığımda şükürler olsun ki  cevap verme gereği duydu.

"Yarın ablamın düğünü var ve babam oraya bir eşle gitmem gerektiği kanısında yani kısaca bana eşlik etmeni istiyorum."

"Üzgünüm bunu yapamam yani seni tam olarak ,hatta hiç tanımıyorum. Ve bu olayın canınla alaksının  ne olduğunuda anlamadım."

"Babam biraz haylaz olduğumu, yaramazlıklar yaptığımı falan düşünüyo, birazda bana güveni yok gibi. Dostalarına karşı benim tarafımdan çok sevdiği kızının düğününde rezil olmak istemiyor ve yanımda götürdüğüm bir kızın beni bir beyefendi gibi göstereceğini düşünüyor. Babam çevresine öenm verir Rapunzel,  eğer irtibatı sarsılırsa gerçekten sonu benim için iyi olmaz." babası nasıl bir adamdı böyle?

"Baban seni gerçekten öldürür mü?" 

"Hayır ama artık pek bu şehirde olamam. Lütfen gerçekten buna ihtiyacım var sadece 1 gününü benimle geçireceksin."

Ah ne kadarda kolay söylemişti. Hiç tanımadığım biri ve ailesiyle bir gün kadar basit bir şey olabilirmiydi zaten.

"Baban bile sana birazcık güvensiz ise belkide organ mafyası sensin sana nasıl güvenebilirim. ya da organ mafyası benim sen bana nasıl güvenebilirsin?"

"Organ mafyası olsam kardeşini alıp kaçmıştım zaten ve senden organ mafyası olmaz, yüzünden iyilik akıyor." 

"Gerçekten ebn çok mu gerekliyim arkadaşlarından biri olmaz mı?"

"Olmaz, olamaz hiç biri senin gibi görünmüyor oraya onlardan biriyle gitsem durum dahada kötüleşir bak onlara birde kendine bak sadece dış görünüş olarak."

Evet gerçekten dış görünüş olarak bile farklıydık. benim üzerimde pantalon ceket varken onların üzerinde şort vardı bu havada şort giyecek kadar ne yaşadıklarını bilmiyordum bana ben yaşamak istemediğimi biliyordum.Gözlerindeki koyu makyaj burdan belli oluyordu. Bir anda içim korkuyla sarsıldı Oğuz onların yanındaydı.

"Şey tamam Oğuz buraya gelebilir mi artık?"

"Gördün mü kardeşini onlara emanet bile etmeye korktun birde onaları düğüne götürdüğümü düşün. Söz veriyoum ailemele çok fazla tek başına kalmayacaksın. Söz veriyorum ama nolur kabul et." 

Tamam bana yalvarmılştı ve gerçekten bana ihtiyacı var gibiydi.

"Tamam gelirim." İnsanlara özellikle bana ufacıkta olsa yalvaran insanlara sırtımı dönemezdim.

Derin bir nefes verdi.

"Gerçekten çok teşekkür ederim yarın seni erkenden alırım beraber alışverişe çıkarız."

"Alış veriş derken?"

"Sana elbise almalıyız ailem garip bir insan topluluğu yani sana birşey demelerini istemem." Sabret Ece sabret.

"Tamam, kaçta buluşalım?"

"9 gibi seni evinden alırım."

"9 iyi ama evimi bilmene gerek yok burdsa buluşuruz."

"Tamam sen nasıl istersen ama bari telefon numaranı verde birşey olursa haberleşiriz." Bana uzattığı telefonu aldım ve telefon numaramı girdim.

"Adım Ece, resmi olarak tanışalım bari." diyip elimi uzattım.

"Ben de Berkay"  Elimi sıktığında gülümsedim ve Oğuz'a doğru ilerlemeye başladım.

Oğuz'un elinden tutup parkın çıkışına doğru ilerledim. 

RAPUNZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin