Selam arkadaşlar yeni bir bölümle karşınızdayım.Uzun bir süredir giremiyorum o yüzden bu bölümle telafi ederim inşallah.
medyada;Nil İpek-Gömülür
Eee iyi okumalar o zaman
.....................................
Pencerenin pervazında durmuş gökyüzündeki en cılız ışığı yansıtan yıldızımı arıyordum.Her gece benliğime sessiz çığlıklarımla ruhumu fısıldardım.Yine her gece gibi geçmişimi anlatıyordum benliğime neden bu kadar zavallıydım?
Aklıma küçüklüğümle ilgili gelen bir anıyla gözlerimi kapattım. Ruhumun sessizce feveran ettiğini hissediyordum.
Kasım 2005
Her zaman ki gibi alışamadığım bana yabancı gelen yurda baktım doğduğumdan beri bur da yaşıyordum.Oturduğum boyası kalkmış banka yaslandım gözlerimi kapatıp bur da olmadığımı ve sıcak yuvamın bahçesinde oturuyormuş gibi hissetmeye çalıştım annemin beni çağırdığını duyunca sıcacık bir gülümsemeyle ona döndüm bulanık görünen yüzüyle kaşlarımı çatıp heyecanla ayağa kalktım benliğimin en çok ağır darbelerini aldığım kişiye doğru yürümeye başladım.Göremeden kaybolmasıyla benliğimin sarsıldığını hissettim.Tek benliğim değil ben de sarsılıyordum aniden nefesim kesildi gözlerimi açtım.Gözümün önünde sallanan Nefise Teyzenin eliyle yüzüne donukça baktım yine tam annemi görmek üzereyken yok olmuştu bir kere olsun bana seslenmesini beni çağırmasını beni bu aptal yerden bu aptal insanlardan uzaklaştırmasını istemiştim ama o beni yine terk etmişti.
'Kızım duyuyor musun beni?'
Endişeyle bana bakıyordu daha fazla öyle bakmasını kaldıramamıştı benliğim kızgınlıkla ayağa kalkıp bağırdım.
'Ne var yine beni odasına mı çağırıyor o pis kadın'
Nefretimi Nefise Teyzeye kusmuştum yine tam görmek üzereydim yine tam hissetmek üzereydim her zaman bulanık olan o yüzünü artık görmek istiyordum.Gözlerimden düşen yaşlarla Nefise Teyzeye baktım bana yaklaşmaya çalıştı onu ittim.Gözlerimi sert bir şekilde silip benliğime ait olmayan yabancı yere koştum. Benliğimin hiç ait olmadığı yerde yine eziyet zamanımdı yine hakaret zamanımdı.
Odasının önüne gelince kapıyı çalmadan içeriye daldım.Nefret kusan gözlerinin odağı olduğumda koltuğundan kalkıp üzerime yürüdü. hızını alamayıp yüzüme vurduğu tokatla benliğime yediğim kaçıncı darbelerdi.
Soğuk zemini hisseden vücudumla ürperdim.Başımı kaldırdım ağzıma gelen metalik sıvıyı elimle sildim ve hızlıca ayağa kalktım.
'Sana kaç defa diyeceğim buranın huzurunu bozmayacaksın kimseye karışmayacaksın yediğin dayaklar cezalarla hala akıllanmadın mı ucube?'
' İstediğin kadar dayak istediğin kadar ceza ver beni durduramayacaksın anladın mı?'
Benliğim avaz avaz çığlıklarla bağırdı bir kere daha öfkemi,nefretimi,sinirimi,kırgınlıklarımı,yalnızlığımı,sevilmediğimi,kimsesizliğimi hissettim.
Yorulmuştum,tükenmiştim artık çektiğim fiziksel acıları hissetmiyordum artık sadece ruhumun yediği darbeleri hissediyordum.
Benim fiziksel acıyla ağlamam gerek değil mi yediğim dayaklarla fiziksel acıyı hatırlamıyordum ben bu yaşımda beni kaldırmayacak kimsenin olduğunu anlıyordum fiziksel acılar artık acıtmıyordu en çok acıtan en çok kanayan ruhumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP SEVDA (Askıda)
Teen FictionYa anlaşmalarda beraberinde aşkı doğurursa? ........... Sinirle ona doğru yürüdüm önünde durunca ne kadar kısa kaldığımı bir kere daha anladım 'Bir kızım deme bana senin kızın falan değilim ikincisi çok meraklın değilim şimdi bitirebiliriz anlaşmay...