Bir öğle vakti üç hilalli sancak dalgalandıran bir Osmanlı kalyonu sahil kıyısına geldi. Sancak Reis'i sahile sürüklediler. Bir dakika bile beklemeden onu bu ıssız sahilde ölüme terk edip Akdeniz'in serin sularına yelken açtılar. Sancak Reis çaresiz bir şekilde yere oturup Osmanlı kalyonunun ufukta kayboluşunu izlemeye başladı.
Sancak Reis, Osmanlı Donanmasının en ünlü kaptanlarından biriydi ve doğrudan Kaptan-ı Derya'nın hizmetindeydi. Kaptan-ı Derya Cahit Paşa nitelikli ve başarılı bir kaptan olduğu kadar karanlık işlerle uğraşan kötü birisiydi de. Denizde terör estirir, sahillerdeki vilayetlerden zorla haraç toplar ve karşı çıkanları ise katlederdi. Lâkin bu işlerin hiçbirini kendisi yapmazdı, himayesinde ki kaptanları sürekli maşa olarak kullanırdı ve Sancak Reis'te onlardan biriydi. Cahit Paşa'nın bu yaptıklarına daha fazla katlanamayan Sancak Reis ona karşı isyan etti. Bu durum karşısında Cahit Paşa onu Sultân'a bir vatan haini ve diğer devletlerin ajanı olarak gösterdi. Bunun üzerine Sultân, Sancak Reis'in sol kulağını kestirip acı çekerek ölmesi için onu sürgüne gönderdi. Sancak Reis'in kulağında ki acı geçmişti fakat yüreğinde ki acı dinmek bilmiyordu ve gittikçe şiddetleniyordu. Buraların yabancısı olan Sancak Reis sahilin içlerindeki karanlık ormana doğru yürümeye başladı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyLanetli ve gizemli bir yolculuk. Kitabımızın yeni bölümleri her 3 günde yayınlanacaktır, takipçilerimize duyrulur :)
