Herkese Merhaba :)
Uzun upuzun bir aradan sonra yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım.💁♀️Açıkcası bu kurgumda çok heyecanlıyım ve umarım sizlerde bu giriş bölümünü okuduktan sonra benimle birlikte aynı heyecanı yaşarsınız.🤭😍
Bu hikayemde de beni yalnız bırakmayacağınızı düşünüyorum.
Yorumlarınızı aman eksik etmeyin.🤭Neler düşündüğünüzü benimle paylaşın.
Bu sefer Tuğmir ve onun Güneşim dediği kadının hayatlarına konuk olacağız. Bakalım bizleri neler bekliyor.🙈
Çok fazla konuşmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyorum.
🌼✨🌼✨🌼
KEYİFLİ OKUMALAR
🌼✨🌼✨🌼
Bir de… Buna hakkım yok biliyorum ama… Yine de…
Hayatına girecek kadını sev, değer ver ama beni sevdiğin gibi sevme…
🌼✨🌼✨🌼
Bu hayatta birçok şey başarır ya da kaybederiz. Kimi zaman gözyaşı döker, kimi zaman güleriz. Öyle bir an gelir ki ne yapacağını, nasıl davranacağını kestiremezsin. Ağlamak istersin ama ağlamanı istemeyen birisi olur ve o birisi ki belki de senin bu hayatta en değer verdiğin kişidir. Nitekim Tuğmir’de elini tuttuğu kızın solgun yüzünü incelerken ağlamamak için kendisini zor tutuyordu.
Güçlü olmalıydı. Sevdiği kız ölümle karşı karşıya gelmiş, savaş halindeyken onun yanında güçsüz olamazdı, çünkü yenilmesine izin veremezdi. Adının anlamı gibi bu mücadeleden de galip gelmek istiyordu ama her geçen gün umutları birer yaprak gibi kendisini terk ediyor ve sonbaharı yaşamasına sebep oluyordu. Sonbahar yalnızlık mevsimiydi ya hani Tuğmir’de yazın ortasında sonbaharını yaşıyordu.
Genç adam perdesi açık pencereden görünen gökyüzüne bakıyordu. Kendi kusurlu hayatına tezat oluşturacak şekilde nasıl da kusursuz görünüyordu. Küçük pamuk tarlalarını andıran bulut kümelerinin üstüne oturmak istiyordu tıpkı küçüklüğündeki masum düşünceleri gibi. Tuğmir çocukluğuna dönmek istiyordu. Her şey o zamanlar da güzeldi, kendisini çıkmaz sokakta hissetmiyordu ama şimdi yirmi beşindeydi ve bir yıldır çıkmaz sokaktaydı. Canı yanıyordu ve ne yöne ilerleyeceğini bilmiyordu. Gideceği tüm yönler sevdiği kıza çıkarken, onsuz bir yaşam düşünemiyordu.
Sevdiği kız…
Tuğmir bakışlarını yatakta uyuyan güneşine çevirdi. İsminin anlamıydı güneş ve ona çoğu zaman öyle seslenirdi; Güneşim. Gökyüzüyle birlikte kendi hayatından da çıkmak üzereydi ve elinden beklemekten, dua etmekten başka bir şey gelmiyordu. Solgun yüzünü inceledi: kahve tonlarındaki saçlarıyla ahenk içerisinde olan kaşları ve kirpikleri; hafif kavisi bulunan burnu ve küçük ama dolgun olan dudakları; hastalığından dolayı çökmüş yüzünde belirginleşen elmacık kemikleri ve saç bitimin orada bulunan üzüm büyüklüğündeki solgun beni. Tuğmir kapalı göz kapaklarının ardındaki ışıl ışıl parıldayan yeşillikleri görmek istedi ama bu isteği uzun bir süredir gerçekleşmiyordu. Başını eğen adam gözlerini yorgunlukla kapatıp dinlenmek istedi. Birkaç dakika belki geçti belki geçmedi kapının açılma sesini duyunca kendisini toparlayarak giren doktora baktı. Umut içerisinde gözlerinin içine bakarak, “Ne olur sevindirici bir haber getirdim deyin,” dedi beklenti içinde. O habere çokça ihtiyacı vardı.