Okullar tatil olduğu için uzun zamandır dışarıya çıkmamıştım. Gözlerimi kör edecek gibi parlayan güneş bembeyaz tenimi yakıyordu. Bir ağaç gölgesinde durdum, kulaklığımı taktım ve en sevdiğim şarkılardan birini açıp boş boş yürümeye başladım. Amacım biryere ulaşmak değildi. Sadece ailem biraz nefes alsın istediğim için ara sıra böyle şeyler yapıyorum. Ben olmadan daha mutlular.
Yürürken bir kadının bana düşmanına bakarmışcasına baktığını gördüm. Sonra da dudakları hareket etti. Birşeyler söylemiş olmalı. Benim hakkımda olduğu çok açıktı ama umrumda olmadı. Dinlediğim şarkı kesinlikle daha önemliydi. Bunları düşünürken aynı o kadın gibi bakan başka birini gördüm. Daha sonra başka birini daha... Bütün insanların benimle ne dertleri var da tanımadıklarım bile bana nefret dolu gözlerle bakıyor?
Normalde umursamazdım ama bu kadarı fazlaydı. Kıyafetimde yada yüzümde bir sorun mu var diye baktım ama normaldi. Bana baktıktan sonra birşeyler söyleyen başka birilerini daha görünce telefonumu cebimden çıkarıp müziği kapattım ama kulaklığımı çıkartmadım. Hakkımda ne konuşuyorlardı ki? Biri daha birşeyler söyledi. Duydum ama anlamadım. Yabancı mıydı? Birini daha duydum ama yine anlamadım.
Çevreme baktım. Bana nedensizce bakan insanları umursamadan herkesi uzaktan dinlemeye çalıştım. Hiçbirini anlamıyordum. Delirdim mi? Ülkeyi yabancılar mı bastı? Yoksa gerçekten ana dilimi mi unuttum? Hayır hayır unutmuş olamam. Her günüm müzik dinlemekle geçiyor. Listemdeki bütün şarkıların sözlerini ezbere biliyorum, kitap okuyarak sabahlıyorum ben! Ama iki gündür ne müzik dinlemiş ne de kitap okumuştum. İki günde herşeyi unutmak mümkün mü? Neden olmasın?
Kitap satan biryer gördüm ve hemen içeriye girdim. Babamın telefon kabıma sıkıştırdığı paranın bir kısmıyla rastgele bir roman alıp çıktım. Evden çıktığım nadir zamanlarda ara sıra gittiğim bir kumsal var. Ayaklarım beni oraya götürmüştü. Kumsalın bana göre en güzel olan kısmına doğru yürüdüm ve oturdum. Sabahın erken saatleri olduğu için kimse yoktu. Zaten orası sevilen bir yer değil. Sadece bazen köpek balıkları olduğunu bilmeyenler gelir. Yada ben.
Aldığım kitabı açmadan önce yutkundum. Ellerim istemsizce titrese de kitabın kapağını açtım ve okumaya başladım. Okuyabildiğime sevinme fırsatım olmadan -ki sevinsemde gülümsemem imkansız- kitap beni başka bir dünyaya götürmüştü. Uzun zamandır dokunmamış olduğum kitaplar kesinlikle e-kitap okumaktan daha iyiydi. Sabahın temiz kokusuna kitabın kokusu eklenince daha da güzeldi.
Kitabı okumayı bitirdiğimde uykudan uyanmış gibi olmuştum. Saate baktım. Zaman gerçekten çok hızlı geçmişti. Kitabı bitirmem iki saatimi almıştı. Sıcak kumların üzerinden kalktım, kitabımı elime aldım ve kumsalın içinde yine amaçsızca yürümeye başladım.
Kimsenin ne konuştuğunu anlamadığım aklıma geldi. Telefonumdan müzik açtım ve dinlemeye başladım. Kimse olmadığı için kulaklığa gerek yoktu. Şarkının melodisine değil sözlerine odaklanmaya çalıştım. Anlıyordum. O zaman en mantıklı ihtimal delirmiş olmamdı.
Benim açımdan bir sorun yoktu. Ne de olsa müzik dinleyişimi yada kitap okuyuşumu olumsuz yönde etkileyen birşey değildi. O canavarların ne söylediğini anlamasam da sorun olmaz. Hakkımda ne söyledikleri umrumda değil. Ben kendi hayatımı kendim yaşayacağım. Onlar yönetemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİLİTLİ
Ficción GeneralYıllardır gülmedim, ağlamadım kısacası hiçbir şey hissetmedim. Kalbim atmıyor. Ölüyüm ama yaşıyorum. Dudaklarım, gözlerim, kalbim kilitli.