Kalabalığı yararak Bülent’in olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Kalabalığın içinde Bülent’i bulmak çok zordu. Tuhafıma giden tarafta herkesin sadece kavgayı izlemesi olmuştu. Şaşkınlık içerisinde ortaya doğru yöneldiğimde Bülent iki kızı ayırmaya çalışıyordu. Ağzım açık biçimde onları izlemeye koyuldum. Kalabalığın içine ben de dahil olmuştum.
Siyah ceketli kız öfkeden gözü kararmıştı. Belliydi. Bülent ise kızları ayırmaya çalışıyordu. Ama tuhaf olan taraf kızın yumrukla diğer kızı dövmesiydi. Hayatımda ilk defa yumrukların havada uçuştuğu bir kız kavgası görmüştüm.
Bülent araya girerek kızları ayırmaya çalışıyordu. Ama kız o kadar güçlüydü ki Bülent’in o gücünü dahi önemsememiş gibi kızın üzerinde yumruklara devam ediyordu. En sonunda kız dayanamadı ve Bülent’e de bir yumruk geçirdi. Herkes gibi Bülent’te neye uğradığını şaşırmıştı.
Orda en yakın arkadaşımın yumruk yediğini gördüğümde kendime gelmiştim. Şaşkınlıktan ölmek üzereydim. Bülent sendeleyerek yere düştü. Bir kızın bu kadar güçlü olmasını garipsemiştim.
En yakın arkadaşımın yere düştüğünü gördüğümde şaşkınlıktan çıkıp kendime geldim. İnsanları önemsemeyip Bülent’in yanına koştum. Ayağa kaldırmaya çalıştım. Ama burnunun kanadığını gördüğümde ne yapacağımı şaşırmıştım. Ayağa kaldırmaya çalıştım ve kalabalıktan dışarı çıkarttım. Tam kendinde değildi. Bir kız nasıl bu kadar iyi yumruk atabilirdi ki? Oradakinin kız olduğunu bilmesem erkek kavgası sanırdım. Normal kızlar gibi kavga etmiyordu. Bildiğim kız kavgalarında saç çekilir ne biliyim tırnaklarla çizilirdi. İzlemek ise mükemmel olurdu. Ama bu kavga onlardan çok daha farklıydı. Bunu izlemek o kadar da eğlenceli değildi. Hele ki en yakın arkadaşım dayak yiyorsa…
Daha sakin bir yere geçtiğinde Bülent, düzgün nefes almaya başladı. Kendine geldiğinde doğruldu ve nerede olduğunu farkında değildi. Etrafına salak salak bakıyordu. Etrafına bakarken kavgayı gördü. Gözlerini sanki az önce olan şeyleri 1 saniyede hatırlarmış gibi açılmıştı. Bana dönerek “Selim koş koş ayıralım şunları yoksa Eliz kızı öldürecek.” dedi. Bülent’in o kızı nerden tanıdığı hakkında tek bir fikrim bile yoktu. Ama bunları düşünecek zaman bile yoktu. Yoksa gerçekten o Eliz denen kız 5 dakika sonra katil olacaktı.
Aceleci bir biçimde yerimden fırladım ve kalabalığı yararak kavganın tam ortasına geldim. Herkes bu kızdan gerçekten korkuyordu. Herkesin gözleri Eliz ’in üzerindeydi. Eliz’e dokunarak onu kızdan ayırmaya çalışıyordum. Ama bu hiçte göründüğü kadar kolay değildi. Benim Eliz’e dokunmam herkesin dikkatini çekecek olacak ki tüm gözler bana döndü ve fısıldamalar duymaya başladım. Eliz’e baktığımda kızın yüzü gerçekten öfkeden diğer kızın ise yumruklardan tanınmıyordu.
Eliz’i kızın üzerinden kaldırmaya çalıştım. Ben onu ne kadar çeksem de sanki o kıza daha çok bağlanıyordu. Bir vinç kaldırırmışçasına zorlanıyordum. Ama yok kızda bir milim kıpırdama olmadı. Bilakis yumruklar çoğalmaya başlamıştı. Sağa itmeye çalıştım olmadı sola itmeye çalıştım olmadı. Sabah ne yemişti bu kız? Allah’ım bir kız cidden bu kadar güçlü olabilir miydi? Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Beynim durmuştu sanki. Bağırmayı denemiştim belki de etkili olabilirdi. Bağırmaya başladım. Eliz’in adını ezberlercesine sürekli ismini bağıra bağıra söylüyordum. Etrafımdaki bakışların farkındaydım. Ama umursamıyordum. İşlerine gelse gidip çiğdem alacak öyle izleyeceklerdi.
Bunları düşünürken sinirlenmiş ve aniden Eliz’e tokat atmıştım. Ne yaptım ben? Eliz bir anda durdu ve bağırmaya başladı. Ses tellerini zorlamıştı. O çığlıkla ben de ürkmüştüm. Bana bakmaya başlamıştı. Kalbim sanki duracak gibiydi. Bu sinirlilik bu öfke… Bu kızı bir yerden tanıyordum ama nerden?
Eliz sadece bana dönmüş ve bana odaklanmıştı. Kızın üzerinden kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Gözlerin hala bende olduğunun farkındaydım. Bülent kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. “Evet gençler eğlenceniz bitti dağılın şimdi. Bide çekirdek getirmemi ister miydiniz bayım?”
Dayak yiyen kızın arkadaşları, kızı yerinden kaldırdı ve hemen oradan uzaklaştırdı. Tek düşündüğüm şey acaba kızın arkadaşları kız dayak yerken neredeydi? Tam kıza bakıp bu düşüncelere boğulurken kendime gelmemi sağlayan bişi olmuştu. Başım sağa savrulmuştu. Karşıma baktığımda Eliz gözlerini bana dikmiş bana doğru geliyordu. Ben ise istemsizce geriye gitmeye başlamıştım. Sanırım az önce ben Eliz’den yumruk yemiştim. Etraftakiler çoktan dağılmıştı. Ortalıkta tek tük insan vardı ve Eliz bana yumruk attığını görünce bize bakmaya başlamışlardı. Onlara bakmak için kafamı çevirdiğimde bu sefer sağıma bir darbe yemiştim. Yavaş yavaş bana gelen darbeler artmaya başlamıştı. Ben geri gittikçe o daha çok geliyordu. Ona vuramazdım. Ben bir karıncayı bile incitemeyen ben ona vuramazdım.
Geri geri giderken ayağım bir taşa takıldı. Tökezleyerek yere düştüm. O anda Eliz’in üzerime atlayıp bana o kıza yaptığı muameleyi yapmasını beklerken gözlerimi kapattım. Bir anda Bülent devreye girmişti. Eliz’in bileklerinden tutup kendine çevirdi. “ELİZ YETER ARTIK. BÖYLE DAVRANAMAZSIN. O BENİM KARDEŞİM BE KARDEŞİM!!”
Gözlerimi açtığımda Bülent’in Eliz’e bağırdığını ve Bülent’in bana doğru gelmeye başladığını görmüştüm. Yediğim darbeler gerçekten çok acımıştı. Acısı sonradan çıkmaya başlamıştı. Ama bu kadarla da yırttığıma şükrediyordum. Bülent’in elini uzattığını gördüğümde elini tuttum ve ayağa kalktım. Çenemdeki ağrının şokuyla etrafa bakınıyordum. O arada Eliz’le göz göze geldik. İşte o an onu nerde tanıdığımı hatırlamıştım.
Bülent kızın yanına bir şeyler konuşurken kızı daha fazla inceleme vaktim olmuştu. Her zaman öfkeli olan ela gözleri ve kızıla çalan kahverengi saçları… Dün gece yardım için yanına gittiğimde bana çakıyla saldırırken de bu kadar öfkeli görünüyordu. Bir bakıma öfke onu daha cazip kılıyordu. Bir kızdan dayak yememe rağmen onunla tanışmak uğruna Bülent’in yanına gitme kararı verdim. Kalbim o günkü gibi atıyordu. Bu kızdan neden bu kadar etkilenmiştim hiçbir fikrim yoktu.
Onların yanına gittiğimde Eliz gözlerini büyüterek bana bakıyordu. Nedense bu hali onu çok şirin gösteriyordu. Bülent ise bana kaş göz işaretleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ama yaptıkları benim umurumda değildi. Onunla aynı ortamda olduğum için bile seviniyordum.
Eliz’e doğru dönerek “Biraz konuşabilir miyiz?” dedim. Eliz bana doğru bir adım attı ve işaret parmağını göğsüme vurarak konuşmaya başladı. “Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok gerzek.”
Bu kelimeleri kullandıktan sonra arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Eliz’in buradan uzaklaştığına emin olmak için arkasına baktım. Bülent’e söyleyeceklerimden sonra Bülent’te şaşıracaktı ve onaylamayacaktı.
- Abi inanmayacaksın ama dün gece ki kızı gördüm.
- Kavgayı izleyenlerden biri miydi?
- Hayır, abi ne izleyeni, Eliz. Yani dün gördüğüm kız Eliz’di.
- Emin misin Selim? dedi gözlerini olabildiğince açarak.
- Evet, eminim o ela gözleri nerede görsem tanırım.
- Selim bak o kız sağlam pabuç değil. Onu yeterince tanımıyorsun dedi. Bülent bu cevaptan hiç memnun olmamıştı.
- Sen nereden tanıyorsun onu? dedim. Bülent pek anlatmak istemezcesine bana baktı. Ama bana anlatacağından emindim. Sonuçta en yakın arkadaşıydım.
- Selim o kızı neredeyse 5 senedir tanıyorum. Bir arkadaş ortamında tanışmıştık. Pek güvenilir bir kız değil. Senin iyiliğini düşünüyorum -bir müddet düşündükten sonra- Eliz yetimhanede büyümüş. 18 yaşında yetimhaneden ayrıldıktan sonra nerde kaldığı meçhul. Her gece farklı barda takılır. Kendine ait bir piskopat arkadaşları bile var. Yanındakiler onun sözünden çıkmaz. Her neyse Eliz’de uyuşturucu, sigara ne ararsan var. Hatta uyuşturucunun her çeşidini denemiş ve ileri derecede bağımlı. Birkaç kere onun krizlerine denk geldim. Ama yaşadıklarını gördükten sonra keşke şahit olmasaydım. Kriz anında gözü kimseyi görmüyor. Aslında normalde de öyle bir kız. Herkese kafa tutar. Yanında kullanabileceği aletler varsa hiçbir şekilde kullanmaktan çekinmez.Bunları şaşkınlıkla dinlerken bir yandan da düşünmeye başladım.
- Bülent, bu kızın takıldığı barın ismini versene.
- Senin için biraz zor bir kız Eliz.
- Ben zoru severim abi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinden
RomantikSelim ve Eliz'in tanışması diğer çiftlerin tanışmasından daha farklıydı. Karanlıkta başladı o bilinmeyen duygu. Bir gece hiç beklenmedik bir anda tanıştılar. Sanki bir pırlanta gibi parlıyordu gecenin karanlığında. O gece anlamıştı. O kızda farklı b...