1 7 - F İ N A L

1.8K 172 106
                                    

Adrien, kısaca söylemek gerekirse, gergindi. Fırının önündeki parka yürüdü. Prensesi, anonimi onu bekliyordu. Marinette, onun bildiğini anladı. Gün batımında parkta buluşmaya karar verdiler. Bu, heyecan verici ve sinir bozucuydu. Adrien bu konuda nasıl hissettiğini bilmiyordu. Anonim, Marinette olmak zorundaydı. Güneş yavaşça batıyordu ve havaya bir ürperti geliyordu. Uzun siyah paltosunu elleri cebinde olacak şekilde giyiyordu çünkü çok titriyordu.

Birisinin iki kediyi sevdiğini gördü. Onlara gergin bir şekilde yaklaştı. Diğeri, Adrien'a bakmadı bile. Kızın saçları omuzlarından aşağı dökülürken Adrien, onun Marinette olduğunu biliyordu. "Bunlarla sen mi ilgileniyorsun?" diye sordu dikkatli bir şekilde ve yanına çömeldi. Genç kız rahatlamadan önce, Adrien, onun gözle görülür gerginliğini gördü. Yeşil gözlü siyah bir kedi ve neredeyse kırmızı görünen, mavi gözlü, turuncu bir kedi vardı.

Marinette hala ona bakmamıştı ama tanrı aşkına, Adrien gözlerini Marinette'den alamadı. "Bu, Plagg." Ona geri dönen kara kediyi okşadı. "Bu Tikki, Plagg onu bazen getiriyor." Adrien, biraz anonim şeylerinden bahsetmelerini diliyordu.

O zaman bir sessizlik düştü. Çömeldiğinden beri eteği neredeyse yere değiyordu. Eteği, Plagg gibi siyahtı ve neredeyse eteği kadar uzun olan krem renkli bir hırka giymişti. Taytı bacaklarında çok iyi görünüyordu ve Adrien, nefes alacağını unuttu. Sonunda Marinette, ona baktı ve gülümsedi. "Bir bankta oturalım." Adrien sadece başını salladı.

Aralarında büyük bir boşluk ile oturdular. "Mari-" diye başladı ama Marinette, onun bitirmesine izin vermedi.

"Bulaşıcı olmadığımı biliyorsun..." diye fısıldadı. "Bugünü kaçırdım çünkü bugün yorgunum ve kendimden fazla çalıştım." Adrien ona yaklaştı. Marinette iç çekti. "Bunu nasıl anladın?" diye sordu.

Cebindeki yumruğunu sıktı. "Nathaniel, süper kahramanlarla ilgili ortak çalışmanız için kütüphanede seçtiğiniz bir renk şemasınsan bahsetti..." Marinette'in elini tutmak istedi. Marinette ise parmaklarıyla oynuyordu.

"Sana çok fazla şey söylediğimi biliyordum..." diyerek geri çekildi ve gülümsedi. "Yine de iyiydim. İyiydim, değil mi?" Adrien sadece başını salladı. "Bu maskaralığı neredeyse iki ay boyunca sürdürdüm." Adrien, ne kadar zaman geçtiğini bile anlamamıştı. Anonim ile konuşmak, günün en iyi parçasıydı. Onunla konuşurken kendini kaybediyordu.

"Mari... Ben aslında-" Marinette tekrar sözünü kesti.

"Hayal kırıklığına mı uğradın?" diye sordu aniden.

"Ne?" Adrien soruyu algılayamadı bile.

"Ben olduğum için hayal kırıklığına mı uğradın?" diye sordu, sesi sonlara doğru çatladı. Yere baktı.

Adrien'ın çok fazla iradesi vardı ama bunların hepsi, Marinette'in sorusuyla pencereden uçtu. Marinette'in iki elini de tuttu ve onu, kendisine bakmaya zorladı. "Senden nasıl hayal kırıklığına uğrayabilirim, prenses?" Onun soğuk parmak eklemlerinden öpmek istedi. Ellerindeki kavraması, sözleriyle sıkıldı.

Marinette, gülüyor gibi görünüyordu ve aynı anda hem mutlu hem de üzgün gibi gülümsüyordu. Bu noktada ona çok tanıdık olan ironi... "Seni bu yolla tanımama memnunum." dedi sessizce. "Ben de gerçek bir arkadaş edinmeliyim." Bütün bunlar ona bir elveda gibi geldi.

"Marinette, senden hoşlanıyorum." dedi ve ne zaman tuttuğunu bilmediği bir nefes verdi. Omuzlarından, görünmez bir ağırlık kalktı.

Marinette, gözlerini yere dikti. Dudaklarında üzgün bir gülücük belirdi. "Hayır Adrien... Sen anonimden hoşlanıyorsun." Ona baktı. "Ve sorun değil. O, zekiydi, değil mi?" Durdu, kendi kendine soruyor gibiydi. Adrien, hayal kırıklığıyla başını salladı. Marinette anlamadı. "O, kendine güvenen ve espriliydi, şımarık ve flört eden biriydi. O, benim olmadığım her şeydi." Başını kaldırıp ona gözyaşları ve çançiçeği gözleriyle baktı. "Ve sen anonime aşıksın, bana değil." Elini ondan geri çekti ve gözlerini sildi.

Adrien suskundu, tamamen ve tamamen suskundu. "Prenses..." Adrien, onun yüzünü tuttu, gözlerini kapadı ve sahip olduğu her şeyle onu öptü. Her şeyi bir öpücüğe döktü. Öpücük, yeşil çay gibi lezzetliydi. Alnını, onun alnına koyarak dinlendi.

Marinette hâlâ, onun ani öpücüğünden şok olmuş görünüyordu. "Senden hoşlanıyorum, Marinette." diye fısıldadı, sadece Marinette duyabildi. "Senden hoşlanıyorum. Sana aşığım. Düşünce tarzın. Oyunculuğun. Sinsi bakışlar ve çeviklik. Bana davranış şeklin. Anonimden önceki güneştin. Anonim senin bir parçan ve bunu her halinle kabul ediyorum. Senin hakkında ne hissettiğimi biliyordum. Biliyordum ama senin için hisler hakkında nasıl hissedeceğimi bilmiyordum." dedi.

"Ben sadece... Sen herkese bu güzel beceriksiz gülümsemeyi verdin, bana gülümsediğinde nasıl hissetmeliydim?" Gözlerini kapadı, sadece ona gözlerini kapattı için memnundu. "Şimdi, prenses, bana kendini bir daha aniden öptürme. İkimiz de bunu yapmaktan mutluluk duyacağımı biliyoruz."

Sonunda, Marinette'in kolları, ona sarıldı. Kafasını, onun boynuna yerleştirdi. Nefesi, Adrien'ın cildinde bir kaz tüyü etkisi bıraktı. "Tıpkı harika sözcükleriyle harika çocuk." İçten şekilde iç çekti. Böyle kaldılar ve Adrien, tüm zaman duygusunu kaybetti. Marinette'in yanında her şey çok yeni hissettiriyordu.

Marinette çekildi. "Telefonunu görebilir miyim?" diye sordu ve Adrien kilidini açtı, ona verdi. Marinette, cebinde katlanmış bir şey çıkardı. O kadar yakınlardı ki, ondan hafifçe pastane tatlılarının kokusunu alabiliyordu Adrien. "Benim ilk çalışmam. Okumana izin vereceğime söz verdim." utangaç şekilde söyledi Marinette.

Çizgi roman kitabını, onun ellerinden dikkatlice aldı. Başlık kırmızıydı. 'Mucize Uğurböceği'. Sayfayı çevirdi ve okudu, her kelimeye takıldı. Marinette bir şeyler yazdı ve sonra çizgi romanı okumak için ona yaslandı.

Bu, Tom'un söylediği gibi harikaydı. Adrien, onun sanatsal stilini ve hikaye çizgisini takdir etti. Onun hakkında her şey sadece... Marinette gibiydi. Her saniyesini sevdi. Takas ettiler. Onun çizgi romanı için onun telefonu ve sonra ayağa kalktılar.

Adrien onunla ilişki kurmak istiyordu, gerçek bir tane. Anonim metinlere ve ani öpücüklere dayanmazdı. Böylece beklerdi. "Sana yazacağım." diye söz verdi Marinette. Onu ağzının kenarından öptü ve pastahaneye doğru yürüdü. İki kedi de onun yürüyüşünü takip etti. Adrien şu anda Marinette Dupain-Cheng'e çok aşıktı.

Agreste malikânesine geri yürüdü. Düşüncelerinin hepsi, sakar gülümsemeli kızı tarafından tüketilmişti. Elleri hâlâ onun sıcaklığını hissediyordu ve dudakları da öyle. Dudaklarına dokundu ve gülümsedi.

İçeri girer girmez ısındı. Aralık ayı sonlarında olmasına rağmen Agreste mâlikhanesinde Noel ağacı bulunmuyordu. Dekorasyon veya ışıklar yoktu. Adrien, ışıkların Marinette olduğunu ve yeterli olduğunu düşündü. Bu düşünce onun için yeterliydi.

Hızlıca üst kata çıktı. Hâlâ bir okul gecesiydi. Yarınki okulu bekleyemedi çünkü onu görmek başka bir şanstı. Ceketini silkeledi ve dolabına astı. Tamamen yalnızdı ama öyle hissetmiyordu. Memnundu, neredeyse mutluydu. Telefonu titredi. Marinette sözünü tutmuştu. Kişi adında da tek bir değişiklik yaptığını fark etti.

Adrien mutluydu.

Prenses Mari: sana bayılıyorum.


Anon - TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin