Proje Ödevi

28 1 0
                                    

Yağmur seslerinin penceremde oluşturdukları ses ile uykumdan sıçrayarak gözlerimi pencereye dikmiştim . Artık korkularımla yüzleşmeliydim. Küçük bir çocuk değildim. Her bir yağmur damlasında annemin çığlıklarını kulaklarımın içinde çınladığını duyuyordum. Ve devamında silah sesi yağmur damlaları hızlandıkça babamın hırsı güçleniyor.yere düşen cam parçaları ayağıma batıyordu. Annem yerde çaresizce çırpınıyor tek kelime bile edemiyordu. Gök gürültüsü benim çığlıklarımı bastırmaya yetmiyordu. Annem bana çaresizce bakan gözlerini yummuştu. Nefes almıyordu. Babam ise çoktan evi terk etmişti. Bana kalan ise gözyaşı ve karşımda duran annemin cesediydi.

Derin bir nefes alıp düşüncelerimi hafızamdan çıkması için deli gibi bağırıyordum. Bir yandan kulaklarımı kapatıyor bir yandan deli gibi sallanıyordum. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Odamın kapısı zorlanıyordu. odanın kapısının aralanmasıyla gözlerimi nura dikmiştim. yanıma oturup sakin olmamı tekrarlasa da bu benim için o kadar kolay değildi. ve hiç bir zamanda kolay olmayacaktı. pencereyi kapatmak için elimi perdeye attığım sırada arada bir gördüğüm o siyah giyimli uzun boylu kirli sakallı adamı camımı izlerken görmüştüm. 
Göz yaşlarımı silip üzerime askılıktaki hırkamı geçirip merdivenlerden hızla indim. Kapıyı açıp dışarıya çıktığımda kimsenin olmadığını farketmiştim.  
Nasıl olurdu aşağıya inmem bir dakkayı bile bulmamıştı. sanırım halisülasyon görmeyede başlamıştım. Gözlerimi oğuşturup kapının girişine oturdum ve kısa süreliğine yaşadıklarımı gözden geçirmeye başladım. Bunlar normal değildi o adamı sadece ben görmüş olamazdım.

Nur 'a seslendim o çoktan peşim sıra gelmişti. Gözlerinin içine bakarak oradaki adamı sende gördün değilmi? Ben kafayı yemiş olamam değilmi?  Diye cümlemi Birkaç kere tekrarladım.

"ben orada hiçbirşey görmedim tatlım neyden söz ettiğini bilmiyorum."     

Dedi ve zorlada olsa beni içeriye sokmuştu. Üzerimde bir titreme oluştu. Gözlerim kararıyor heryer bulanıklaşıyordu. kendimi koltuğa zor atmıştım. Yürüyecek mecalim yoktu. Son günlerde sürekli böyle oluyordum. Sanki birşey üzerime bastırıyor beni yerin dibine sokuyordu. Vicudum git gide katlanıyor titremekten büzüşüyordum. Kolumu kaldıramıyor ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarımı silemiyordum. O sırada kapı çalınmıştı. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi? Gözlerimi kapıya dikmiştim. Nur kapıya doğru yaklaştığında açma dedim. İçimde kötü bir his vardı.

" muhtemelen komşulardan biri seni bu havada dışarıda gördü ve durumu merak edip sormaya gelmiştir " dedi. Ve kapıyı araladı.

Kapının hafif aralığından baştan aşağı siyah giyimli bir adam belirmişti. gözlerimle adamı  ayaklarından başlayarak gözlerine kadar inceliyordum. Bu o adam olabilirmiydi? O değilse bile kimdi gecenin bu saatinde?

" Faruk senin burda ne işin var? Neden geldin."

Diye sorduğunda içime su serpilmiş Bi oh çekmiştim. Faruk kirli sakallı ve uzun boylu değildi. Aksine orta boylu minyon bir yüz yapısına sahipti.
Faruk geniş Bi rahatlıkla ıslak kabanı ve çamurlu ayakkabılarıyla içeri daldı. Ve masanın üstündeki cips dolu tabaktan bir cips alıp tekli koltuğa kuruldu. Bu nasıl bir rahatlıktı böyle titreyen Vicudumu zorda olsa ayağa kalkarak kendine getirmeye çalışırken bir yandanda Nur'a gelen arkadaşının hesabını sorma çabasına girmiştim.
" nur senden bir açıklama bekliyorum? Kim bu kendini bilmez adam?"
Nur sessizliğini korumaya devam ediyordu. Onu çok iyi tanıyordum zor günlerimde yanımda olan tek kişiydi. Ve böyle bir herifle arkadaşlık kuruyor olabileceği aklımın ucundan bile geçmiyordu.
Cevabı büyük bir sessizlikten sonra Faruk vermişti.

" Nur sanırım şokta onun yerine ben açıklayayım. Ona yüklü miktarda para verdim. Malum üniversite okumak zor iş bunlar ondan proje ödevimi yapmasını istedim. Ama sanırım o beni kandırmayı tercih etti."

Bu doğru olamazdı. Nur kimseden para alacak kadar küçülmüş olamazdı. Bu belki küçülmek değildi. Ama sanırım söz konusu Faruk gibi Bi heriften para almak olunca insan Bi düşünüyordu.
Nur içine kapanmıştı ne diyeceğini bilmiyor gözlerime bile bakamıyordu. Onu kıracağımdan emindi. Paraya ihtiyacı olmadığını ben biliyordum. Hem öyle olsa bile benden ister böyle Bi heriften almazdı. Sonunda sessizliğini bozup,

"mavi ben özür dilerim."
Faruk kızın sözünü ağzına tıkıp

"mavi mi? Hani şu bildiğimiz renk olan kızlar siz değişiksiniz belliki ama bende zengin değilim o paranın karşılığını istiyorum ve bunun için geldim."

Paranın karşılığı mı? Ortada bir proje göremiyordum. Paranın ne olduğuda belli değildi.
Bedeli neyse ben ödeyecektim. Nuru o pisliğin eline bırakamazdım. Nur benim kardeşimi. Annem ben küçükken uyumadığım zamanlar yıldızları gösterip herbirine isim koyar ve her birine bir hikaye uydururdu. O zamanlar her anlattığı hikayeyi can kulağı ile dinler sorgulardım. Yalancı bir yıldızımız vardı bizim ondan nefret ederdim. insan sevdiklerini korur yalan söylemez deyip bağırır çağırırıdım. Çocuktum oysaki insanlarda yıldızlar gibi birgün kayıp gidiyormuş ellerimizden annem hep eğer bakmasını bilirsen her bir yıldız sana aileni dostunu ve kardeşini anlatır derdi.
Ben o yıldızlardan birinin yerine nuru koymuştum. O benim kardeşimdi. artık ailemde oydu.
Faruğa dönüp paranın ne kadar olduğunu sormuştum.

"parayı değil ödevi istiyorum. Ve tam olarak ödev teslimim için son 7 saat bitmemiş olursa başka yöntemlerle ödeyeceksiniz."

Dedi ve çirkin gülüşüyle ortalığın bir anda soğumasına sebep olmuştu. Bir insan bu kadar alçak olamazdı. Babamdan sonra tanıdığım en alçak insandı.
Nur korkmuştu. Parayı ne yaptığının benim için önemi yoktu şuan kendimi ve nuru o pislikten korumam gerektiğini biliyordum. Annemi ne kadar korumak istesemde hep dayak yemiş odalara kapatılmıştım. Bu sefer bunun olmasına izin vermiycektim. Bu sefer o gülüşün kazanmasına izin veremezdim. Nurun yanına gidip ona sıkıca sarıldım. Kulağına eğilip korkma herşey düzelicek ve biz ondan kurtulacağız dedim ve nurun kolundan tutup odama sürüklemeye başladım. Proje ödevi ne olabilirdi. Ne kadar zor olabilirdiki.

"Nur hadi başlayalım. Malzemeleri getir ve biran önce bitirelim şu ödevi ve o burdan hiç gelmemek üzere defolup gitsin."

nur hala şokta gibiydi. hiç bir şekilde bana tepki vermiyordu. Göz pınarlarından  akan gözyaşları onu ele vermeye yetmişti. Başka birşey vardı onu üzen konu ödev felan değildi. Bunu anlamam için bana yardımcı olmuyordu.
benden uzaklaşıp yatağının yan tarafındaki çekmeceyi kendine doğru çekti. İçindeki defterlerin altından bir kutu hap çıkardı. Bana dönüp bir bardak su getirirmisin? Dedi ve yere yığıldı. Ne yapacağımı bilemedim elim ayağım birbirine karışmıştı. Elindeki hap kutusunu almaya çalışırken debeleniyordum. Bir türlü avucunu açmıyordu.

"hamileyim."

Dedi ve zorda olsa bedenini yerden kaldırıp sırtını yatağa yasladı. Başta anlayamadım. Sonra bunun şaka olması için dua etmeye başladım. Ama şaka değildi. Giderek göz yaşları hızlanıyor nefes almakta güçlük çekiyordu. Son zamanlarda düzgün birşey yediğini görmemiş kızdığımda okulda yiyorum deyip geçiştirdiği aklıma gelmişti.

CİNAYET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin