Bölüm 2- Vazgeçmek

19 2 1
                                    

Mükemmelliyetçilikmiş insana en büyük zararı veren. Azim, vazgeçmemek, yoktan var etmek, mücadele etmek ... Bunlar oysa ne büyük erdemler olarak işlenmişti tüm benliğimize. Tıpkı ders çalışırken azimli , istikrarlı olduğumuzda elde ettiğimiz başarılar gibi, hayatın her alanında da aynı çabayı sarfedersek mükemmele ulaşacaktık ve hayatımız huzur bahçesine dönecekti. Biz de yaradılışımızın hakkını yerine getirmiş olacak ve  bunun sefasını sürüyor olacaktık ilerleyen yaşlarımızda çocuklarımız ve torunlarımız ile beraber. Tüm çocukluğumuz ve gençliğimiz boyunca verdiğimiz mücadelenin, büyük  hediyesi olacaktı bu bizlere...

Mücadele edilerek kazanılan en kıymetlidir sandım, kimse o güzel kalbimin yanına yakıştıramasa da inandım, arkasında durdum , siz göremediniz ben gördüm onun içinde ki güzelliği, tırnaklarımla eşeledim, ruhunun güzelliğini bulup çıkardım sandım.  Sen hayatımın şansısın, içimde ki altını çıkardın, seninle karşılaştığım güne şükürler olsun derdi, inandım. Yıllarca kalbimi kimseye açmamıştım, o çok çaba verdi, defalarca hayır desem de vazgeçmedi, bu bir işaret, peri masalında ki ilk ve tek, ömürlük aşk o sandım.   Ama bu duruma öyle inandırmıştım ki kendimi, asıl önemli soruyu sormayı, sorgulamayı unuttum. Bu mücadele kimin, neyin uğrunaydı?  Emeğimin kıymetini bilecek, sahip çıkacak, koruyup kollayacak, yüceltip grurlandıracak, ömürlük sevecek, sevgisini, ona kazandırdıklarımın minnettarlığını bana her baktığında hissettirecek, mücadelemi hak eden biri mi ? Yoksa ilk görüşte pekçok insana  verdiği izlenim gibi beni hiçbir şekilde hak etmeyen, hep üzecek, beni mutlu eden herşeyden huzursuzluk duyacak, sadece bir menfaati varsa bana sevgiyle seslenlenecek, mutlu olmama , mutlu etmeme müsade etmeyecek, kendi eksiklerini benim mutsuzluğumla örtmeye çalışacak, bunun için ihanet etmekten,  kırıp dökmekten, haketmediklerimi yaşatmaktan zevk alacak, ne güzel bir kalbimin olduğunu asla hazmedemediği için kendi eksikliğini, benim kalbimi acıtarak kapatmaya çalışacak, bana verdiği acı ve hayalkırıklığı ile beslenip mutlu olabilecek kadar acizleşebilecek, beni tek bir an bile hak etmemiş olan biri için mi?

Elbette ilk bakışta bu sorunun cevabını verebilmek çok büyük bir erdem gerektirir ki henüz 17 yaşımızda hiçbirimiz o denli olgun değildik. Ama bunca uzun  yıllar da sürmemeliydi gerçeği görebilmek. Dönüp baktığımda bu ne büyük bir bağlılık ,  nasıl bir azim, körükörüne sahiplenmek, bir gün değişeceğine inanarak emek vermeye devam etmek, ne büyük bir fedakarlıkmış.  Yıllarca hayal ettiğin kişinin o olduğuna inanmak , üstelik o tek bir an bile o olmamışken. Bütün hatalarını unutmaya, örtmeye , olmamış gibi görmeye, bir daha olmayacağına inanarak  tek başına mücadeleye devam ermek. Ve her gün yaptığı yeni hatalara rağmen hala ümidini kaybetmemeye çalışmak.  Böyle onurlu ve yıllar süren bir mücadelenin ardından,  öylesine korkunç, hiç  bilmediklerim, konduramadıklarımla yüzleşmek durumunda kalıp  tek bir an bile o güzel kalbimi hak etmediğinden maalesef ki emin olmak. Nasıl derin bir hayalkırıklığı, kaybolan yılların yüreğini burkması , tarifi mümkün olmayan  bir üzüntü... Yıllarca sevgiyle, sadakat ile, azimle, fedakarlıkla, umutla emek verdiğim, ilmek , ilmek işlediğim, maddi manevi herşeyimi sonuna kadar feda ettiğim kişi ile artık karşılığını alacağız diye beklentiye girdiğim bu yıllarda, tüm bildiğim doğruları tekrar sorgulamak durumunda kalmak. 

Ve yıllar sonra gerektiği yerde vazgeçmenin insanı özgürleştirdiğini öğrenmeye başlamak. Ömrünü ümitsiz bir vakkayı hayata kazandırmak için feda ettiğin gerçekliği ile yüzleşip, üstelik tek bir pişmanlık ve özür sözcüğü bile duyamadan hikayenin bitmesi. Oysa asla değişime niyeti olmayan birini hayata kazandırmak için verdiğim bu fedakar çabayı, kendi içimde ki cevheri  açığa çıkarmak için vermiş olsaydım, şuanda  çok daha farklı bir noktada olabileceğimin farkına varmak. Ama yine de , yaşadığın bu büyük haksızlığa rağmen yıkılmak yerine, Sezen Aksu'nun dediği gibi 'acının insana kattığı değeri bilmek,  küsememek, acıdan geçmeyen şarklılar biraz eksiktir diye dürünerek, bu talihsiz durumdan bile bir mutluluk çıkarıp, yoluna daha güçlü devam edebilmek...  Kabul etmeyi, vazgeçmeyi , yaşadığın acılarla güçlenmeyi öğrenmek...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 25, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin