Benchte bacaklarımı kendime çektim ve çenemi dizime yaslayarak oturdum. Bu şey anlamına geliyordu:
ne olursa olsun benimle konuşmayın tripliyim oyun falan oynamicam sakın beni çıkarmayın zaten kazanamicam da moralim 0 evrim yine beynime sıçtı bi cemal kankimi isterim ille de cemalParkura bakarken birden gözümü bir şey aldı... Sercan abi kafasını cilalıyordu.
Bu adamın kafası parkurlar için çok tehlikeli olabilirdi çünkü güneş gibi parlıyordu.. Sercan abi... Aslında kötü de durmuyordu yani. Neyse Nisa neler diyorsun!!!!
Final oyununu cemalin deyimiyle sarı pipi emre ve Ardahan yarışıyordu. O sırada etrafta koşturan bir fare vardı. Berkan...
Berkan o kadar enerjikti ki durduk yere göle atlayan benden bile daha çoktu işte enerjisi. Adada kendini ağaçtan ağaca vuruyor, barakalara tırmanıyor, koşturup bağırıyordu. Berkanin bu enerjisi nereden geliyordu anlamıyordum.
Ben bunları düşünürken az önce dikkatimi çeken ışık bana doğru yaklaşmaya başladı. Yanıma geldi ve gülümsedi.
"Bak," dedi. "Ardahan yarışıyor."
Anlamamış gibi suratına baktim. Ben kör müyüm görüyorum zaten yarıştığını?
Kafamı evet anlamında salladım ve diyeceği şeyin devamını bekledim."Hani Ardahan dedi ya, gidek gidek gel gidek Adana'ya gel gidek."
Ne diyor bu ya?
"Diyorum ki burdan çıkışta Adana'ya mı gitsek?"
Tam cevap verecekken dikdörtgen kafalı Acur'un anonsunu duymamla yerimde çığlık atarak zıpladım ve kazanmanın mutluluğuyla birlikte Ardahan'ın yanına koşturdum. Sercan abiyi de arkamda bıraktım biraz. Üzgünüm..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ah sercan, hüzünlü kekim...
Romance"... ama sen çok tatlı yedin Nisa." "Tatlı severim Sercan abi."