👼🏻 18.

9.4K 359 77
                                    

Herkesin tebrik etmesi üzerine Ali yanıma gelip alnımdan öptüğünde bende o anın etkisiyle gözlerimi kapattım.

Benden ayrılıp elimi tutup koltuğa Burak'ın yanına oturttu. Kendisi de yanıma oturunca konuşma devam etti.

Aradan bir saate yakın geçince Sinan ve Ece odalarına geçtiler. Ali Burak'ı bizim odamıza götürürken bende Jülide hanım ve Tekin beye odalarını gösterdim. Sürahiye su doldurup iki bardak da verince iyi geceler diyip kendi odama geçtim.

Odaya girdiğimde Ali üstsüz bir şekilde pansumanını yaptığı Burak'a pijamasını giydirmeye çalışıyordu. Miniğim beni görmesiyle güldü.

"Annecim bu babam zaten giydiremiyordu beni şimdi yaram için daha çok korkuyor hiç giydiremiyor. Ben diyorum acımıyor diye anlamıyor ki. Sen yardım eder misin babacığıma." dediğinde gülerek yatağa çıkıp miniğimin kollarını yavaşça geçirirken Ali de yarasına dikkat ederek yardım etti.

Miniğimi giydirdikten sonra yatağın ortasına yatırıp kendi köşeme geçip uzandım. Ali de Burak'ın alnını öptükten sonra benim de anlımı öpünce uzandı.

"Annem seni çok soru yağmuruna tuttu mu?"

"Yok aslımda fazla bir şey sormadı. Senin anlattıkların yetmiş galiba." dediğinde Burak'ım bana döndü.

"Beni gerçekten torunları olarak görüyorlar değil mi annecim." dediğinde Ali cevap vermeden ben verdim.

"Annecim o kadar çok sevinmişler ki senin gibi bir torunlarının olduğuna, sence görmüyorlar mı?" dediğimde Ali bana gülümseyerek baktı.

"Bende onların gelmesine çok mutlu oldum. Babaannem bana kalplerimiz sarıldı dediğinde bir garip oldum annecim."

Ali Burak'ı tekrar öpünce onları izlediğimi anlayınca yanağımı öptü. Tuttuğum nefesi dışarı verirken kendime gelmeye çalıştım. Bu ani hareketleri nefesimi kesiyordu.

Burak'ın masal istemesiyle Ali odadan çıkıp bir kaç dakika sonra elindeki kitapla odaya girdi. Yatağa oturup açtığı kitabı okumaya başladı miniğime. Ali'nin o huzur veren sesiyle gözlerimi yumdum.

Sabah kalktığımda Ali ve Burak'ın uyuduğunu görünce odayı toplayıp sessizce dolabı açtım. Üstüme siyah beyaz çizgileri olan bir tulum ve beyaz bir spor ayakkabı giyip aşağıya indim.

Jülide hanımı mutfakta görünce gülümseyerek "Günaydın Jülide hanım." dediğimde "Günaydın da bana hanım deme anne de. Bende senin annen sayılırım." diyerek yüzümü elleri arasına alıp bana kocaman gülümsedi.

"Nasıl benziyorsun Su'ya..." dediğinde bende ona sıcak bir şekilde gülümsedim.

"O zaman annecim sende beni kızınız olarak görün. Kızının yerini dolduramam belki ama onun yokluğunun acısını bir nebze hafifletirsiniz belki." dediğimde bana en içten şekilde sarıldı.

Aşağıya inen Ali ve kucağında Burak'la el sallayıp yanlarında getirdikleri oyuncaklarla odaya geçerlerken oğlum eline aldığı ayıcığıyla bana tatlı tatlı baktı.

"Annecim bak bunu bana babaannemle dedecim almış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Annecim bak bunu bana babaannemle dedecim almış." dediğinde gülümsedim.

"Oğlum sen teşekkür ettin mi peki?" dediğimde gülerek "Dedemden ettim ama babaannemi görememiştim. Babaannecim çok teşekkür ederim. Çok tatlı bir ayıcık bu." dediğinde Jülide anne gülümsedi.

"Rica ederiz torunum benim. Hem bunu biz şimdi almadık ki. Bu babana bence tanıdık gelmiştir. Senin yaşlarındayken bunla çok oynardı. Su halanındı bu. Su halan bunu öpünce baban sinirlenirdi. Sonra da kendi odasındaki dolabın üstüne kaldırmış bir kutuyla yavrum da kaybettim diye ağlıyordu. Sonra öğrenince çok gülmüştük. Bende senin çocuklarına saklayacam demiştim. Şimdi de sana teslim ettik bitanem." dediğinde Ali "Ahh bende bunu nerden tanıyorum diyordum." dediğinde hepimiz gülmeye başladık.

Daha sonra Jülide anneyle beraber kalkıp bahçeye mükemmel bir sofra kurduk. Dün konuşmamız arasında Ece'nin canının istediği yumurtalı omleti de yapıp ortaya koyunca her şey hazır oldu.

 Herkesin uyanmasıyla Jülide annemle bahçeye kurduğumuz sofrada sohbet ederek kahvaltı ederken Ali ile ben de bir yandan kendimiz yiyoruz bir yandan da Burak'a bir şeyler yediriyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkesin uyanmasıyla Jülide annemle bahçeye kurduğumuz sofrada sohbet ederek kahvaltı ederken Ali ile ben de bir yandan kendimiz yiyoruz bir yandan da Burak'a bir şeyler yediriyoruz.

Burak kahvaltısını bitiren Tekin babayla içeriye kaçarken Ali'nin demesi üzerine Tekin baba hazırladığımız yatağa yatırıyor miniğimizi.

Kahvaltı böyle devam ederken kolarımın kaşınmasını başta umursamasamda sonunda nefesimin kesilmeye başlamasıyla yanımda olan Ali'nin elini sıktım istemsizce. Bana döndüğünde bağırma şeklinde kısa bir çıplık attı.

"Yaprak! Yaprak neyin var? Neden yüzün kızardı senin?" dediğinde sonlara doğru görüntüsü ve sesi karıncalanan Ali'ye cevap veremeden kendimi boşluğa bıraktım...

👼🏻1 Mayıs 2020👼🏻
Acaba Yaprak'a ne oldu... 20. Bölümden sonra ufak bir röportaj gibi bişey yapmak istiyorum. Benim hakkımda ve kitaptaki Ali'ye Burak'a Yaprak'a vb. karakterlere sormak istediğiniz soruları bana mesaj kısmındam yada yorumlara yazarsanız o karakterler sizlerin sorusunu cevaplayacak ve ufak bir şey yapıcam.
Yorumlarınızı, sorularınızı ve aşağıdaki küçük yıldızı bekliyorum. Bölüm hazır zaten sadece yorum bol olursa atacam gibi duruyor. Öpüldünüz. Diğer kitaplarıma da göz
atarsanız çok sevinirim. Mutlu kalın...

♥️#Düzenlendi#♥️

Mafyanın Kalbinde Ki MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin