AŞİRET 3.BÖLÜM

515 14 1
                                    

      İtalyan romalılardan sadece kendinine beğenmişliği ve despotluğu miras aldılar.Aynı kötü huylar bu defa , kan içinde akıyordu.Bizans'a Pers'in bir kolonisi  de deniyordu.İmparatorun varisine ,yerine verilen sezar ve avgustus gibieski romaadları sadece benzerlikte kalıyordu.İbadetin sırları üzerine münakaşalar,fikir münakaşalarının başlıcasını teşkil ediyor,Roma formundaki düşünce alışverişleri,burada sirk gösterileri haline geliyordu.aşırı lüks,çılgın adetler,gevşeklik,devlet içinde hadımların ve kadınların hüküm sürmesi,nesilde nesile karakterlerin gücün kadınlaşmasını sağladı.İstanbul sarayları debdebede neron'un ve pers imparatorlarının saraylarını aşırıyordu.Zafer merasimi yerine bol bol halk eğlenceleri görülüyordu.sen jan krisostomos tarafından nakledildigine göre son imparatorların elbiseleri bile, romulus' un torunlarından ziyade , kserkses' in(pers imparatoru)torunlarınınkini hatırlatıyordu.

        Halklar, bu disiplin altında antik çağın serbestliğini tamamen unutmuşlar; kayitsiz şartsiz boyun eğme , kişinin şansı olmuştu.Bu sahneyi bazen , kanlı ihtilaller bozardı.Asyavari kölelik artık geleneklerinin malı olmuştu. Derebeyleri , kendilerinin yükselmeleri ancak adamlarının alcalmaları ile ölçülüyorlardı.Efendilerinin , hadımların, gözde adamların, kadınların veya dalkavukların kaprislerine boyun eğmeye alışmış halklar kendilerine olan saygıyı da kaybetmişler ve gittikçe yaklasan yabancı kavimlerin cür'etlerinden kendini koruyamaz olmuşlardı. Sarayın en adi islerinde kullanilan köleler olan hadımlar , ordu kumandasını ele geçiriyor, patrik ve konsül olabiliyorlardı.istanbulda hâlâ romanın hürriyet abidesi gibi kalan senatosunda, bunların mermerden veya bronzdan heykelleri dikiliyordu.

        Böylesine satılık ve dejenere olmuş bir devlet, uzu zamandan beri yabancı kavimlerin ilgisini çekiyordu.Hunlar, iran'ı yağmalıyorlar,ATİLLA, Almaya ve sarmatya'yi boyundurugu altina aliyor.Orduları uzun zamandır istanbul kapilarini zorluyor.İmparatorlar kurtuluslarini kanla satın alacaklarına altınla satın alıyorlardı.

         Daha 1038 yıllarında ,halife'nin baş kumandanı olacak kadar yukselen TÜRKLER ,onun inancına yürekten bağlı kalmakla beraber ,silahlarını ve topraklarını elegeçiriyorlardı.Irkından 300 bin adamın başında Tuğrul beğ,sultanın adına bağdat 'a giriyor, ve büyük bir saygıyla halifeyi atının gemiden tutunarak düşmalarınn onu kapattığı hapishaneden saraya götürüyordu.

            Halifede Türklerle olan ittifakini dahada sağlamlaştırmak için , sultanın kız kardeşini zevce olarak kabul etti.Fakat ırk düşüncesiyle kendi kızını sultana vermekten hayatı boyunca kaçındı.selçuklular sülalesinin kurucusu olan selçuk beğ'in torunu tuğrul beğ boyle sanlı devirler yaşadıktan sonra öldü.Tuğrul beğ'in yegeni Alparslan yerine geçti.Uzun dinlenmeden sıkılan itirazsız kendi malları olan Asya imparatorluğundan pek memnun olmayan alparslan,Fırat'ı aşarak , Hazar denizi torozlar ve kara deniz arasında kalan bütün bir ülkeyi korkunç bir türk seline boğdu.Ermenistan gürcistan vekafkasya hemen boyunduruğu altına girdi.Rumlar o eyaletleri boşaltmışlar ve batı bölgelerine çekilmişlerdi.İmparatoriçe evdoksiya, gevşemiş rum halkından bir şey beklemediği için gerçekten cesur ve sadık olan Romen Diyojen adında bir barbarla evlenmiş.Böylece onu tahtına ortak ederek hükümdarlığını kurtarmayı düşünmüştür.Romen önceleri büyük yararlılıklar göstererek Frigya,Kapadokya ve ermeni krallıgını öncü türklerden kurtardı.Ancak Alparslan geri çekilen kabilelerin yardımına koştu;atlılarından en seçkinlerinin başında , üstüde dikkat çekmek için beyaz elbiseli olduğu halde ,tehlikeninen son raddeye kadar taşınmayı gerek görmediği ok ve yayını bırakarak , kılıç ve gürz ile silahlandı,ordusunu çoşturan dini bir konuşma yaptıktan sonra en önde savaşa girdi.Şavaş alanı onun için zafer yeri yada mezarı olacaktı.Uzun bir yaz günü her iki ordudan seller gibi kan aktı.Gün batarken yeniden küçük asya rumların elinden gitmişti.Romen diyojen elegeçtiği zaman ,savaşın başından beri onuncu atının ölüsünün yanında ağır yaralı olarak yatıyordu.İstanbulda Evdoksiya ile gördüğü için onu tanıyan Türkler tarafına geçmiş olan kölesi ve bir barbar tarafından hemen sultana götürüldü.Alparslan , Diyojene önünde hemen yeri öpmesini emretti ve kanlı ayagını ensesine bastırdı.Olaya tanık olan rumlar göz yaşlarını tutamadılar.

       Alparslan ,Romen diyojenin fidyesini 1 milyon altın olarak belirledi.Rumlar sultana yıllık dört yüz bin altınlık vergi vermeyi kabul ettiler.Diyojen istanbula geldiğinde bozgundan dolayı butun imparatorluğun kendisine karşı ayaklandıgını duydu ve fidyesi için ancak bin altın toplayabildi ve onları Alparslana gönderdi.Alparslan imparatordan fazlasını istemedi.Romeni kurtarmak ve tahta oturtmak için silahına sarıldı ancak  yetişemeden diyojen hapiste öldü.Alparslan bir kale muhafızı tarafından kalbinin üzerinden ansızın tahtında hançerlenmişti ve son sözleri şöyle oldu.''Bunu hakettim gençliğimde bir alim bana,tanrı önünde alçak gönüllü olmak,kuvvetine güvenmemek gerektiğini ögütlemişti.Ben ise bu ögütleri tutmadım ;ve kibrim yüzünden cezalandırıldım .Dün tahtım üzerinde askerlerimi ve onların disiplinini , cesaretini seyrederken,dünyanın atımın ayaklarının altında titrediğini sanıyordum.kendi kendime sen dünyanın en büyük efendisi ve yenilmez savaşçısısın diyordum halbuki şimdi ölüyorum ve bu ordular benim değil.'' ve  onu SELÇUK sultanlarının kabrine gömdüler ve mezar taşının üzerine şunları yazdılar

<<ALPARSLAN'ın şanını göğe yükseldiğini görenler,buraya gelin ve onun toprağına bakın!>> 

bu bölümü nasıl buldunuz yorumlarınızı beklerim iyi okumalar

        

OSMANLI İMPARATORLUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin