İkinci Bölüm : İşte, gerçekler!

79 14 7
                                    

                                                     7 Eylül 2019
(RÜYA)
Uykudan uyandığımda hava kararmıştı. En son tepemdeki yabancı odun toplamaya gideceğini söylemişti. Gerçi o beni tanıdığına göre bende onu tanıyor olmalıydım. İsmini söylemiş miydi? Anımsayamadığıma göre onu da söylememişti. Bu yabancı bana niye hiçbir şey söylemiyordu ya! Evi gezmek için ayaklandım, kendimi daha iyi hissediyordum. Uyku iyi gelmiş olmalıydı. Önce şu an olduğum odayı incelemeye başladım. Pastel sarı duvarların üstünde evin aksine, daha eski görünümlü tablolar vardı. Odanın bir köşesinde fotoğrafların asılı olduğu bir duvar vardı. Bir aynanın etrafında poloraid resimler asılıydı. Yakından inceleyebilmek için bazılarını elime aldım. İlk fotoğrafta o yabancı adam vardı yanında da bir kız. Bir aynaya baktım, bir elimdeki fotoğrafta ki kıza... Bu bendim! Bu adam beni nereden tanıyordu bilmiyorum ama benimde onu tanıdığım bu fotoğraf ile kesinleşmişti. Gerçekten bu adam neredeydi? Odun toplamak bu kadar uzun sürmemeliydi. Ben diğer fotoğraflara bakıp derin düşünceler içindeyken kapı açıldı, yabancı gözler girdi kadrajıma. Sanırım artık her şeyi öğrenmemin vakti gelmişti.
  
                                                 9 AĞUSTOS 2019
-BULUT-
Yaşananlar yeterince zor değilmiş gibi bir de Melek teyzenin bayılması çıkmıştı başımıza. Sanki bir rüyanın ya da kabusun desem daha doğru olur, sanki bir kabusun içindeydik... O kadar tuhaftı ki yaşanan her şey. Düşündükçe daha da deliriyordum sanki. Rüya anneannesine üzülürken şimdi yetmiyormuş gibi bir de  annesine  üzülüyordu. Biraz kafa dağıtmak için hastanenin kantinine indik. Biraz daha bir şeyler yemezsek , açlıktan bayılacaktık.  Bir o eksik çünkü şu an. Kantinde yarım saat en fazla bir saat oturduktan sonra Melek teyzenin yanına gittik , daha iyi görünüyordu serumların etkisiyle kendisine gelmişti. Bir yandan defin işlemlerinin yapılması gerekiyordu, İstanbul'a gitmemiz gerekiyordu.  Melek teyzeyle konuştuk.
     

                                        Aynı gün- Rüya'dan

-Annecim iyi misin? Çok korktuttun bizi.
Annem bir süre bize boş boş baktı, sonra cümlesini toparlamış olmalı ki konuşmaya başladı.

- Daha iyiyim kızım, serumlar iyi gelmiş olmalı. Galiba sakinleştirici de verdiler yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Bugün çıkartın beni buradan , ama ben Istanbul'a gelmek istemiyorum. Cenazeyi görmeye dayanamam. Anneannen kadar olmasada bende pek genç sayılmam. Bir de bana bir şey olursa...
Annemi konuşarak susturdum.
- Şşşş anne deme öyle. Tamam istersen sen burada anneannemin evinde kal - dediğimin saçma olduğunu fark edip virajdan döndüm- ya da teyzemde kal , o evde kalma daha çok üzülme. Biz defin işlemlerini hallederiz sen merak etme, sen iyi ol yeter birtanem.
- Seni seviyorum, annesinin biricik hayali...
Annem bana çocukluğumdan beri böyle hitap ediyor. Ben annem ve babamı çok bekletmişim. Yıllarca benim hayalimi kurmuşlar , gitmedikleri doktor kalmamış olmamış  ama beş yılın sonunda bir gece annemin rüyasına girmişim. Sonra test pozitif çıkmış derken aylar sonra kız olduğumu anlamışlar ve ismimi bu yüzden Rüya koymuşlar. İsmimi çok seviyorum,  babamın hayali, annemin Rüyası olduğum için... O akşam  Bulut ben babam İstanbul'a geri döndük.  Tabi rahmetli anneannemde cenaze arabasıyla geliyordu. Bir de annemi teyzemlere bıraktık. Onun gelmemesi en doğrusuydu. Saatlerce süren yolculuğumuz sonlara yaklaşırken beklenmedik bir şey oldu! En son uçurumu gördüğümü hatırlıyorum. Sanırım kaza yapmıştık... Neden her kötü şey bizim başımıza geliyordu bunu hiç anlamıyordum.

                                               7 EYLÜL 2019
- Bulut-
Rüya bana meraklı gözlerle bakarken, uzun zamandır nasıl söyleyeceğimi düşündüğüm gerçekleri söylemenin vakti gelmişti.
- Rüya, şu şömineyi yakayım. Sende kendini iyi hissediyorsan şöyle otur, geliyorum. Artık her şeyi öğrenmenin vakti geldi. Benim için zor olsa da bunları duymaya hakkın var. Önce sana kim olduğumu anlatacağım sonra... Neyse sonrasını boşver şimdi geç otur şöyle.
Ben kafamda son kez konuşmamı hazırlarken Rüya dediğimi yapıp koltuğa oturdu. Şömineyi yakıp bende yanına oturdum.
- Hadi artık anlatsana, meraktan ölmemi mi istiyorsun?, dedi Rüya'm...
Keşke o kadar kolay olsaydı be güzelim. Şimdi ben sana nasıl diyeceğim sen önce anneanneni sonra babanı kaybettin diye. Doktor muyum ben, alışık olayım hastamızı kaybettik demeye... İç sesim saçmalarken, boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.
- Öncelikle ismim Bulut. Sana bir şey anımsattı mı Rüya?
Rüya umutsuzca başını sallarken ben konuşmaya devam ettim.
-Tam yirmi dokuz gün önce bizim birinci yıldönümü kutlamamız vardı. Ben senin sevgilindim Rüya. Anlıyor musun? Çok mutluyduk tam bir yıl olmuştu birlikteliğimiz, bir akşam yemeğine götürmüştüm seni her şey çok güzeldi. Taa ki senin telefonun çalana kadar... Anneannenden haber gelmişti, fenalaşmış hastaneye kaldırılmıştı. İşte o güzel gecenin sonunda böyle kötü bir şey yaşadık seninle. Sonra apar topar kalktık yemekten, seni ailenin yanına götürdüm. Annen Melek teyze, baban Mithat amca... O gece arabayla Isparta'ya gittiniz. Sen anneanneni çok seviyordun, bu haberi duyunca başından aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki, gözlerinden belliydi bu... Sonra o gün bende dayanamadım geldim Isparta'ya, sürpriz yaptım sana. Anneannen kalp krizi geçirmişti ve tekrar geçirme ihtimali vardı. Her şey idare eder gidiyordu. Sonra sabah oldu, doktor acı haberle geldi yanımıza. Anneannen vefat etmişti... Annen üzüntüden bayılmıştı ve bunlar üst üste gelmişti. Ertesi gün İstanbul'a dönecektik, anneni teyzenlere bıraktık cenazeye gelmek istemedi. Tam İstanbul'a geldik sayılır derken , birden arkadan bir araba çarptı arabamıza.
Rüya'yı ağlarken gördüğümde devam edemedim anlatmaya... Ama Rüya dirayetli bir şekilde devam etmemi istedi.
-Sen ağlama , dayanamam deyip gözyaşlarını sildim yine. Sonra devam ettim.
- Baban Mithat amca kemerini takmamıştı, yanımda oturuyordu. Sen arkada oturuyordun. En son uçurumu gördüğümüzü hatırlıyorum.  Uyandığımda hastanedeydim, sen hâlâ yoğun bakımda uyuyordun, baban ise... Rüya'm, baban da vefat etti... Kurtaramadı doktorlar üzgünüm. Devam etmemi istemezsen susarım.
Rüya yine ağlamaya başladı, haklıydı. Ben olsam bende ağlardım. Ama yine de devam etmemi istedi.
- Şanslı olan bendim, kazayı ufak sıyrıklarla atlattım ama öyle değildin , uyuyordun. Ben her gün yanına gelip seninle konuşuyordum, duyduğunu biliyordum. Bir gün uyandın, eve gitmek istediğini söyledin, ama hafızan yerinde değildi. Seni hastanede tutamadık , buraya getirdik her gün doktor geliyordu yanına. Son zamanlarda senden umudu kestiler ve sen o gün uyandın... Hep böyle oluyor zaten, ne zaman umudum tükense ne zaman vazgeçsem o zaman oluyor istediklerim. Sonrasını biliyorsun işte, buradasın şu an... Annen hâlâ Isparta'da, dönmedi . Senin kaza geçirdiğini söylemedik zaten dayanamaz diye... İşte böyle Rüyam, sen uyandın tüm acılar bitti. İnşallah bir daha kötü şeyler yaşamayız. Bana sormak istediğin ya da hatırladığın bir şeyler olursa söyle tamam mı? Ben şimdi doktoru arayacağım, sana da telefonunu vereyim, arkadaşlarınla konuşmak annenle konuşmak istersin belki... Şunu unutma, seni seviyorum güzelim. Her ne kadar seninde beni sevdiğini unutsan bile... Ben hep senin yanındayım bunu da unutma...

- Teşekkür ederim, dedi sadece... Gözlerimin içine anlamsızca bakıyordu, hatırlayamaması ne kadar kötü bir şeydi. Keşke, keşke,keşke,keşke... 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYIP RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin